Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, 10 Aralık 1948’de yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin günümüzde yol haritası olma özelliğini korumakta olduğunu kaydetti
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu adına Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle açıklama yapan Çağrı Cemaller, hekimlik mesleğinin odak noktası olan insanın en temel haklarından birinin de sağlık hizmetlerine ücretsiz ve kolay erişim hakkı olduğu belirtti.
Sağlık sistemleri ve politikalarının bu temel hakkın her insan için insan onuruna layık, eşit ve ulaşılabilir olmasını sağlamak için birer araç olduğunu dile getiren Cemaller, sağlık politikalarının iyi planlanmış ve sürdürülebilir olması, bilimsel veri ve çağdaş teknoloji ile desteklenmiş sağlık kuruluşları, koruyucu hekimlik uygulamaları ile daha hastalık oluşmadan, beden bütünlüğünü koruyucu ve kollayıcı olarak sağlıklı olma durumunu devam ettirmesini sağlamanın sağlık sistemlerinin en büyük görevleri olduğunu kaydetti.
Cemaller, ülkede de sağlık politikaları ve sisteminin planlanma ile yürütülmesindeki devamlılığın sağlanması ve koruyucu hekimlik, kadına karşı şiddette yasal düzenleme, insan ticareti, mülteciler ve cinsiyet eşitliği ile ilgili çalışmaların arttırılmasıyla her insanın en temel hakkı olan sağlık hizmetlerine erişim hakkının eşit ve doğru olarak sağlanması ve hedeflenmesi gerektiğini belirtti.
Hedeften çok uzak olunduğu gerçeğiyle her gün yaşamak zorunda olan hekimlerin, her insanın sağlık hizmetlerine erişim hakkının en büyük savunucuları olmaya devam edeceğini dile getiren Cemaller, sağlığın, Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamasıyla biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan iyi olma hali olduğunu kaydetti.
Ülkedeki ekonomik darboğazın, antidemokratik siyasi ortamın, gelir eşitsizliğinin, her bir bireyin eşit sosyal hak ve koşullara sahip olmamasının toplum sağlığına olumsuz etki etmekte olduğunu kaydeden Cemaller, “Üzülerek tanık olduğumuz bütün bu koşulların bir yansıması olarak toplumun sürüklendiği sağlıksız ortam bize aile içi şiddette artışı, sınıflar arası makasın giderek açılmasını ve geleceğimize karşı ümitsizliği getirmektedir.” ifadelerini kullandı.
En büyük insan hakkı ihlallerinden olan işkence ve insanlık dışı aşağılayıcı muamele veya cezaların etkili biçimde soruşturulması ve belgelendirilmesi için hazırlanan bir kılavuz niteliğindeki İstanbul Protokolü’nün uygulanmasının büyük önem arz ettiğini vurgulayan Cemaller, pratikte bu gibi uygulama ve eylemlere maruz kalan kişilerin yargı sistemine ulaşmasını sağlamak için hastanelerde hekimlerle koordine bir şekilde çalışan birimler oluşturulması gerekliliğini bir kez daha vurguladıklarını belirtti.
Bu birimlerle beraber su yüzüne çıkmayan aile içi şiddet ve diğer şiddet vakalarıyla işkence iddialarının aydınlatılması ve önlenmesine katkı sağlanabileceğinin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu dile getiren Cemaller, hekimliğin, insanı en yüce değer olarak kabul eden bir meslek olarak insanlık değeri ve onurunu koruyan ilkeler ve normlar bütünü olan insan haklarının hep yanında durduğu ve duracağını kaydetti.
Hekimlerin yaşanan ve yaşanacak olan en küçük insan hakları ihlalinin karşısında konumlanacaklarını bir kez daha vurgulayan Cemaller, “Dil, din, ırk, yaş, cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayırt etmeksizin her insanın yaşama, barınma, beslenme, çalışma, üretme ve sağlık gibi haklarının sağlandığı bir ortamda yaşamını sürdürme hakkı olduğuna vurgu yapar, ülkemizde bu şartlar oluşuncaya kadar mücadeleye devam edeceğimizi bildiririz.” dedi.