Mutluluk, Huzur ve Barışı İnşa Etmek
“Kusur arayan huzursuz olur hep” denir ya, ne kadar doğru bir söz!
Sürekli bir kusur arayışı içinde olmak insanı tüketir, huzursuzluğa yol açar gerçekten de. Huzursuzluk da mutsuzluğa yol açan bir etken değil mi zaten?
Haklı Olmak mı Mutlu Olmak mı?
Yaşamın birçok döneminde, “Haklı olmak mı, yoksa mutlu olmak mı daha önemli?” diye düşünmeyen yoktur sanırım.
Bu soru, sadece bireysel yaşantılarımızda değil toplumsal, politik düzlemde, uluslararası ilişkilerde de önem taşıyan bir meseledir.
Elimizin işaret parmağı karşımızdakini işaret eder, çoğu zaman. Kusur karşıdadır, haklı olan biziz.
Bu “biz” kimi zaman birey, kimi zaman toplumun bir kesimi, kimi zaman da toplumun tümü ya da ülke olabilir.
Hiç şüphesiz eleştirel düşünce çok önemli. Yapıcı ve empatiyle yapıldığında, demokrasiye, bireylerin ve toplumların gelişmesine katkı sağlar.
Ne var ki, sürekli kusur arama ve haklı olma isteği, huzuru bozan, mutsuzluğa yol açan bir tuzaktır.
O yüzden de haklı olmak değil mutlu olmaktır önemli olan.
Mutluluk, herkesin aradığı bir duygu. Toplumsal mutluluk nedir peki?
Toplumsal mutluluk göstergelerine bir bakalım. Bu göstergeler, bir toplumun genel mutluluk ve refah düzeyini ölçen kriterlerdir.
Bu göstergeler arasında sağlık, eğitim, gelir düzeyi, çevre kalitesi ve sosyal ilişkiler önemli yer tutar.
Sağlıklı olmak, iyi bir eğitim almak, yeterli gelire sahip olmak, güvenli bir çevrede yaşamak, çevre koşullarının iyi olması ve güçlü sosyal ilişkiler gibi pek çok faktörü kapsar.
Örneğin, Bhutan’ın “Gayri Safi Milli Mutluluk” endeksi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve kültürel değerleri de ölçerek, toplumsal mutluluğu artırmayı hedefler.
2024 Dünya Mutluluk Endeksi‘ne göre, Bhutan 76’ıncı sırada yer alırken, Kıbrıs 81’inci sırada.
Finlandiya, Danimarka, İzlanda, İsveç, İsrail ve Hollanda, kişi başına gelir, sosyal destekler, sağlık, özgürlük ve yolsuzluk gibi kriterlere göre en mutlu ülkeler.
Kıbrıs’ta, Barış, Mutluluk, Huzur ve Refah Hangi Dağın Ardında
Şu küçücük Kıbrıs adasında barış, refah, mutluluk ve huzur bir türlü başarılamıyor, yarım yüz yılı aşkın bir süredir.
Çok dilli, çok dinli, birçok medeniyetin gelip geçtiği, birlikte yaşama kültürünü yüz yıllarca deneyimlemiş insanların yurdu burası.
Akdeniz’in doğusunda, Levant diyarı olan coğrafyanın ortasındaki bu Kıbrıs adacığı, yüz yıllarca birçok farklı dili ve inanışa sahip farklı kültürlerin konakladığı yer.
Farklı diller ve lehçeler, yemek kültürü, giyim kuşam çeşitliliği ile bugüne kadar ulaşmış birçok izi görebilirsiniz, adanın her yerinde.
Evet, yerleşik anlayış ve bilinen anlamda tarif edilen ölçütlere göre bir Kıbrıslı ulusu olmayabilir, lakin kesinlikle bir Kıbrıslılık var!
Farklı dil ve lehçeler konuşan, yazan, okuyan, farklı inanışlara sahip, farkı şekilde ibadet eden, karşılaştığınızda farklılıklarını ayırt edebilmeniz mümkün olmayan, Akdenizliliğin ve adalı olmanın şekillendirdiği, çok kültürlüğünün zenginliğine sahip sıcakkanlı insanlar Kıbrıslılar.
