InstagramKöşe Yazarlarımız

Orman Dairesi Çalışanlarının “Çilesi”






Devletin kurumu olan Orman Dairesi’nde çalışan yüzlerce mevsimlik işçi, yıllardır göz göre göre köle gibi çalıştırılıyor.

Adı “mevsimlik“, kendisi tam zamanlı.

Görevi ormanı korumak, yangına müdahale etmek, doğaya sahip çıkarak, zarar verenler ile savaşmak.

Ama hakkı?
Yok.

Her yıl mayısta göreve başlıyorlar, Kasımda kapı önüne bırakılıyorlar. Ayda 360 saat çalışıyorlar, 24 saat görev başında kalıyor, ardından bir 24 saatte de dinlenmeye çalışıyorlar. Bu da imkansız tabii ki.

Ne bayram var, ne seyran. Ne fazla mesai ücreti, ne yıllık izin. Hasta olsalar bile, ya işten atılma tehdidi, ya da maaşlarından bir güne iki gün kesilmesiyle karşı karşıyalar.

Bu nasıl bir düzen? Bu nasıl bir devlet anlayışı?

Devlet, kendi kurumunda yasal güvenceleri hiçe sayarken, özel sektöre ne anlatabilir? Bu nasıl bir adalet anlayışı.

Aldıkları maaş, görevde kaldıkları sürede yiyeceklerine yetmez.

Maaşları asgari ücret. O da yetmediği için, ceplerinden harcayarak hayatta kalmaya çalışıyorlar. Yani devlet, onlara sadece bir maaş değil, bir hayatı bile reva görüyor.

İşçilerin sendikal hakkı yok. Temsiliyetleri yok. Sorunlarını dile getirecek bir mecra yok. Kendileri konuşsa, işlerinden olma korkusu.

Çünkü sistem bunu istemiyor. Çünkü sistem, emekçinin sesini boğmayı tercih ediyor. Her yerde bunu yaşıyor ve görüyoruz.

Ve bu insanlar şimdi, utana sıkıla, seslerini duyurmaya çalışıyor.

“Yalvarıyoruz” diyorlar.

Bir devlet çalışanı, bir kamu emekçisi neden hakkı için yalvarmak zorunda kalsın?

Çünkü bu sistem, onların insanca yaşam talebini bile çok görüyor.

Artık yeter! Yıllardır, hemen hemen her hükümet döneminde yaşadıkları bu sürünme bitsin.

Bu ülkenin Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı nerede? Bu emekçilerin çığlığına kulak vermek için daha ne olması gerekiyor?

Orman Dairesi işçileri diyor ki:

“Kadro verin” Olmuyorsa: “Daimi statüde, kesintisiz ve insanca çalışalım.” O da olmuyorsa: “Hiç değilse 24/48 sistemine geçelim, maaşımız insanca yaşanacak düzeye gelsin.”

Bunlar ne lütuf talebi, ne sadaka. Bunlar anayasal ve insani haklar.

Bugün bu çağrıya kulak tıkayan herkes, bu sömürünün ortağı olacaktır.

Birlikte yaşadığımız ve her gün içimizde olan; Orman Dairesi işçileri yalnız değildir. Vicdanı olan her birey, bu adaletsizliğe karşı sesini yükseltmek zorundadır.

Bu düzen değişmeli.

Bu düzen değişecek, başka yolu yok.

Güneşin Doğduğu Yerden, Herkese Selam Olsun.











Başa dön tuşu