2020 yılında Kıbrıs’ın kuzeyinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Ankara hükümeti tarafından yapıldığı iddia edilen müdahalelerle ilgili hazırlanan raporda konuşan, seçimlerde bağımsız aday olan Serdar Denktaş’ın ifadelerini yayımlıyoruz;
Serdar Denktaş: Merkez Bankası bankalara talimat gönderdi
Rapor ekibi, seçime bağımsız olarak katılan Serdar Denktaş ile 2 Aralık 2020 tarihinde bir görüşme gerçekleştirdi.
Yapılan görüşmede, Denktaş’tan seçim sürecinde yaşadıklarını paylaşması istendi.
Konuyla ilgili açıklama yapan Denktaş, seçimden önceki Cuma günü bazı yurttaşların banka hesaplarına ödemelerin yapıldığı ve Merkez Bankası’ndan bankalara bir talimat gönderilerek, tüm ödemelerin en geç Cuma gününe kadar hesaplara geçirilmesi yönünde bir emir verildiğini belirtti.
Denktaş, bu olayın ardından kendisinin seçimden çekilmesi yönünde bazı arkadaşlarının öneride bulunduğunu da ifade ederek, kendisinin arkasında yürüyen insanları ve seçmenlerini yüzüstü bırakmak istemediği için seçimden çekilmediğini anlattı.
“MİT ile görüştüm, adaylıktan çekilmemi söylediler”
Denktaş, 4 Eylül 2020’de Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamadan 3 gün önce, Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı temsilcileri ile görüştüğünü kaydederek, bir arkadaşının evinde yapılan görüşmede, kendisini MİT görevlisi olarak tanıtan bir kişinin kendisine, “Eğer adaylıktan çekilirseniz Türkiye ile kuramadığınız ilişkileri (Recep Tayyip Erdoğan ile) bundan sonra kurabileceksiniz” dediğini de söyledi.
“Bana destek verenlere baskı yapıldı”
Denktaş, kendisine destek vereceğini açıklayan kişilerin özellikle ziyaret edildiğini, bazı iş insanlarına baskılar yapıldığını ve Mustafa Akıncı’nın ikinci tura kalmasının kesinleşmesinin ardından ‘altının oyulduğunu’ ifade etti.
Denktaş, telefonlarının dinlendiğini de iddia ederek, kendisi adaylığını açıkladıktan sonraki 15 gün içinde, seçimde kendisi için çalışan gazeteci Rasıh Reşat’ın Türkiye’ye çağrıldığını, ancak Türkiye’ye gitmediğini ve Reşat’a kendisiyle çalışmaması için telkinlerde bulunulduğunu da sözlerine ekledi.
“Bazı çevreler, köy köy dolaşıp ‘Türkiye adına konuşuyoruz” şeklinde telkinlerde bulundu
Denktaş, Ulusal Birlik Partisi üyesi ve milletvekili 7 kişinin Beyaz Ev’e çağrıldığını da hatırlatarak, haberin basına sızmasının ardından; haberi basına sızdırdığı düşünülen Faiz Sucuoğlu’ndan UBP Genel Kurulu’nda ‘intikam’ alındığını söyledi.
Denktaş, kendisine destek veren bazı medya organlarının aday olduktan sonra yön değiştirdiklerini de söyleyerek, bazı çevrelerin ise köyleri gezip, ‘Türkiye devleti adına konuşuyoruz’ dediklerini ve bu ifadenin çok sık kullanıldığını kaydetti.
“Resmi plakalı araçlar tarafından takip edildim”
Denktaş, seçim süreci boyunca resmi plakalı hizmet araçları tarafından sürekli takip edildiğini, bazı iş insanlarının kendisini desteklemesi halinde bir daha hiçbir zaman ihale alamayacakları yönünde tehdit edildiğini kaydetti.
Denktaş, geçmiş yıllarda da müdahale olduğunu ifade ederek, “Ancak hiçbir zaman bu kadar sahada çalışılmadı” dedi.
“Erdoğan’ın ekibi 27 kişiden oluşuyordu”
Denktaş Erdoğan’ın seçim süresince adada çalışacak ekibinin 27 kişiden oluştuğunu, sahada ise 300-400 civarında kişi ile çalışıldığını belirtti.
Denktaş sözlerine şöyle devam etti:
“Seçim günü sayım aşamasında sandıkların birleştirilmesi işlemi Yakın Doğu Üniversitesi’nde yapıldı. Oysaki Yakın Doğu Üniversitesi, seçimde tarafını açıkça ortaya koymuştu. Kurum, tarafsız değildi. Seçim günü Yakın Doğu Üniversitesi’ne temsilci göndermek istedim ancak oradaki görevli savcı, gözlemcimi içeriye almadı.
“Görevlilerin pusulaları değiştirme imkânı vardı”
Denktaş, seçim şeklinin kafasında bazı soru işaretleri doğurduğunu da belirterek, oy pusulalarının devlet tarafından basıldığını ve istenildiği kadar oy pusulasının sandıktaki görevliler tarafından değiştirilebileceğini, daha önce ‘mühürler kimin elinde?’ şeklinde şüphelerini dile getirdiğini de aktardı.
“Sandığa gitmeyenlerin listesi UBP’ye verildi”
Denktaş, ilk turda oy vermeye gitmeyen kişilerin isimlerinin TC Lefkoşa Büyükelçiliği tarafından UBP’ye verildiğini de belirterek, “Bunu elçiliğe kim verebilirdi? Yakın Doğu Üniversitesi” ifadelerini kullandı.
“Trollerin seçime etkisi inanılmaz”
Denktaş, devlet televizyonu BRT’deki programlara (Bayrak Radyo ve Televizyon Kurumu) adayların eşit katılımının yasaklandığını da hatırlatarak, trollerin bu seçimde inanılmaz etkili olduğunu ve bir açıklamanın altına yazılan ilk yorumun olumsuz olması halinde, geri kalanının da her zaman olumsuz olarak yazıldığının açıkça görülebileceğini kaydetti.