Yunancadan farklı bir Rumcayı konuşan, Türkçeyi kendine özgü farklı bir ağızla kullanan, Ermenice ve Maronit (Marunî) dili Kıbrıs Arapçasını konuşan; farklı din ve mezheplerin inancına sahip zengin bir kültür mozaiği Kıbrıslılar.
Tarih sadece tarih kitaplarında kurulu düzenin egemenleri tarafında yazılan, kendilerini haklı kusursuz, büyük ve güçlü gösteren, ötekilerini haksız, düşman olarak tarif eden bilgilerden oluşmaz
Gerçek tarih yaşamışlıkları yaşandığı gibi aktaran bilgilerden, gelmiş geçmiş tüm yaşanmışların bugüne kadar gelebilen izlerinden okunabilir.
Gerçek tarih, anıtlar, konutlar, suyolları, üretim alanları gibi sivil mimari yapılar, mahalleler ve sokaklardan oluşan taşınmaz tarihi ve kültürel değerlerde yer altında kalmış, ortaya çıkarılmayı bekleyen taşınabilir tarihi ve kültürel değerlerde saklıdır.
Bu miras, toplumların kimliklerini ve tarihlerini yansıtır. Bunlar gelecek nesillere aktarılması gereken ortak zenginliklerimizdir.
Yazık ki bu zenginliğin birlikte keyfini çıkarmak, mutlu ve huzurlu bir ada yaratmak yerine, bu mozaiğin parçalarını oluşturan dil ve din farklılıkları üzerinden birbirinde sürekli kusur arama, hangisinin daha kusurlu ve kimin daha haklı olduğu rekabetinin neden olduğu bölünmüşlük, ayrışma, ötekileştirme, dışlanma ve yabancılaşma, sosyolojik, siyasal ve tarihsel bir gerçek!
Din ve dil, bir bölücü unsur değil de insan ve Kıbrıslı olma ortak paydasında çok kültürlü birleştirici unsurlar olabilse, Kıbrıs adası zengin çok kültürlülüğün ayrıcalığının yaşandığı, huzurlu ve mutlu Kıbrıslıların ortak yurdu olabilirdi, olabilir.
Mutluluk, Huzur ve Refah için Gerçeklerle Yüzleşmek
“…içimizde şeytan yok…iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var” diyor Sabahattin Ali, “İçimizdeki Şeytan” kitabında.
Bize ne kadar da uygun, değil mi? Onlarca yıldır hakikatlerden hep kaçıyoruz…
Geleceği inşa edebilmek için önce dönüp bir geçmişe bakalım birlikte… Yüzleşelim geçmişle, kimin daha kusurlu kimin daha haklı olduğuna takılmaksızın.
Bunun için önce bir “Gerçekler / Hakikatlar Komisyonu ( Truth Commission)” oluşturalım hep birlikte.
Başka toplumların deneyimlerinden yararlanalım. Çatışma sonrası dönemlerde, insan hakları ihlallerini araştırmak ve toplumsal barışı sağlamak amacıyla kurulan bağımsız araştırma organlarıdır, Hakikat/Gerçekler Komisyonları (Truth Commissions).
Güney Afrika’nın Apartheid rejimi sonrası kurduğu “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” dünyada bu alandaki en başarılı örneklerden birisidir.
Mutlu, Huzurlu ve Yaşam Kalitesi Yüksek Ortak Bir Gelecek İçin Var, HADE!
Kıbrıs’ta da benzer süreçlerin yaşanması için harekete geçelim. Zamanı çoktan geldi de geçti bile.
Korkmayalım, utanmayalım yüzleşmekten! Yeni nesillere huzurlu, mutlu ortak bir yurt bırakalım.
Ortak tarihsel ve kültürel mirasımızı, oluşturan geleneksel yerel mimariyi, kent dokularını, bizi biz yapan, dillerimizi, inançlarımızı, kültür çeşitliliğimizi, kimliğimizi koruyalım, gelecek nesillere aktaralım.
Asıl zenginlik ekonomik kalkınmışlıkla değil, mutlulukla ölçülüyor. Asıl olan huzur ve mutluluk çünkü.
2025 yılının Şampiyon Meleklerimiz ve hakkı ihlal edilmiş tüm mağdurlar için adaleti, ortak yurdumuz ve bölgemiz için barış, mutluluk, huzur ve refahı getirmesi dileği ile yeni yılınız kutlu olsun.