Anlaşmazlıklar Ancak Görüşerek Ortadan Kalkar
Bu gerçek kişiler için de toplumlar için de ülkeler için de geçerlidir. Bunun dışında bir çözüm ancak güç kullanarak sağlanır.
Gerçi böyle bir çözüm sorunu ortadan kaldırmaz, aksine büyütür ve kalıcılaştırır.
Tıpkı bizim ülkemizde yarım asırdan fazla sürdüğü gibi.
Bir çözüm arayışı içindeyken de bir taraf öteki tarafa; “siz şunları şunları kabul etmezseniz sizinle görüşmeye oturmam” demek, sizin o sorunun çözülmemesinden çıkarınız var demektir.
Tabi sizin çözümsüzlükten çıkarınız olabilir ancak halkın çıkarının olması bir yana zararının her geçen gün katlanması demektir.
“Ya eşit egemen devlet olarak bizi kabul edersiniz ya da görüşmelere oturmam” demek halkın çıkarlarını düşünmemek demektir.
Bakınız siz bu saçma sapan politikalarınızı sürdürdükçe güneydeki tutuklamalara çanak tutacaksınız. Siz ayrı bir devlet talep ettikçe Kuzey Kıbrıs vatandaşlarının AB üyeliklerini tehlikeye sokacaksınız.
Çünkü iki toplum yurttaşları Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşları olarak AB üyesidirler ve onun pasaportu ile serbest dolaşım hakkına ve diğer haklara sahiptirler.
Siz bu hakkın, yurttaşlarınızın elinden alınmasını mı istiyorsunuz?
Oysa siz bu taleplerinizi yani siyasi eşitlik isteklerinizi, egemenlik taleplerinizi görüşme masasına getirip mücadele ederseniz dünya ülkeleri ve BM bizi çözümü talep eden taraf olarak göreceklerdir.
Nitekim Sayın Mustafa Akıncı liderliğinde Crans Montana’da yürütülen görüşmelerde bu taleplerin çoğunda kazanım elde edilmişti.
Ha eksikler yok muydu? Elbette vardı.
Ancak bunlar da süreç içerisinde halledilebilirdi. Eğer Rum lider seçim gailesi ile masayı devirmese idi Kıbrıs sorunu diye bir sorun kalmayacaktı.
En azından o görüşmeler sonunda tüm dünya ve BM, bizim tarafı çözüm isteyen taraf olarak kabul etmişti. Bu gerçek BM Genel Sekreterinin raporunda da belirtilmişti.
Bu kazanımı bile Cumhurbaşkanlığı makamına oturtulan Sayın Tatar ve UBP, DP ve YDP koalisyonu sayesinde yitirmiş olduk.
Hem görüşmeye oturmadan “bunları kabul etmek zorundasınız” demekle siz bu statükonun devamından yanasınız demektir. Çözüm istemiyorsunuz demektir.
Çünkü statükonun devamından nemalanıyorsunuz demektir.
En basit bir şirket kuracağınızda bile müstakbel ortağınızdan şartlarınızı peşinen kabul etmesini isterseniz, o ortaklığı istemiyorsunuz demektir. Ha bu isteksizlik halkınızın çıkarına yarıyorsa devam edersiniz.
Ama işin aslı öyle değildir. Belki çözümsüzlük sizin ve küçük bir zümrenin çıkarına olabilir ama halkın ezici çoğunluğunun çıkarına asla olamaz.
Bu küçük coğrafyada güvenlik içinde yaşayacak iki halkın da siyasal eşitliğe dayalı iki bölgeden oluşan federal bir çözüme ihtiyacı vardır.
Bu da ancak görüşmeler yolu ile sağlanabilir. Kabul görmesi imkânsız talepler ileri sürerek değil.