KıbrısManşet

Şefik: Yetki Meclis’indir






Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, Seçim ve Halkoylaması Yasası’nda yapılacak herhangi bir değişiklik konusunda “söz Meclis’indir” vurgusu yaptı

Şefik: Sorun mevzuatta değil, sorun bu mevzuat altında netice çıkarmaktadır

Şefik, “Sorun mevzuatta değil, sorun bu mevzuat altında netice çıkarmaktadır. Tercihimiz en azından ufak, tefek dokunuşlarla Yüksek Seçim Kurulu, İlçe Seçim Kurulları ve Sandık Kurullarının çalışmalarının rahatlatılması” dedi.

Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Meclis’te eksilen bir vekil için Haziran’da ara seçim yapılması gerektiğini ifade eden Şefik, ancak o tarihe yakın bir tarihte başka bir seçim varsa ara seçimin o zaman yapılacağını söyledi.

“Yasa değişikliği konusunda söz Meclis’indir”

Yasada nasıl bir değişiklik yapılması gerektiği sorusunu yanıtlayan Şefik, yasa değişikliği konusunda “söz Meclis’indir” dedi. Meclis’e nasıl bir değişiklik yapılmasını söyleme yetkilerinin olmadığını vurgulayan Şefik, yasanın mevcut şekliyle, pratikte çok büyük problemler yaşanacağını kaydetti.

Değişiklik konusunda en basit şekliyle şahsının aklına gelen birkaç öneri bulunduğunu, ama bunların örneklemenin ötesinde olmadığının altını çizen Şefik, şunları kaydetti:

“Meclis tamamen yasayı değiştirip yeni bir sistem getirebilir. Biz buna karışmayız. Bizimle görüş alışverişinde bulunma mecburiyetleri yoktur. Bir tek kendileri sistemi belirledikten sonra bu sistem içerisinde çalışılmaya başlanıldığı takdirde ‘size sorun çıkaracak bizim gözümüzden kaçan bir şey var mıdır’ diye sorarlar. Çünkü pratikte biz uyguladığımız için uygulamada bir sorun çıkmamasıdır herkesin tercihi. Bize o safhada sorarlar. Bizim yön verme gibi bir yetkimiz yok”

“Daha kolay oy, daha kolay sayım, daha erken netice”

Kendi önerilerinin sadece işin pratik boyutunda olabileceğine dikkat çeken Şefik, “Vatandaş daha kolay oy verir, sayım daha kolay olur ve daha erken netice verilebilinir diyorum sadece. Ama bunu kabul edip, etmemek Meclis’in takdirindedir” şeklinde konuştu.

Yasada, “KKTC milletvekili olması gerekir milletvekillerinin, ve her adaya KKTC’nin her yerinden oy verilmesi gerekir” denmesi üzerine komplike bir sistem çıktığını dile getiren Şefik, “Bu düşünce yanlıştır demiyorum ben. Bu düşünceyi Meclis benimsemiştir. Meclis’in iradesi çarşaf dediğimiz oy pusulasının çıkmasını getirmiştir. Ben bunu tenkit etmiyorum. Tek söylediğim çarşaf oy pusulası çıktı. Bu çarşaf oy pusulasındaki vatandaşın iradesinin doğru bir şekilde cetvellere ve bilgisayara yansıması ve netice vermesi çok uzun zaman alıyor ve çalışanları da perişan ediyor. Benim söylediğim sadece budur” ifadelerini kullandı.

“Sorun mevzuatta değil, sorun bu mevzuat altında netice çıkarmakta”

Mevcut sistemin elektronik ortamda kullanılabilmesi durumunda hiç sorun olmayacağını kaydeden Şefik, “Sorun mevzuatta değil, sorun bu mevzuat altında netice çıkarmaktadır” dedi.

“Elektronik sistem yasal değişiklik gerektiriyor ve bir maliyeti var”

Elektronik ortama geçilmesinin de yasal değişiklik gerektirdiğini ifade eden Şefik, bunun için bilgisayar, internet bağlantısı gerektiğini ve maliyetli olduğunu söyledi.

Elektronik oylama sistemine geçilmesini umut ettiğini dile getiren Şefik, bu konuda yaptıkları ilk soruşturmada verilen rakamı o dönemdeki başbakana ilettiklerinde “çok yüksek bir rakam, mümkün değil” yanıtını aldıklarını aktardı. O dönemde gerek 2020 gerekse 2021 bütçe görüşmelerinde bunun yapılabileceğinin konuşulduğunu anlatan Şefik, “Bu YSK’nın bütçesinde olabilecek bir şey değil, bunu devletin halletmesi gerekir. Umarım bütçe bulunur, yapılması gereken tüm altyapı hazırlıkları da yapılır ve elektronik oylamaya geçilir” şeklinde konuştu.

