Karadeniz’de Rusya-Ukrayna krizi sürerken ABD’nin NATO ve Türkiye üzerinden bölgede etkinliğini artırma çabasına Moskova’dan yanıt geldi. Kremlin, Montrö Sözleşmesi’nin yıldönümünde Ankara’ya açık bir mesaj yolladı “Sözleşmenin uygulanmasını yakından takip edeceğiz. Uzmanlar mesajı, Karadeniz’de artan NATO-ABD hareketliliğinden rahatsızlık duyan Moskova’nın AKP yönetimine bir ikazı” olarak değerlendirdi.
Joe Biden’ın başkan seçilmesinin ardından dış politikada rotayı yeniden ABD eksenine çeviren Ankara’nın, Kanal İstanbul üzerinden tartışmaya açtığı Montrö Sözleşmesi’nin yıldönümünde Kremlin’in yaptığı çıkış dikkat çekti. Rusya Dışişleri Bakanlığı, “Karadeniz’de bölge dışı aktörlerin gerilimi suni olarak körüklediği, Moskova’nın sözleşmenin uygulanmasını yakından takip edeceğini vurguladı.
Hukuki düzenlemeye alternatif görmüyoruz
Türkiye’nin Kanal İstanbul’u inşa etme planlarına da değinilen açıklamada, Moskova’nın Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne uyulması konusunda Ankara ile düzenli bir diyalog sürdürüldüğünü ve : “Sözleşme ile tesis edilen uluslararası hukuki düzenlemeye alternatif görmüyoruz. Karadeniz bölgesinde, özellikle askeri deniz seyrüseferinde istikrar ve güvenliğin kilit faktörlerinden biri olarak sözleşmenin önemini vurguluyoruz.”
Moskova’nın Montrö çıkışını BirGün’e yorumlayan uzmanlar, Karadeniz’de artan NATO hareketliliğinden Rusya’nın duyduğu rahatsızlığın bir yansıması olarak değerlendiriyor.
Kremlin’in iki temel sıkıntısı var
Rusya Uzmanı Aydın Sezer, Moskova’nın, Erdoğan ve Biden temaslarıyla birlikte Türkiye ile ABD’nin Afganistan’da Kabil Havalimanının güvenliğini sağlamaya dönük müzakere süreçlerini büyük ilgi ve endişeyle izlediğini vurguluyor. Endişenin Karadeniz, Ukrayna ve Kırım ile ilgili olduğunun altını çizen Sezer, Rusya açısından Karadeniz ile ilgili iki temel sıkıntı olduğuna dikkat çekiyor.
“Karadeniz’de artan NATO hareketliliği bunlardan bir tanesi” diyen Sezer, “Bugün (dün) yapılan açıklamada ‘Bölge dışı aktörler’ ifadesi direkt NATO ve ABD’yi gösteriyor. Diğer sıkıntı ise Türkiye-Ukrayna savunma sanayisi iş birliği” diyor.
Türkiye’nin ilk TB2’leri (İHA) Ukrayna Deniz Kuvvetleri’ne teslim ettiğini de hatırlatan Sezer, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Daha önce Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından ‘Montrö tartışmaya açılmaz, siz kanala (Kanal İstanbul) ne yapmak isterseniz yapın’ gibi bir açıklama gelmişti.
Ancak bugünkü açıklaması akıllara Montrö Sözleşmesinin uygulamasında mı sıkıntı var sorularını getiriyor. Bu hareketlilikle Montrö rejiminin hükümlerinin nasıl uygulandığına yönelik izleme yapacakları anlaşılıyor. Ancak bu durumun diplomatik anlamı veya siyasi yorumu Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ni gerektiği gibi uygulamadığına yönelik şüphe ve uyarıyı da içeriyor.
Montrö çokça taraflı, özellikle Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin güvenliğiyle ilgili bir antlaşma. Dolayısıyla Rusya’nın çıkışı sert bir çıkış.”
Ankara’ya ikaz niteliğinde
Rusya’nın Montrö Sözleşmesi’nin taraf ülkelerinden bir tanesi olduğunu hatırlatan Enerji Politikaları Uzmanı Mühdan Sağlam ise, “Türkiye aslında son açıklamalara kadar Montrö ve Karadeniz’in güvenliği konusunda NATO yerine örneğin Rusya gibi kıyı ülkelerinin önceliklerini dikkate alacak perspektifle hareket ediyordu.
