Şahoğlu: Kaliteli eğitim; ekonomik kalkınma ile doğrudan ilişkilidir
Kıbrıs’ın kuzeyinde yürütülen çeşitli araştırmalar; gençlerin mevcut statükodan memnun olmadığını açıkça gözler önüne seriyor.
Son yıllarda hükümetin artan yolsuzlukları ile paralel şekilde yaşanan sosyo-kültürel ve ekonomik değişimler, hem toplumsal kimliğimizi hem de Kıbrıs kültürünü büyük ölçüde olumsuz etkiliyor.
Bunlara ek olarak artan yolsuzlukların sonuçları; sosyal yaşam üzerinde de ciddi şekilde baş göstermeye başlıyor.
Kıbrıs sorununun yarım asırdır süren çözümsüzlüğünün yarattığı belirsizlik, bilinçli olarak aktarılan nüfus ile değiştirilmeye çalışılan kültür, yeniden modifiye edilmeye çalışılan toplumsal irademiz ve ortak değerlerin yeniden inşa edilme çabaları da çoğu genç bireyi ülkeyi terk etmeye veya stabil bir yaşamın olduğu istikrarlı ülkelere göç etmeye zorluyor.
Toplanamayan vergiler, aklanan milyonlar…
Kıbrıslıtürklerin yaşam standartlarında yaşanan belirgin değişikliğin en büyük sebebi vergilerde yaşanan adaletsizlik ve yolsuzluk.
Kamu alanlarının, sağlığın ve eğitimin geliştirilmesine, kamu kurumlarına ait binaların yenilenmesine ve güçlendirilmesine harcanması gereken kaynaklar, kişisel çıkarlar uğruna heba ediliyor.
Hükümet tarafından affedilen vergi borçları, aklanan kara paralar hem bizim geleceğimizden çalıyor.
Kamu yararı ve sosyo-ekonomik kalkınmayı ön planda tutarak kullanılması gereken bu kaynaklar, arka planda dönen ciddi yolsuzlukların gölgesinde kalarak hiç ediliyor.
Vatandaşların cebinden ödediği vergilerin topluma geri dönmesi gerekirken, Kıbrıs’ın kuzeyinde var olan, uluslararası hukuk dışında kalan bu sistemin ciddi açıkları nedeniyle sağlıklı işlemeyen bir ekonomi yönetimi altında, yurttaşları insanlık dışı yaşam standartlarına mahkum ediyor.
Karanlık yollar, trafikte giden canlar…
Uzun yıllardır yaşanan en belirgin sorunlardan biri olan trafik kazalarında can veren veya ciddi şekilde psikolojik ve fiziksel zararlara uğrayan insanların sayısı, istatistiklere göre korkunç boyutlara ulaşmış durumda.
Çünkü yollara, aydınlatmaya, bu konuda bilinç ve eğitim verilmesine ayrılması gereken kaynakların nerede için harcandığı belirsiz.
Kaliteli eğitim, ekonomik kalkınma ile doğrudan ilişkilidir
Diğer tüm kamusal alanlarda yaşanan bu yolsuzluklar zincirindeki en önemli halkalardan biri de eğitim.
Eğitim; bireyin kişisel gelişimine odaklanarak, kaliteli, ücretsiz, bilimsel, sorgulayıcı, objektif ve sosyal aktiviteler ve sanata öncelik veren çağdaş ve laik uygulamalar ışığında planlanmalıdır.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ise on yıl öncesine kıyasla eğitim alanında bu yönlerden çok büyük gerilemeler gözlemliyorum.
Okullarda ve eğitimin kalitesinde yaşanan düşüş, sosyal ve ekonomik kalkınmayı büyük ölçüde tehlikeye atıyor çünkü toplumsal kalkınmayı sağlayan en önemli araçlardan biri eğitimdir.
Çocukların kaliteli, medeni ve çağdaş bir eğitim müfredatı altında eğitilmesinin, toplumsal ve sosyo-ekonomik kalkınma ile doğrudan ilişkili olduğu aşikârdır.
