Dördüncü Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda mimar da olan Mustafa Akıncı, geleceği kurtarabilmek adına her yerde ve her zaman bilimsel aklın şekillendireceği bir planlamanın ve uygulamanın hedeflenmesinin esas olduğunu söyleyerek, bugünün “acıları paylaşma” günüyken, yarının “unutma” günü olmaması gerektiğini belirtti
Akıncı: Depremde ölmek kader değildir
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Akıncı, Türkiye’de meydana gelen ve 49 Kıbrıslıtürk yurttaşın da hayatını kaybettiği depremlere işaret ederek sosyal medyanın çok geniş bir alan olduğunu, Cumhurbaşkanlığı döneminde iletişim alanındaki çalışma arkadaşlarının katkıları ile Twitter ve Instagram gibi mecralardan da düşüncelerini paylaşabildiğini söyledi.
Akıncı, “Görevden ayrıldıktan sonra geçmişte de olduğu gibi sadece Facebook üzerinden paylaşımda bulunmaktayım. Yaşanan büyük deprem felaketi ile ilgili olarak yaptığım paylaşımlarda acıları paylaşırken, deprem kuşağındaki ülkelerde yine depremlerin olacağını ama depremden ölmenin kader olmadığını vurguladım” dedi.
“Bugün acıları yaşama ve paylaşma günü ama yarın ‘unutma günü’ olmamalı”
Akıncı şöyle devam etti;
“Bilimsel verilere uygun planlama, deprem yönetmeliklerine uygun projelendirme ve denetimin şart olduğunu ifade ettim. Kıbrıs’ın da deprem kuşağında olduğuna dikkat çektim.
İkinci gün yıkımın dehşeti daha da ortaya çıktı. Bizim çocuklarımızın, veli ve öğretmenlerimizin de kurtarılmayı bekleyenler arasında olduğunu ve tüm düşünce ve dualarımızın onlarla ve aileleriyle birlikte olduğunu ifade ettim.
Maalesef onları kaybettiğimizi öğrendiğimizde de içimden gelen ve yazıya dökebildiğim şunlar oldu;
‘Acımız çok büyük. Yetenekli çocuklarımızı,öğretmenlerimizi,velilerimizi yurttaşlarımızı kaybettik. Yitirdiğimiz canlarımıza, Türkiye ve Suriye’de yaşamını kaybeden binlerce insana Allahtan rahmet, geride kalanlara başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Bugün acıları yaşama ve paylaşma günü ama yarın ‘unutma günü’ olmamalı, hukuki süreçlerin takibi elbette önemli.
Bunun yanında, geleceği kurtarabilmek adına, her yerde ve her zaman bilimsel aklın şekillendireceği bir planlamanın ve uygulamanın hedeflenmesi esastır. Benzeri yeni acıların önüne geçecek olan budur‘
“Geleceği kurtarabilmek adına yapabileceklerimize odaklanmaya bakalım”
Bu acı olaya yaklaşımım böyle oldu. İçinden geçmekte olduğumuz günlerde yapabileceğimizin azamisini yapmak, unutulması mümkün olmayan bu büyük acının bir nebze olsun dinmesine katkıda bulunmak insan olmanın gereğidir.
Gerek sosyal medyada herbirimiz olduğumuz mecralarda ve daha önemlisi, gerçek hayatta acıları hafifletmek ve geleceği kurtarabilmek adına yapabileceklerimize odaklanmaya bakalım”