Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından çıkış umudu olan aşılar az sayıda ülkede uygulanmaya başlanırken, dünyanın en yoksul ülkelerinde insanlar hastalık riski altında aşılara erişmeyi bekliyor
Yoksul üklerde aşı uygulanmadı
Kovid-19 aşı uygulamalarıyla ilgili verilerin derlendiği “Ourworldindata” internet sitesine göre, aşılar toplam 4 milyar 450 milyon nüfusun yaşadığı 52 ülkede uygulanırken, 3 milyar 390 milyon nüfusun yaşadığı 142 ülkede henüz yaygın aşılama başlamadı.
Çoğu Güney Yarım Küre‘de yer alan dünyanın yoksul ülkelerinde yaşayan milyonlarca kişinin henüz aşılanmaya başlanamaması, küresel boyuttaki salgının tamamen kontrol altına alınmasını önleyeceği gibi, ekonomik eşitsizliğe bağlı “bağışıklık uçurumu” yaratma tehlikesi taşıyor.
Dünya genelinde şimdiye kadar 52 ülkede, 54 milyon 343 bin 675 doz aşı uygulandı.
Aşıların 22 milyon 560 bini Asya kıtasında, 17 milyon 750 bini Kuzey Amerika’da, 13 milyon 690 bini Avrupa kıtasında, 330 bin 512’si Orta ve Güney Amerika ülkelerinde, 13 bini 163 ise Afrika’da yapıldı.
Afrika’da 53, Asya-Pasifik bölgesinde 47, Orta ve Güney Amerika’da 28, Avrupa’da 14 ülkede klinik denemeler haricinde henüz hiç kimse aşılanamadı.
Bu durum, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore gibi bazı gelişmiş ülkelerde aşıların onayına ilişkin prosedürlerin sonuçlanmamasından kaynaklanırken, ülkelerin çoğu aşılara erişemediği için bağışıklık korumasından yoksun kalıyor.
“Dünya feci bir ahlaki başarısızlığın eşiğinde”
Kovid-19’a karşı etkinliği klinik denemelerde ispatlanan, yaygın veya acil kullanım onayı alan aşıların, yüksek ve orta gelirli ülkeler tarafından ikili anlaşmalarla rezerve edilmesi, aşılara erişimdeki adaletsizliğin en önemli sebebi olarak öne çıkıyor.
Üreticiler, ellerindeki stokların ve kısa-orta vadede üretmeyi planladıkları aşıların büyük bölümünü, ön satın anlaşmalarındaki taahhütte bulunduğu ülkelere ayırmış durumda.
Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) öncülük ettiği, ihtiyaç sahibi ülkelerin aşılara eşit erişimini hedefleyen Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programına (COVAX) aşı tedarik edilemiyor. COVAX kapsamında öncelikli olarak aşı verilmesi orta ve dar gelirli 92 ülkeye henüz tek doz dahi aşı gönderilemedi.
DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, 18 Ocak’ta yaptığı açıklamada, dünyada aşılara erişimdeki eşitsizliğe dikkati çekerek “Açık konuşmam gerekiyor, dünya feci bir ahlaki başarısızlığın eşiğinde. Bu başarısızlığın bedeli de dünyanın en yoksul ülkelerinde insan hayatı ve geçim kaynaklarıyla ödenecek.” ifadesini kullanmıştı.
Bağımsız Salgın Hazırlık ve Müdahale Paneli, aynı gün yayımladığı raporda, dünya genelinde artan Kovid-19 vakaları karşısında aşılara eşitsiz erişimin yaratabileceği sakıncalara dikkat çekmişti.
Panelin eş başkanı, eski Liberya Devlet Başkanı Ellen Johnson Sirleaf, “Aşı dağıtımında zengin ülkelere öncelik verilmesi üzüntü verici. Yüksek gelirli ülkelerin nüfuslarına topyekun bağışıklık güvencesi sağlanırken düşük gelirli ülkelerin nüfuslarının öngörülebilir bir gelecekte ancak yüzde 20’sinin aşılanabileceğinin umulması, yanlış yolda olduğumuzu gösteriyor. Bu yanlıştan derhal dönülmeli.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Afrika’da Acil Aşı İhtiyacı
Afrika, aşı dağıtımındaki eşitsizliğin en çarpıcı şekilde ortaya çıktığı kıta konumunda bulunuyor. 1 milyar 350 milyon nüfusa ev sahipliği yapan kıtada şimdiye dek yalnızca 98 bin nüfuslu ada ülkesi Seyşeller’de Kovid-19 aşıları yapılmaya başlandı.
Bugüne dek 3 milyon 380 bin 887 vakanın görüldüğü, virüs nedeniyle 82 bin 886 kişinin kaybettiği kıtada yalnızca 13 bin 163 aşı yapılabildi.
Bağışıklık Uçurumu
Kovid-19 aşılarına erişimde adaletsizlik, çoğu Güney Yarım Küre’de yer alan dünyanın en yoksul ülkelerinde, risk altındaki nüfus grupların hızlı şekilde aşılanmasını olanaksız hale getiriyor. Bu durum, salgının tüm dünyada zirve yaptığı bir dönemde söz konusu ülkelerde vaka ve ölüm sayılarının yükselmesine yol açabilir.
Yoksul ülkelerin aşıların sağladığı bağışıklıktan yoksun kalması, salgının küresel olarak kontrol altına alınmasını zorlaştırmanın yanı sıra aşı uygulayamayan ülkelerin coğrafi olarak tecrit edilmesi sonucunu doğurabilir.
Bağışıklıktaki adaletsizlik, ülkeler arasında mevcut ekonomik eşitsizlikleri ve insani gelişmişlik farklarını derinleştirme tehlikesi taşıyor.