Açık görüşlü, sorgulayıcı, disiplinli, açık bir dünya görüşüne sahip, çeşitlilik, bilimsellik ve toplumsal değerler çerçevesinde bir kişisel gelişimi benimseyen eğitim sisteminde yetişen bireyler, ileride toplumuna ve ülkesine faydalı katkılar sağlayan sağlıklı ve vizyonlu bireyler haline gelir.
Toplumu oluşturan eğitimli bireyler ise toplum tarafından en önemsiz olarak yaftalanan veya küçümsenen işlerde bile maksimum verimliliği sağlar. Maksimum verimlilik ile yapılan işler, çalışma ve icraatlar ise hem ekonomiye hem de toplumsal gelişime doğrudan önemli katkılar sağlar.
Fakat Kıbrıs’ın kuzeyinde hükümetin eğitimdeki plansızlığı ve öngörüsüzlüğü, okullarda ilerlemenin sağlanması yerine okulları gerici bir karanlığın içerisinde gömüyor.
Benim ilkokulda okuduğum 2010’lu yılların başlarında, kişisel gelişimi hedefleyen sosyal ve kültürel aktivitelerin, bugünkü ilkokullara kıyasla çok daha fazla olduğunu ve toplumsal değerlerin ön planda daha net şekilde kavranabildiği söyleyebilirim.
Belki mükemmel değildi ama en azından bugünkü gibi günden güne kötüye giden ve çadırların altına girecek kadar kalitesiz ve aşağılayıcı da değildi.
Eğer turizmden para kazanmak istiyorsak…
“Ekonomik kriz var”, “Bütçe yok”, “Para yok” söylemleri hükümetin dilinden düşmüyor.
Fakat bu ülkede uzun yıllardır ekonominin en önemli gelir kaynaklarından olan turizme yatırım yapılmıyor, ülkeye yığılan nüfus ile ada yaşantısı yaşanılmaz hale geliyor.
Hükümetin bu tutumu ise turizm de ciddi bir kaosa sebebiyet veriyor. Sizce turistler bu durumdaki bir yere gelip para verir mi?
Herkes tatile çıkacağında huzur ve sakinlik ister, başına bela almak istemez.
Eğer hükümetin gerçekten bu topluma olumlu katkı koyma gibi bir hedefi varsa neden bunu turizme katkı sağlamak için harcamıyor?
Ben yurtdışında lobicilik yapmak için harcadıkları binlerce sterlinden bahsetmiyorum ama yerel işyerlerine destek olmak, tarihi alanları restore etmek, şehirlerde medeni bir kalkınmayı sağlayarak hem yeşil alanların korunmasında hem de sokaklarda trafik bağlamında güvenliği sağlamaktan söz ediyorum.
Eğer turizmden para kazanmak istiyorsan bunları yapacaksın ki; hem toplumda huzur sağlansın hem de gelen turist huzurlu ve medeni bir tatil yapabilsin ve ekonomimizde canlılık sağlanabilsin.
Çare; BM parametreleri altında bir çözüme ulaşmak
Toplumun gündeminden düşmeyen yüzlerce diğer konu ile birlikte tüm bunlar; yaşanmakta olan toplumsal krizin boyutlarının sadece özetinin özeti olabilir.
Çağdaş bir yaşamı oluşturmanın, her geçen gün artan bu istikrarsızlığı bitirmenin ve Kıbrıs’ın her iki tarafı için de daha makul bir yaşamı sağlayabilmenin en önemli yolu; Birleşmiş Milletler (BM) parametreleri altında bir çözüme ulaşmaktır.
BM’nin bir raporunda açıkça belirtildiği üzere Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum taraflarında eş zamanlı yaşanan çeşitli hak ihlallerinin çoğu dolaylı veya direkt olarak Kıbrıs sorunu ile bağlantılıdır.
Bu sorunların kökten ve kalıcı çözümü ise barışçıl, istikrarlı ve stabil bir ülkeyi kurabilmektedir. Bazen en kötü çözüm bile çözümsüzlükten iyidir.