Bu ülkede siyaset yapanlar hedeflerini sadece HÜKÜMETE GELMEK olarak belirledikleri sürece,
bu toplum kendi yurdunda asla İKTİDAR olamayacak.
En büyük sorunumuz bunu ayırt edebilme bilincinin yoksunluğu ya da var-mış gibi gösterilen değerleri savunmak.
Oydaşmacı demokrasi, federasyon, çok sesliliği savunanların savundukları değerleri samimiyetle uygulamalarını beklemek parti programlarından öteye geçebilmelidir.
Ancak görülüyor ki; uygulanan görmezden gelme, yok sayma, dayanışmayı hiçe yazmadır. CTP dışında hiçbir partinin ve birçok sendikanın ortak metne katkı için imza görüşmesine çağrılmadığı bu ortamda değerleri konuşmak da artık abes kaçıyor elbette.
Eller ile ceplerin karıştığı bu kaotik süreçte EL-SEN emekçilerinin verdiği mücadeleyi selamlarım.
Emekçilere destek olan diğer örgütler de dayanışmanın önemini bir kez daha göstermişlerdir.
Gelinen noktada gerek imzalanan metnin, gerekse eylemliliğin sonlandırılmasının SONUCUNU gelecek meclis oturumu ve oylama gösterecek.
Bu oylamada talep edilenler ve bugüne kadar meclis kürsüsünden söylenenlerin aksine bir karar çıkması durumunda -ki öyle bekleniyor- o zaman şu sorulara cevap arayacağız:
1.Sonuç elde edilmeyeceğini zaten biliyorsaydınız, hükümetin görüşmeme direnci karşısında geri adım atmak neye fayda sağladı? Bu toplum bu kadar gün karanlıkta bırakıldı, sonuçta ne kazandı?
2.Bundan sonra çıkacak ihtilaflarda hükümetin muhalefeti veya sendikaları muhatap alıp görüşeceğini düşünüyor musunuz?
3.Çağdışı enerji politikası ile geleceğimizin ipotek altına alınmasına alternatif olarak ivedi şekilde siz de yasa önerisi hazırlayıp bunu meclise sunacak mısınız?
4.Anayasa Mahkemesi’nde açacağınız iptal davasını kazanacağınızdan emin misiniz? Bunun garantisini birileri size verdi mi?
Tacan Reynar
Kıdemli eski Yargıç
Hukukçu/Aktivist