“2018’de görev alan sandık kurulu üyeleri ‘bir daha asla’ dediler”

Oy verme konusunda da zorluklar yaşandığını anlatan Şefik, “Cetvelleri hazırlattığımızda ve cetveller geldiğinde zaten ondan biz ürktük. Adet fazla, büyüklük fazla, bir sürü cetvel çıktı. Bizim bütün derdimiz daha basit bir çalışma ortamı olmasıdır. 2018’de görev alan sandık kurulu üyeleri ‘bir daha asla’ dediler” ifadelerini kullandı.

Yasa değişikliğiyle ilgili siyasilerin kendileriyle bir teması olmadığını kaydeden Şefik, bunun zorunlu da olmadığını ancak bir çalışma yapılması durumunda pratikte düzeltilmesi gereken bir şey olup olmadığıyla ilgili komiteye kendilerinden birinin çağrıldığını belirtti.

“Korktuğum olur, kabus dediğim olur”

Mevcut Seçim ve Halkoylaması Yasası değişmeden seçime gidilirse ne olur sorusuna ise Şefik şu yanıtı verdi:

“2018’den beri kaç defadır söylediğim, korktuğum olur, kabus dediğim olur. Pandemi koşullarında kabusun boyutu daha da büyük olur. İlk sorunumuz ilçelerdeki çalışmalar… Askı dönemi nasıl olacak? Askı döneminde asarız listeleri, herkes gider, gelir, bakar. Askı görevi almak isteyen bulmak zor. Çünkü birçok kişi ile muhatap olacak. O kadar kişi ile muhatap olmak isteyeni bulmak zor olur. Sosyal mesafe, maske kurallarına uymakta da sıkıntı var. Çünkü uzun saatler maske ile oturmak eziyettir, bu bir gerçek… Sandık kurullarında kimin görev alacağı sorun olacak. Biz bunu cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadık. En kolay sayımı olan seçimdir cumhurbaşkanlığı seçimi,  buna rağmen pek çok kişi pandemi koşullarında görev almak istemiyorum diyerek, görev reddetti. Bizim yıllardır görev alan ve listelerimizde olan kişiler vardır ancak bir sürü ret ile karşılaştık”

Reddenler yanında gönüllü çalışmak isteyenlerin de olduğunu ifade eden Şefik, seçim tecrübesi olanların çalışmasının kendileri için daha önemli olduğunun altını çizerek, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde çok önem arz etmese de genel seçimde çok önemlidir. Çünkü genel seçim zor bir seçimdir, sayımı zordur” dedi.

Bu koşullarda tecrübeli elemanın görev almasını beklemediğini dile getiren Şefik, daha kısa sürede sonuç verecek cumhurbaşkanlığı seçiminde görev almayan bir kişinin, genel seçimde hiç görev almayacağı görüşünü belirtti.

Pandemi koşullarında yapılacak bir seçimde Covid-19 testi yaptırma zorunluluğu bulunduğunu da hatırlatan Şefik, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde PCR testi yapılacak dendiğinde görev kabul etmeyen çok kişi olduğunu dile getirdi.

Şefik, “Daha da vahim olan sandık kurulları açısından çok önem arz eden parti temsilcilerinin üyeliği var. İlçe Seçim Kurulları 3 kişi belirler. Sonra da partiler ilçe seçim kurullarına temsilci gönderirler. Temsilcilerin de orada bulunması güven veriyor, çünkü partilerini temsil ettikleri için titiz davranıyorlar. Fakat cumhurbaşkanlığı seçiminde 2 parti son anda bütün temsilcilerini geri çekti. Çünkü onlar da PCR yaptırmayı reddetti ve güven veren bir unsur ortadan kalktı” şeklinde konuştu.

“Tercihimiz ufak tefek dokunuşlar”

Hem pandemi koşulları hem de mevcut sistemle seçime gidilmesi durumunda aynı sorunların yaşanacağını belirten Şefik, “Tercihimiz en azından bu sisteme ufak tefek dokunuşlarla YSK, İlçe Seçim Kurulları ve Sandık Kurullarının çalışmalarının rahatlatılması” dedi.

“Baraj YSK’nın konuşacağı bir konu değil… Yetki Meclis’indir”

Duyduğu kadarıyla şu anda tartışılanın kendisinin söyledikleri olmadığını dile getiren Şefik, 3 bölgeli bir sistemin konuşulduğunu, belki onun da rahatlatacak bir unsur olabileceğini, bunu bilmediğini söyledi.

Barajdan bahsedildiğini de ifade eden Şefik, barajla ilgili kendisinin hiçbir şey söylemediğini, bunun YSK’nın konuşacağı bir konu olmadığını vurgulayarak, “Bizim açımızdan tamamen bilgisayarın hallettiği bir sorundur. Bizi ilgilendirmez. Barajla ilgili yetki Meclis’indir” ifadelerini kullandı.

