KıbrısKöşe YazarlarımızManşet

Buralarda Bakan olmak; her şeye yetkili olup hiçbir şeyden sorumlu olmamaktır






Dünyanın en konforlu işi Kıbrıs‘ın kuzeyindeki “devlet” denilen yapıda Bakan olmaktır.

Zira buralarda Bakan olmak; her şeye yetkili olup hiçbir şeyden sorumlu olmamaktır.

Buna karşın; her ay yurttaşın vergilerinden dolgun maaşını almak, en yüksek kalemden sosyal yatırımlarını yapmak, yılın yarısını izinde geçirmek, çocuğuna, yeğenine iş ayarlamak da cabası.

Ne de olsa Bakanlığınız sadece bir ada yarısında geçerli. Yani ülkenizin diğer yarısına geçtiğinizde sadece bir vatandaş, yurt dışına çıktığınızda da sade Kıbrıslı bir insan oluverirsiniz.

Küçücük bir adanın küçücük bir yarısındaki sorumluluğunuzdan bile sorumsuz olmak; dünyanın hiçbir yerinde eşine rastlayamayacağınız kadar kara komedi tadında bize özgü bir durumdur.

***

Hadi biraz göz atalım;

Ulaştırma Bakanısınız ama trafikte yaşanan hiçbir can kaybından, maddi kayıplardan, yaralanmalardan, bozuk yollardan, ne yazdığı belli olmayan tabelalardan, hatalı virajlardan, çukurlardan, olmayan bariyerlerden siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; ölenin, sakat kalanın, yaralananın, maddi kayba uğrayanın, ehliyeti olmadan direksiyon başına geçenin, alkol alanın, bir gözü görmeden araç kullananın kendisindedir.

***

Sağlık Bakanısınız ama ülkede ilaç olmamasından, ameliyathanelerde operasyonlar için gerekli araç-gereçler olmamasından, doktor, hemşire ve teknisyen eksikliğinden, hastanelerin yeterli olmamasından siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; para vermeyen Maliye, nüfus artışı ve sağlıkta örgütlü sendikalardadır.

***

Ekonomi Bakanısınız ama aracıların ya da tedarikçilerin astronomik ve fahiş fiyat artışlarından, bir ürünün bir yerde 3 lirayken diğer yerde 13 lira olmasından, akaryakıt zamlarından siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; para düşkünü fırsatçı aracılarda, hırsız ruhlu satıcılarda ve yükselen dövizdedir.

***

Maliye Bakanısınız ama Bakanlık bütçelerinin dengesizliğinden, kasanın tam takır kuru bakır olmasından, eğitime, sağlığa ayrılan bütçenin azlığından, toplanmayan vergilerden, ensesi kalınlara yapılan vergi aflarından siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; az para veren Ankara’da, asgari ücretle bir türlü geçinmeyi başaramayan vatandaştadır.

***

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanısınız ama cinayete kurban giden işçi ve emekçilerden, çocuk işçi çalıştırılmasından, ülkeye gelen yabancı uyruklu çocukların, kadınların sokaklarda dilenmesinden, kaçak işçilerden, sosyal yardımların yetersizliğinden, kadınların erkek partnerlerinden öldüresiye dayak yemesinden ve hatta öldürülmesinden siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; önlem almayan, kaçak ve çocuk işçi çalıştıran patronlarda, kocasına karşı susmadığı için dayağı hak eden kadınlarda, ortalıkta onlarca fabrika ve iş imkanı varken gidip onuruyla çalışacağına dilenmeyi seçenlerdedir.

***

Eğitim Bakanısınız ama okul binalarının dökülmesinden, çocukların çadırlara mahkum edilmesinden, müfredatta yapılan değişikliklerle gerici eğitim verilmesinden, 50-60 kişilik balık istifi sınıflardan, yetersiz öğretmen kadrolarından, laboratuvarı, spor aleti, araç-gereci ve hatta tuvalet kağıdı olmayan okullardan, yasa dışı alınan kayıt paralarından siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; Bakanlığa muhalefet eden öğretmende, eylem yapan öğretmen sendikalarındadır.

***

Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanısınız ama tarihi yerlerin çöp ve pislik içinde olmasından, turizm gelirlerinin sadece patrona kazandıran casinolardan ibaret olmasından, büyük otellerin; bulundukları alandaki her imkanı sömürüp pisliğini denize akıtmasından, çöplerinin alınması karşılığı belediyelere fi tarihinden kalma yasayla 3-5 lira ödemesinden, gençlerin ülkeyi teker teker terk etmesinden siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; turizmin büyümesine karşı çıkan hain yurttaşlarda, sorumsuz otel yöneticilerinde, yerlere çöp atan insanlarda, ülkesinin kıymetini bilmeyen gençliktedir.

***

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanısınız ama tarım işçisinin ekonomik darboğazından, tarım alanlarına inşaatlar yapılmasından, doğal sular ve yeraltı kaynaklarının pisletilmesinden, birçok tarım alanının atıl tutulmasından, tarımcının üretemez hale gelmesinden, yangınlarda yanan on binlerce hektar yeşilden siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; yazları kurak geçen mevsim şartlarında, suları pisleten sorumsuz insanlarda, sigarasını ormana atan terbiyesizlerde ve su bulamayan tarımcıdadır.

***

Dışişleri Bakanısınız ama ülkenin tek bir dış ülke ile ilişkisi olmamasından, yurt dışında mahsur kalan, zorda olan Kıbrıslıtürklerden, Türkiye’ye keyfi şekilde alınmayan yurttaşlardan, Kıbrıslıtürklerin dünyaya açılamamasından siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; Kıbrıslıtürkleri yok etmek isteyen Rum-Yunan ikilisinde, Kıbrıslıtürklere sahip çıkmayan AB ve BM’de, barış ve özgürlük diyen sol partilere oy veren seçmende, işi gücü Türkleri bitirmek olan uluslararası arenada ve dış güçlerdedir.

***

İçişleri Bakanısınız ama ülke içindeki yaşanan cinayetlerden, hırsızlıklardan, gasplardan, ülkeye elini kolunu sallayarak giren katilinden, suikastçısından, kum gibi dağıtılan sözde vatandaşlıklardan, Bakanlıkta kimlik kartı basacak makinaların olmayışından, çalışma ve oturma izinlerinde ve vatandaşlıklarda dönen rüşvetlerden siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat; hırsızlık, arsızlık yapan kötü insanlarda, iyi eğitilmeyen toplumdadır.

***

Başbakansınız ama size bağlı olduğunu söylediğiniz polisin içindeki terfi ve nakil skandallarından, güç savaşlarından, FETÖ oyunlarıyla hayatları karartılanlardan, yetmeyen polis sayısından, size bağlı olduğunu söylediğiniz Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’ndaki rüşvet skandallarından, kurumun batmasından, TL kullanımına bağlı dövizin fırlamasından, ekmeğin bile lüks olmasından, ihale ve arazi peşkeşlerinden siz sorumlu değilsiniz.

Tüm kabahat…

Evet evet…
Şairin dediği gibi…
Aslında;

Kabahatin büyüğü sende canım kardeşim









Başa dön tuşu