Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan, Türkiye ile yeni bir dayatma ekonomik ve sosyal yıkım paketinin toplumun bilgisi olmadan imzalanmasının kabul edilmez olduğunun altını çizerek, “Kıbrıs’ın kuzeyinde her geçen gün daha da derinleşen ekonomik yıkım ve yoksulluk, Türkiye’deki iktidarların sömürgeci politikalarının bir sonucudur” dedi
Korkmazhan: Bu dayatma paket Kıbrıslı Türkleri ve özgürlüklerini yok etmeyi amaçlamaktadır
Korkmazhan yaptığı yazılı açıklamada, geçtiğimiz gün toplumdan gizlenerek imzalanan sözde ekonomik ve mali işbirliği protokolünün, Kıbrıs’ın kuzeyini sömürgeleştirme politikalarının bir devamı olduğunun altını çizerek, “Bu dayatma paket, yalnızca ekonomi ile ilgili maddeler içermemektedir. Anayasal düzeni, yaşam tarzımızı, özgürlüklerimizi ve toplumsal var oluşumuzu tehdit etmektedir. Ekonomik yıkımı, yoksulluğu, sömürüyü daha da derinleştirmeyi, Kıbrıslı Türkleri ve özgürlüklerini yok etmeyi amaçlamaktadır” dedi.
“Yağmur suyuna kadar tüm yeraltı kaynakları Türkiye’den gelen sermayeye peşkeş çekiliyor”
Protokolde Mağusa’ya yeni bir İlahiyat Koleji açılmasının öngörüldüğünü, tarikatlara ve gerici örgütlenmelere her türlü kolaylık ve özgürlük tanınırken, demokratik hak ve özgürlüklerin, çağdaş yaşam tarzının ortadan kaldırılmak istendiğini belirten Korkmazhan, “Yenisinin açılması bir yana, faaliyette olan Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin de kapatılması gerekiyor. Ülkemiz de gerici tarikatlara, yobazlara ve din tüccarlarına yer yoktur” dedi.
“Erdoğan Rejimi, Kıbrıs’ın kuzeyini tamamen kontrolü altında tutacağı, siyasi ve ekonomik yapısını dilediği gibi şekillendireceği, yargı ve güvenlik sistemine istediği an müdahale edebileceği yeni bir düzen oluşturma peşindedir” diyen Korkmazhan, daha önceki paketler ve su protokolü ile toplumun birçok özvarlığının talan edildiğini, yoksullaşma ve göçün arttığını, yağmur suyuna kadar tüm yeraltı kaynaklarının Türkiye’den gelen sermaye gruplarına peşkeş çekildiğini hatırlattı.
“Tüm demokrasi ve emek güçleri birlikte mücadele etmeli”
Korkmazhan, kooperatif, elektrik, telekomünikasyon ve limanlar gibi halka ait geriye kalan kurumların da tekellere devredilmek istendiğini belirterek, dayatma ekonomik paketlere ve talimat ile yönetilmeye karşı, kendi kendimizi yönetmek ve erken federal çözüme ulaşmak için kararlı bir şekilde tüm demokrasi ve emek güçleri ile birlikte mücadele etmeye devam edeceklerinin altını çizdi.