Yükselen Onursuzluk!

Yakasında iki bayrak var, tıpkı Rahmetli Denktaş’ın “Benim iki bayrağım var” şiirindeki gibi!..

Birisi Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!..

“Yüce Meclis”in başkanlık koltuğuna yapışmış durumda, bir ret yiyor kalkmıyor!..
İkinci reti yiyor yine kalkmıyor!..

Üçüncü kez ret alıyor, koltuğa daha da sıkı bağlanıyor!..

Dördüncü reti alınca çıldırıyor, koltuğu kaptırmamak için her yolu deniyor…

Çalmadık kapı, aramadık telefon bırakmıyor!..

Sen çok yaşa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!!!

Şaka olsun diye kurmadılar ya seni!!!

Bak koltuğun o kadar değerli ki, uğruna hastalar oluyor en milliyetçisi…

Ama yüce devletimizin hastanesine değil özele gidiyor yüce meclisin kahraman lideri!!!

Memleket bu rezaleti izlerken, utanmıyor, hastane yatağından koltuk pazarlıkları yapıyor!..

“Meclis başkanı ben olacağım” diyor!..

Alternatif olarak da Tarım Bakanlığı’nı işaret ediyor!..

Üzülme Mustafa abi, senin ne suçun var?

Vasiyetini vermişsin, “Bana o mecliste tören yapılmasın” diye, haklısın, utanmayanlar adına utanmak sana, bana, millete kaldı!..

Yakasında iki bayrakla sonunda meclise teşrif etti milli kahraman!..

Tabi başkanlık koltuğu karşılığında!..
Vatan bunlar için, koltuk, mevki, makam!..

Bir kez oturunca o koltuğa, o sürenin sigara gibi kısa sürmesini değil, puro gibi uzayıp gitmesini isterler arsızca…

Her konuşmasında gürleyen sesiyle “Önce vatan” diyenler, bir koltuk uğruna o vatanı nasıl yaktıklarına şahit olduk ve bir koltuk uğruna memleketi nasıl satacaklarını anladık!..

Sen çok yaşa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!!!

Yaşa ki, onursuzluklar yücelsin, yakalarındaki iki bayrakla utanmazlar, utanmazlıklarına, omurgasızlar omurgasızlıklarına devam etsin…