InstagramKöşe Yazarlarımız

“Bir Kesimin” Hakkını Arıyorsunuz






Kıbrıs Türk toplumunun hakkını aramak için yola çıktıklarını iddia eden bir kesim var!

Yoğunlukla ekonomik örgütlerden oluşan bu kesimin içerisinde bulanan Kıbrıs Türk Barolar Birliği’ni ayırarak bu yazıyı yazıyorum!

***

Öncelikle bu örgütlerden oluşan hareketin Kıbrıs Türk toplumunun değil Kıbrıs Türk toplumunun zengin sınıfının haklarını koruduklarını hepimiz biliyoruz!

Yani bu örgütlerin güneyde ufak bir suçtan tutuklanan sıradan bir Kıbrıslı Türk’ün olayında ses çıkarttıklarını göremezsiniz!

Mesela ben, ifade özgürlüğümü kullandığım için 10 yıla kadar hapis istemiyle yargılanırken bu örgütlerden benim hakkımı savunana rastlamadım!..

Türkiye’ye alınmayan Kıbrıslı Türkler için Mersin Limanı’nda eylem yaptıklarını da hatırlamıyorum!

Veya insan hakları ayaklar altına alınan Kıbrıslı Türkler için Brüksel’e veya başka bir ülkeye gidip lobi yaptıklarını da!

İş kendilerine gelince birden memleketin en duyarlı örgütleri haline geliyorlar!

Tek gaileleri bir anda Kıbrıs Türk toplumu oluyor!

Oysa mesele toplumsal değil güneyde yatan kişinin banka hesaplarındaki aşırı kabarıklıktır!

Mesele Rum malları üzerinden milyon sterlinleri cebe indiren kesimin, saltanatlarının sefasını sürerken iş cefasını çekmeye gelince “Gelin bu cefayı hep birlikte çekelim” istekleridir!

Eğer güneyde tutuklu olan Simon Aykut değil de Limon Ahmet olsaydı, bu örgütler kılını dahi kıpırdatmazdı!

Yalan mı?

Simon Aykut’tan bugüne kadar mücadele etmek için 2 milyon sterlinden fazla para alındığı söyleniyor!..

Hem de birden fazla kesim tarafından!..
Aykut ailesinin kapısının önünde kuyruk oluşmuş durumda!..

Kim ne kopartırsa!..

Daha önce de yazmıştım;
Paran var ama aklın yoksa, o paranın hiçbir değeri de olmaz

Bahse konu örgütler gerçekten bu sorunu çözmek istiyorsa, eylemin adresi sınır kapıları değil, Ersin Tatar’ın kapsının önüdür!

Çünkü müzakere masasına gitmeyerek ve iki devletli çözüm safsatasını ortaya atarak müteahhitlerle iş insanlarını listeye sokan bu adamın ta kendisidir!

Bu sözde duruşu yüzünden toprak ve mülkiyet başlığını görüşmeyi reddeden Türk tarafına, Rum tarafının cevabı bu şekildedir!

Onca paraya ve saçılan milyon sterlinlere rağmen bunu sizlere gösterebilecek birini bulamamak ise sizlerin beceriksizliğidir!

Eşit egemen” demek, “KKTC tanınmadan masaya oturmam” koşulunu öne sürmek, “Benim verdiğim tapular yasaldır, seninle toprak ve mülkiyeti görüşmem” demektir!

Buna karşılık olarak ise Rumlar da uluslararası hukuk nezdinde sizler üzerinden Tatar’ı ve Kıbrıs Türk toplumunu cezalandırmaktadır!

Tek çözüm Tatar’ın müzakere masasına dönmesi ve BM parametrelerini kabul ederek görüşmelere başlamasıdır!

O gün bu sorun ip gibi kesilir!
Simon Aykut da evine, ailesine döner!

Bedava olan bu realite dolu tavsiyeye kulak veriniz, tabi niyetiniz Aykut ailesinden biraz daha katkı almak değilse!!

Kızmayın, toplumsal mücadele için canım!









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu