Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk tarafının; “artık egemen eşitliğe dayalı, iki devletli bir çözümü, iki devletin sorunlarını çözmesini, iki halkın yararına olacak zenginliğini, refah ve huzurunu artıracak kararları almayı” masaya getirme kararlılığında olduğunu belirtti
Cumhurbaşkanı Tatar, bunu “gerçekçi olan yaklaşım” diye niteleyerek, “40 yıl daha federasyon görüşmesi yaparak zaman kaybetmek istemiyoruz” dedi. Tatar “Türkiye ile Kıbrıs Türkü’nün bağlarını koparmayacak, egemen-eşitliğini göz ardı etmeyen, toprak ve mülkiyet konularındaki düzenlemelerle, sosyo-ekonomik yaşantıyı yıkmayacak, perişan etmeyecek, makul ve mantıklı olan her şeyin konuşulup değerlendirilebileceğini” kaydetti.
Doğu Akdeniz’de Türk tarafının “iş birliği ve ortaklık” önermesine rağmen Rum tarafının “ben istediğimi istediğim gibi yaparım, eğer benimle anlaşırsanız size bir şeyler veririm ama Türkiye’yi dışlayın” anlayışında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, bunun kabul edilemez olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Maraş konusunda da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun bir şekilde adımların atılmaya devam edeceğine vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Kathimerini’ye mülakat verdi.
Kıbrıs Türk halkının Cumhurbaşkanlığı seçimiyle iradesini iki devletli çözüm yönünde ortaya koyduğuna vurgu yapan Tatar, 1977’de başlayan federasyon görüşmelerinin, 2017 yılı Temmuz ayında Crans Montana’da Rum tarafının tutumu yüzünden başarısızlıkla tamamen çöktüğünü ifade etti. Tatar, “Crans Montana bir anlamda Rum tarafının mevcut tutumu ile bir uzlaşma olamayacağını mühürlemiştir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın, Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Kathimerini’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Soru: Kıbrıslı Türklerin yeni lideri açısından müzakerelerde federasyon fikri rafa kalktı mı?
Cumhurbaşkanı Tatar: Halkımızın iradesi iki devletli çözüm yönünde olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, devir-teslim töreninde, Türkiye’ye yaptığım ziyarette, Sayın Anastasiadis’le yaptığımız ilk görüşmede ve 15 Kasım Devletimizin 37’nci kuruluş yıl dönümü törenlerinde söylediklerim nettir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu da çok açık konuştular. Duruşumuz nettir; 1977’de başlayan federasyon görüşmeleri 2017 yılı Temmuz ayında Crans Montana’da Rum tarafının tutumu yüzünden başarısızlıkla tamamen çökmüştür.
Esasen Rum tarafı bizimle, Devleti ve adanın zenginliklerini paylaşmak istemediğini daha önce de defalarca ortaya koymuş, BM’nin hazırladığı pek çok noktada bizim aleyhimize olan Annan Planı’nı bile reddederek niyetini açıkça belli etmişti ama Crans Montana bir anlamda Rum tarafının mevcut tutumu ile bir uzlaşma olamayacağını mühürlemiştir.
Kıbrıs Türkleri asla Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam etmeyeceği bir antlaşamaya evet demez.
Kimse bu saatten sonra kendi kendimizi yönetme hakkımızdan, devletimizden, egemen eşitlik istemimizden vazgeçmemizi beklemesin.
Kimse bizden artık kabul edemeyeceğimiz toprak tavizleri beklemesin.
Sınır ayarlamasına evet ama halkımızı yeniden göçmen durumuna düşürecek düzenlemelere hayır diyoruz.
Mülkiyet rejimini konuşuruz ama bizim verdiğimiz tapuları hiçe sayan, bunca yıldır yaşananları boşa çıkaracak düzenlemelere evet dememiz mümkün değildir.
Dolayısı ile biz artık egemen eşitliğe dayalı, iki devletli bir çözümü, iki devletin sorunlarını çözmesini, iki halkın yararına olacak, zenginliğini, refah ve huzurunu artıracak kararları almayı masaya getirmek istiyoruz. Gerçekçi olan yaklaşım budur. 40 yıl daha federasyon görüşmesi yaparak zaman kaybetmek istemiyoruz. Halkımız haklı olarak bizden dünyada hak ettiğimiz yeri almamız için adım atmamızı bekliyor. Düşünün ki Rum tarafının tutumu yüzünden hâlâ doğrudan uçak seferleri yapamıyoruz, gençlerimiz spor oyunlarına, yarışmalara katılamıyor, takımlarımız Türkiye’nin takımları ile bile maç yapamıyor.
Soru: Kıbrıs Rum tarafıyla uluslararası faktörün olumsuz tavır takınması durumunda iki devletli çözüm fikrinde ısrarcı olmaya devam edecek misiniz?
Cumhurbaşkanı Tatar: Tabii edeceğim. Doğru olan budur, Kıbrıs’ın yararına olan budur.
Soru: Liderliğiniz iki devletli çözümün müzakere edilmeye başlanması durumunda toprak iadesi, adadan asker çekme dâhil Rum tarafını tatmin edici bir dizi opsiyonlar üzerinde duracak mı?
Cumhurbaşkanı Tatar: Önce iki devletli çözümü müzakere etmeye başlayalım sonra neyin nasıl ele alınabileceğini, karşı tarafın ne isteyeceğini, bizim ne verebileceğimizi değerlendiririz.
Bizim duruşumuz nettir: Kıbrıs Türkü’nü geriye değil ileriye götürecek, güvenliğimizi ortadan kaldırmayacak, Türkiye ile bağlarımızı koparmayacak, egemen-eşitliğimizi göz ardı etmeyen, toprak ve mülkiyet konularındaki düzenlemelerle sosyo-ekonomik yaşantımızı yıkmayacak, perişan etmeyecek, makul ve mantıklı olan her şeyi konuşuruz, değerlendiririz.
Soru: Alternatif çözüm planlarının tartışılmaya başlanması durumunda denizde de taksim formülü gündeme gelir mi? Böylesi bir durumda doğal gaz araştırmaları ile ilgili olarak hangi gelişmeler yaşanabilir?
Cumhurbaşkanı Tatar: Bunların ne olacağı görüşmelerin bir parçasıdır. Bizim hidrokarbon aramaları konusundaki önerimiz halen geçerlidir ama Rum tarafı bu önerimizi benimsemiyor. Biz “iş birliği ve ortaklık” diyoruz, Rum tarafı ise “ben istediğimi istediğim gibi yaparım eğer benimle anlaşırsanız size bir şeyler veririm ama Türkiye’yi dışlayın” diyor.
“RUM DOSTLARIMIZIN TMK’YE BAŞVURMALARI GEREKİYOR”
Soru: Kapalı Maraş’ın açılması planı şu an hangi safhada? Kıbrıs müzakerelerinden bağımsız olarak açılım sürecek mi?
Cumhurbaşkanı Tatar: Evet sürecek. Maraş konusunda AİHM kararlarına uygun bir şekilde adımlar atmaya devam edeceğiz. Maraş’ın 1974 öncesi sakinleri olan Rum dostlarımızın Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurmaları gerekiyor. Ben kapalı Maraş’ın artık hayalet şehir olmayacağını, açılacağını, hedefimizin burayı yeniden bir turizm cenneti yapmak olduğunu açık bir şekilde ortaya koydum ve Halkımızdan onay aldım.
Rum dostlarımız ve dünya karar vermelidir; Ya AİHM kararlarını dikkate almamız isteniyor ya da istenmiyor.
BM kararları tavsiye niteliğindedir ama AİHM kararlarına uymak zorundasınız. Uymazsanız cezalandırıyorsunuz.”