NATO ve ABD konusuna daha temkinli yaklaşıyordu. Şu anki açıklamalarını son dönemde yaşanan hareketlilik üzerinden bir uyarı gibi okumak gerekebilir. Ben şu anki durumu NATO’nun bölgede hareketlenmesi ve Ukrayna konusunda Türkiye’ye pozisyonlarını hatırlatma olarak ele alabiliriz diye düşünüyorum” diyor.
Rusya’nın Türkiye ve NATO arasında Rusya yüzünden problem olmasını isteyeceğini düşünmediğini belirten Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü Rusya bu yakınlıktan nemalanan bir ülke. Türkiye, Rusya’nın belirli kurallarına uyduğu ve Rusya’nın Ukrayna konusunda hassasiyetlerini dikkate aldığı sürece Rusya’nın Türkiye’ye karışacağını sanmıyorum. Fakat bir taraftan da NATO üzerinden Türkiye’yi sıkıştıracaktır, böyle bir durumda da asıl amaçları NATO’ya dönük bir mesaj vermek olacaktır.”
Ankara’nın Kabil hamlesini de değerlendiren Sağlam şunları ifade etti: “Rusya’nın eğer Türkiye’nin Afganistan’da olan varlığına dönük bir eleştirisi olacaksa bunu dolaylı bir şekilde değil, doğrudan söyleyecektir. Zaten Montrö Sözleşmesi hukuki bir rejim, bütün kıyıdaş ülkeleri bağlıyor.
Boğazlar Türkiye’nin egemenliğinde ve bütün devletler garanti veriyor ancak Rusya Türkiye’nin Afganistan’daki pozisyonu hakkında rahatsızlığını henüz dile getirmedi. Bana kalırsa Rusya Türkiye’nin pozisyonu ile ilgili olarak ‘bekle-gör’ politikasını izlemeyi tercih ediyor.”
Erdoğan taviz vermeye devam edecek
“Bu açıklama Türkiye’yi, ABD ile olan ilişkileri kapsamında ve özellikle Ukrayna’ya yapılan yardım konusunda daha dikkatli davranmaya davet ediyor” diyen Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Berk Esen, “Durum Kanal İstanbul ile alakalı değil, aslında Karadeniz’e girecek olan gemiler ve özellikle ABD tarafından Ukrayna’ya gönderilen gemilerle alakalı” değerlendirmesini yapıyor.
ABD’de iktidar değişikliğinin özellikle Ukrayna konusunda sert bir politika değişikliğine neden olduğunun altını çizen Esen, “Rusya’nın birkaç aydır bu durumla alakalı çok kaygısı var. Bu gelişmelerle birlikte Türkiye de ABD ile müttefiklik ilişkisini tekrardan yaratmak istiyor.
Aynı zamanda eskiden bu yana gelen Türkiye-Ukrayna yakın ilişkisi var. Dolayısıyla Rusya bu konuda teyakkuzda, çünkü Kırım stratejik olarak Rusya için önemli bir bölge. Yapılan açıklama Montrö Sözleşmesi’nin yıl dönümünde yapılmış, açıklamada dolaylı yoldan Türkiye’nin yükümlülüklerin hatırlatan bir mesaj” değerlendirmesini yapıyor.
Türkiye’nin doğrudan Rusya’yı karşısına almak istemeyeceğine değinen Esen, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Rusya bulduğu her fırsatta Türkiye’ye dikkat etmesi gerektiğini belirten mesajlar gönderiyor. Bence bu açıklamadan sonra büyük bir kriz olmayacaktır.
Türkiye ortada ve müttefiksiz durumda yer alıyor, ABD ile arası çok kötü durumda. Erdoğan yönetiminin çok fazla taviz vermeden bu durumları ortadan kaldırabileceğini düşünmüyorum. Bu konuda Rusya da baskı uygulayarak Türkiye’yi yalnız başına, müttefiksiz halde bırakmaya çalışıyor. Bence Rusya bu stratejide şu ana kadar başarılı oldu.”