InstagramKöşe Yazarlarımız

Felaketi Yaşıyoruz


Son köşe yazımda, ihtiyaç anında insanlarımıza yardım etmek yerine çekilen her elin, o insanlarımızı felakete sürüklediğini yazmıştım…

Bu yazının, geç kaleme alınmış bir yazı olduğunu farkettim!..

Çünkü felakete sürüklenmiyoruz, resmen felaketi yaşıyoruz!..

*

Arda Sünmez
Henüz 16 yaşında yaşamını sonlandırdı!..

Peki, Arda kimdi?

16 yaşındaki genç kardeşimiz, bir süre önce eşinden şiddet gördüğü için defalarca yardım çığlığı atan Pınar Taş’ın oğluydu!..

Pınar Taş’ın sesinin duyulması aslında uzun bir süre engellendi…

Gerek bölge halkı, gerek bölgedeki güçlü isimler, gerekse de bölge polisi bu şiddeti gizlemek için her yolu denedi!..

Öyle ki, dönemin Dipkarpaz Belediye Başkanı, Pınar Taş’a şiddet uygulayan eşine “Kur’an’a el bastırtıp, bir daha şiddet uygulamayacağına yemin ettirerek” yeniden yaşadıkları eve geri göndermişti!..

Böyle gerici bir zihniyetin baskıları ve öngörüsüzlüğü arasında şiddet görmeye devam eden Pınar Taş’ın sesini ise geçtiğimiz yıl Özgür Gazete gündeme taşımış, farkındalık yaratmış ve bu konuda tüm yetkilileri göreve davet etmişti!..

O süreçte Pınar Taş’ın, “Öldürülmem mi gerekiyor?” isyanı ise yaşanılan şiddetin boyutunu ortaya koyuyordu…

İşte tam burada o yardım eli devreye girmeliydi…

Kafalar kalkmalıydı…

Bir şekilde bu kadına ve çocuklarına sahip çıkmalıydı!..

Yahu kardeşim devletin görevini de mi biz yapacağız?” diyenler, evet, en ihtiyaçlı anda bunu da biz yapacağız!..

Çünkü bizim içerisinde yaşadığımız ve adına “devlet” dediğimiz bu düzen en hafif deyimle yetersizdir!..

Kendi kendine yetemeyen, insanına sahip çıkamayan, bir kesim tarafından sadece yağma, talan ve vurgun için kurulan bir yapı burası…

O nedenle evet, gücü yeten, gücü yetmeyene sahip çıkmalı…

Onları bir şekilde hayata bağlamalı…

Yoksa sonuçları ortada…

*

Türkiye’de ameliyat olan ve ihmal sonucu hayatını kaybeden Ali Can Gül için de aynı çağrıyı yapmıştım!..

Başta babası olmak üzere ailesinin ve sevenlerinin gözünde akacak yaş kalmadı!..

Peki, övündüğünde meydanları titreten güçlü kesimler bu acılı ailenin mücadelesine ne kadar destek oldu?

Adalet arayışında yanlarında bulundular mı?

Veya devlet büyüklerimiz bu süreçte neredeler?

*

Geçtiğimiz günlerde bir gencimiz polise yakalanmamak için üzerinde tuttuğu yasaklı maddeleri yuttuğu için hayatını kaybetti…

Bir gencimiz ise benzer yasaklı maddelerin etkisiyle devletin Ambulans’nı kaçırdı!..

Şu anda cezaevinde yardım eli uzatılmamış olan ve bir şekilde suça karışıp hayatı mahvolan kaç tane gencimiz var biliyor muyuz?

Veya ekonomik kriz nedeniyle borçlanmak zorunda kalıp Türk Lirası’nın erimesiyle batağa sürüklenen ve ruhsal problemlerle boğuşan kaç tane insanımız var farkında mıyız?

Yukarıdan bakınca nasıl görünüyor bilmiyorum ama aşağıda olanlar çevrelerinde yaşanan felakete canlı tanıklık ediyor!..

*

Değerli dostlar, bizlere öğretilen kültür, dayanışmadır…

Ekmeği bölüşmedir!..

Acıyı da sevinci de paylaşmaktır!..

Kıbrıslı olmanın gerekliliği bunlar değil miydi?

Yoksa ben mi çok nostaljik kaldım?

Demem şu ki; devletin yetemediği yerlerde, bu toplum sayesinde güç elde edenler, bu toplum için elini taşın altına bir şekilde koymalıdır…

Sanırım bu toplum bu kadarını olsun hak ediyordur…











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu