Gençler YazıyorInstagram

Aziz vs Kıbrıs Davası’nın Önemi

Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde Tüm Kıbrıslılar Nasıl Aynı Listeden Aday Olabiliyorlar? Aziz v Kıbrıs Davası’nın Önemi

Kıbrıslıtürk toplumunun Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki eksikliğinden dolayı cumhurbaşkanlığı vekilliği, çeşitli bakanlıklar, temsilciler meclisindeki bazı koltuklar ve yargıdaki önemli alanlar boş kalıyordu.

1964 yılında, Kıbrsılıtürkler Kıbrıs Cumhuriyeti’nden ayrıldıktan sonra, Anayasa’da oluşan boşluğu tamamlamak ve devletin devamlılığını sağlamak için acil durum hukuku kapsamında, Mustafa İbrahim’in davası sonucunda “Zorunluluk Doktrini” yürürlüğe konuldu.

Sonucunda ise Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme, tek bir çatı altında birleştirildi. Kısacası şu an hala Zorunluluk Doktrini yürürlükte olduğundan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ayrı bir Anayasa Mahkemesi bulunmamaktadır.

İşte bu noktada ise Zorunluluk Doktrini devreye girmektedir.

Zorunluluk Doktrini, sanılanın aksine 1960 Anayasası’nın günümüzde ‘esnetilmesini’ bile sağlıyor.

Bir aydan daha kısa bir süre sonra, nerede yaşadığı fark etmeksizin, tüm Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının birlikte oy kullandıkları tek seçimler için, Avrupa Parlamentosu seçimleri için oy kullanacağız.

Peki, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde tüm Kıbrıslılar nasıl birlikte, ayni seçim listesinden aday olarak girebiliyorlar? Normalde Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’na göre mümkün olmaması gerekmiyor mu?

Bunu, Zorunluluk Doktrini’ni kullanarak Anayasa’nın esnemesini sağlayan ve mümkün kılan olaylardan biri olan, o tarihi dava, Aziz v Kıbrıs hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz?

İbrahim Aziz, tüm hayatını Kıbrıs Cumhuriyeti’nin özgür bölgelerinde geçirmiş bir Kıbrıslıtürk.

Ancak 1960 Anayasası’nın ‘etnik kotaları’ nedeni ile yasal olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nde ikamet eden bir vatandaş olmasına rağmen, Kıbrıslıtürk toplumu Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminde bulunmadığından, İbrahim Aziz’e seçimlerde aday olma ve oy kullanma hakkını sunmuyordu. Çünkü Anayasa’nın 63. Maddesinde şu şekilde belirtilmişti;

“… Seçim Kanununda gösterilen ikamet şartlarını haiz her Cumhuriyet vatandaşı seçmen olarak Kıbrıslırum veya Kıbrıslıtürk seçim listesinden birine kaydedilmek hakkına sahiptir; ancak, Kıbrıslırum Cemaati üyeleri yalnız Kıbrıslırum seçim listesine ve Kıbrıslıtürk cemaati üyeleri yalnız Kıbrıslıtürk seçim listesine kayıt edilebilirler”

Kısacası 1960 Anayasası’nın ‘etnik kotaları’ ve bunun üzerine Kıbrıslıtürk toplumunun Cumhuriyet yönetiminde bulunmaması, İbrahim Aziz’in temel bir hakkını kısıtlıyordu.

2001 yılında bu konu Yüksek Mahkeme’ye ve ardından da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı.

AİHM’in insan hakları ihlali kararı üzerine de Kıbrıs Cumhuriyeti Parlamentosu, AİHM kararına uyarak, Kıbrıslıtürklerin ilgili hakları kullanmasını engelleyen ‘yasal boşluğu doldurmak’ için Zorunluluk Doktrini’ne başvurarak yeni yasa yaptı.

Anayasa’ya göre mümkün olmamasına rağmen, AİHM kararından sonra yasal ‘esneme’ üzerine, tüm Kıbrıslılar artık, ‘aynı’ seçim listesinde oy kullanabilmeye ve aday olabilmeye başladı. Böylelikle hukukun ve demokrasinin önemi bir kez daha gözlerimizin önüne serildi.

‘Etnik kimliklerimiz’ bizleri ayıramayacak; ama Kıbrıslılığımız bizleri birleştirecek.











Başa dön tuşu