Kalıcı, Adil Ve Sürdürülebilir Model: Federal Çözüm!

Kıbrıs Türk Yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti yönetimi, günümüzde federal çözümün artık geçerliliği kalmadığını ve bundan böyle iki ayrı devlet temelli bir çözüm modeline yönelme olduğunu belirtmektedir.
Ancak, bu yaklaşımın uygulanabilirliği ve geçerliliği üzerine ciddi sorular bulunmaktadır.
Uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler (BM), Kıbrıs meselesinin çözümünde federal yapıyı destekleyen bir çerçeve oluşturmuştur.
Geçmişte gerçekleştirilen müzakereler, çoğunlukla federasyon esasına dayalı olarak ilerlemiştir.
Federasyon temalı görüşmeler, her iki tarafın da temel haklarının ve öz yönetimlerinin tanındığı, aynı zamanda ortak bir devlet yapısında buluşmayı hedefleyen bir çözüm arayışı olarak öne çıkmıştır.
Ancak son zamanlarda, Kıbrıs Türk Yönetimi ve TC yönetiminin iki ayrı devlet modeli üzerinden bir çözüm arayışına girmesi, mevcut durumu daha da karmaşık hale getirmiştir.
Bu tür bir çözümün mümkün olup olmadığı, uluslararası hukukun ve yapılan mevcut müzakerelerin ruhuyla çelişmektedir.
İki ayrı devlet yaklaşımının, Kıbrıs’ın uluslararası toplum nezdinde tanınan tek devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti ile olan ilişkilerini nasıl etkileyeceği ve bu ilişkinin meşruiyetini nasıl sorgulayıp sorgulamayacağı, ciddi bir belirsizlik oluşturmaktadır.
Kıbrıs sorununda gözlemlenen çözümsüzlük, özellikle son yıllarda hem Kıbrıs Türk Yönetimi hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin stratejileri içinde yer almıştır.
Çözümsüzlük, birçok kez iktidarların güçlenmesi ve kendi pozisyonlarını sürdürmeleri için bir araç olarak kullanılmıştır.
Ancak, bu tutumun nihai olarak her iki taraf için de kalıcı bir çözüm olmadığı açıktır.
İki ayrı devlet temelli bir çözüm, tarihi ve kültürel kökleri olan bir halkın, ortak bir gelecek için yeniden bir araya gelme arzusunu yok saymaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığı, uluslararası hukukun bir gereğidir.
Bu cumhuriyetin varlığı, Türkiye’nin garantörlük sözleşmeleri ve uluslararası ilişkilerinde önemli bir yere sahiptir.
Kıbrıs Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler üyeliği ile uluslararası alanda meşruiyet kazanmış bir devlettir.
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantör ülkesi olarak, Kıbrıs’ta barışın ve istikrarın devamı için önemli bir rol üstlenmektedir. Dolayısıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti var olduğu sürece, başka bir çözüm modeli mantıklı bir zemin bulamayacaktır.
Sonuç olarak, Kıbrıs sorununda federal çözüm arayışları, geçmişten günümüze kadar uzanan stratejik bir öneme sahiptir.
İki ayrı devlet yaklaşımı, mevcut uluslararası normlarla ve adadaki toplumsal gerçeklerle çatışmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığı, tarafların uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini ve haklarını gözetme gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Kalıcı, adil ve sürdürülebilir bir çözüm arayışı, ancak tüm tarafların ortak bir irade ve anlayışla müzakere masasına dönmesiyle mümkün olacaktır.
Kıbrıs’ın geleceği, geçmişteki mücadelelerin bir durağı değil, barış ve birlikte yaşama iradesinin gerçek bir ifadesi olmalıdır.