YSK’nın herhangi bir seçime yasa çerçevesinde 60 günde hazır olacağını ifade eden Şefik, geçmişte bu sürenin 50’ye indirildiğini de hatırladığını belirtti. YSK’nın erken bir zamanda seçime adapte olabileceğini dile getiren Şefik, şu anda seçmen listelerinin güncellenmesi için direktif de verildiğini, İçişleri Bakanlığı’ndan da Ağustos’tan bugüne kadar yapılan vatandaşlıklar ve yeni kayıtlarla ilgili kendilerine bilgi verileceğini söyledi.

“Nisan’dan önce karar alınmalı, aksi takdirde haziran’da ara seçim yapılır”

Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Meclis’te bir vekilinin eksildiği ve ne zaman ara seçim yapılması gerektiği sorusu üzerine Şefik, “Haziran’da ara seçim yapılır. Ancak o tarihe yakın bir tarihte başka bir seçim varsa ara seçim o zaman yapılır” dedi.

Ekim’de seçim yapılmasının gündeme geldiğini belirten Narin Ferdi Şefik, Ekim’de genel seçim yapılması için bir karar verilirse Haziran’da ara seçimin yapılmayacağını kaydetti. Şefik, Nisan’dan önce seçimin hangi tarihte yapılacağına karar alınması gerektiğini, aksi takdirde YSK olarak Haziran’da ara seçim yapılması için karar almaları gerekeceğini bildirdi.

“Ben asla…”

“Son yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte halk oylamasına sunulan ve reddedilen Yüksek Mahkeme’nin yargıç sayısının artırılmasına yönelik anayasa değişikliğinin olası bir seçimde tekrar referanduma sunulmasını talep eder misiniz” sorusuna Narin Ferdi Şefik, “Ben asla…” yanıtını verdi.

Son yapılan referandum talebinin kendilerinden gitmediğini de belirten Şefik, bu konuda çalışmalar ilerledikten sonra Yüksek Mahkeme’nin gayrı resmi olarak bilgisinin olduğunu, “Siz de ne istersiniz” diye kendilerine sorulduğunda Yüksek Mahkeme’nin yargıç sayısının artırılmasını istediklerini anlattı.

Anayasa değişikliğinin kabul edilmemesinin kendisi için büyük bir hayal kırıklığı olduğunu yineleyen Şefik, yargıç sayısının artırılamamasının etkilerinin toplum olarak 5 en fazla 10 yıl içerisinde çok ciddi bir şekilde yaşanacağını dile getirdi.

“Siyasi ortamda olmadığım için yanlış düşündüm”

Anayasa değişikliği referandumunun seçimin gölgesinde mi kaldığı sorusu üzerine Şefik, şöyle konuştu:

“Yargı ile ilgili sadece sayı olduğu için ben bu konuda rahat izah edebileceğimi düşünmüştüm ama belli ki siyasi ortamda olmadığım için yanlış düşündüm. İlk konuşmamdan sonra ‘propaganda yaparım, Anayasa’ya aykırı davranırım, görevime aykırı davranışlar içerisindeyim’ diye basında ve sosyal medyada görünce ‘ben izah etmeyecek olursam ben niçin daha fazla Yüksek Mahkeme yargıcı isterim, kim izah edecek’ diye rahatsız olduğumu çok iyi hatırlıyorum. Belli ki bu da siyaset yani Yüksek Mahkeme’nin konuşmaması da istenilen bir siyasi manevraydı…”

Seçimden ayrı olarak sadece anayasa değişikliği için referanduma gidilmesi konusundaki görüşü sorulan Yüksek Mahkeme Başkanı Şefik, tek bir soru için yapılacak masrafın bu ekonomik koşullarda günah olduğunu ifade etti.

Genel bir referanduma gidilmesinin mümkün olduğunu ancak her camianın taleplerinin farklı referandumlarda ele alınmasının daha mantıklı olduğunu ifade eden Şefik, 2014’teki anayasa değişikliği referandumunda çok farklı konularda, çok farklı değişiklikler olduğuna dikkat çekti. Bir seçmenin bir evet ya da bir hayır oyu olduğuna işaret eden Şefik, “Çok konu olduğunda içinden bir tanesine çok tepki duyarsanız, diğerlerini olumlu da görseniz hayır oyu vereceksiniz. Bu defa da o sorun çıkıyor” dedi.

Şefik, bu nedenle her camianın kendisini ilgilendiren değişikliği bir seçime endeksli referanduma sunmasının ayrı bir masrafa da neden olmadan yapılabileceğini kaydetti.









Başa dön tuşu