InstagramKöşe Yazarlarımız

Geçit Yok!






Kıbrıslı Türkler geçirdikleri sayısız siyasi badireye rağmen belki de tarihlerinin en kötü yönetim örneklerinden birini yaşıyor.

Hani Ferhan Şensoy’un o ünle sözü vardır ya; “Her sabah ulan bugün ne olacak diye kalkıyoruz, her gece bu kadar da olmaz ki canım diyerek yatıyoruz

Tam olarak böyle bir hal!

Hatta öyle ki yaşanan rezilliklerin oluşturduğu gündeme yetişemiyoruz.

Ben son olanlardan başlayayım ama siz yazıyı okurken gündeme yeni rezaletler de eklenebilir! Yazı güncel kalamayabilir, şimdiden uyarıyorum!

Yıllardır kendini Türkiye’de ve Kıbrıs’ta ‘sözde’ milliyetçi olarak adlandıran kesimler tarafından Kıbrıslı Türklerin sol görüşlü ve adada çözüm isteyenlerine hakaret etme adına ‘Rumcu’ denildiğini elbette duymuşsunuzdur.

Keza Kıbrıslı Rumların da sol görüşlü ve çözüm isteyenlerine de ‘Türk tohumu’ dediklerini duyarsınız.

Bu aslında Türkiye-Yunanistan milliyetçilerinin birbirini ötekileştirmek için kullandıkları terimler.

Yıllardır da sistemli olarak Kıbrıs’ta Türk-Yunan milliyetçileri tarafından ayrılığı derinleştirmek için hakaret mahiyeti ile kullanılıyor.

Ya bizdensindir ya onlardan! Tarafını seç, ortası yok’ denmeye çalışılıyor aslında.

Halbuki bu ülkede binlerce yıldır Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Maronitler, Kıbrıslı Latinler, Kıbrıslı Ermeniler KIBRISLI kimliği altında birlikte yaşamamışken.

Ama geçenlerde ilginç bir olay yaşandı. Bir süre önce orta okul ve liselerde hükümet eliyle küçük kız çocuklarının baş örtüsü takmasını içeren yeni disiplin tüzüğü sebebi ile başta öğretmen sendikaları ve sonrasında, sol görüşlüsü ile, sağ görüşlüsü ile tüm halk ayağa kalktı.

Bu başkaldırıya karşı, popüler olmak isteyen ve imam olarak adlandırılan bir yobaz çıktı ve dedi ki “Benim dinime hakaret eden, devleti bile okula sokmayan bu zihniyeti öldüğü vakit ben de camiye sokmayacağım, salasını okumayacağım

Halktan gelen sert tepkileri bastırabilmek için, istemeye istemeye Ünal Üstel ve ekibi imamla ilgili bir açıklama yaptı ve imamı görevden aldıklarını ve söylemlerini yanlış bulduklarını açıkladılar.

Tabi ki yalan!

İmam onların eli ile değil giden şikayetler ve bölge halkının 600’ün üzerinde başlattığı imza kampanyası sonrası, soruşturma mahiyetli zaten önceden görevden alınmıştı.

Bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın baş danışmanı Oktay Saral, “Boş Bakan konuştu, yazık çok yazık, şu Kıbrıs’ı bir türlü Rum’luktan kurtaramadık” açıklamalarında bulundu.

Hadsizliğe bakar mısınız? Biraz önce yukarıda bahsettiğim gibi ‘Rumcu’ terimi.

Ama bu kez talimatların dışına çıkan Ünal Üstel’e karşı!

Tabi Ünal Üstel olaydan bir gün sonra, Türkiye ile de görüşüp, izin aldıktan sonra çok sert bir çıkış yaptı ve ‘memur beye sözlerini iade ederim’ dedi. Şahsen bu sert tepkiden dolayı ben çok endişelendim 

Tabi ki dalga geçiyorum!

Böyle bir söylemi yapan bir şahıs ve konumu, uyarılmak için normal ülkelerde, açıklamayı yapan makamın temsil ettiği büyük elçi çağırılarak uyarılır, hatta gerekirse yaptırım uygulanır.

Neyse, akabinde sanki bu oluşan konjonktür başkasının eseriymiş ve elleri ile Ünal Bey bunu inşa etmemiş gibi bazı sağ cenahlar tarafından kahraman ilan edilmeye çalışıldı. Acınası bir durum.

Planda hem bu rezalet hızlıca unutulacak hem de Ünal Bey’den bir kahraman yaratılacaktı.

Ne Türkiye makamlarından bir özür geldi, nede bir açıklama.

Emir alanın aşağılanmakla belli ki bir derdi yoktu, olan yine Kıbrıs Türk toplumuna oldu.

Üstüne birde Ersin Tatar piyasaya çıktı. Türkiye gazetelerine başta Sn. Tufan Erhürman olmak üzere İki devletli çözüm istemeyenleri hain ilan etti.

Türki devletler dahil dünyanın kabul etmediği ve Kıbrıslı Türklerin yıllardır duygularını sömüren iki devletli çözüm tezi!

Bunu yapan Ersin Tatar, birkaç yıl önce Kıbrıslı diye bir şey yok diyordu! “Ya Türk’sünüz ya Rum…” Aynı yazının ilk satırlarında yazdığım gibi!

Ve bu açıklamayı ‘Kıbrıslı’ Türklerin lideri konumunda yapıyordu! Asıl Kıbrıs Türk toplumuna ihanet bu değil mi?

Ama fark etmediğiniz, karşınıza aldığınız Kıbrıs Türk toplumudur.

Ve bu toplum yüz yıllardır farklı güçlerin baskısına karşı dur diyen demir bir el gibi durdu! Geçit vermedi.

Çok yakında halkın o eli, sağı ile, solu ile yüzünüze bir tokat gibi vuracak ve sizi tarihin ihanetle anacağı kirli sayfalarına yollayacak. Az kaldı, çok az.

GEÇİT YOK!













Başa dön tuşu