InstagramKıbrısKöşe YazarlarımızManşet

26 yılda gelinen nokta; “Baklava (ç)alan çocuklar”dan, “Bir (1) kilo et (ç)alan emekçiye…”






Tarih: 10 Ağustos 1997
Saat: 06.00
Gaziantep Emniyeti’nin telsizlerinden bir anons geçiyor;

“Elmacı Pazarı 4 numarada bulunan Güllüoğlu tatlıcı dükkânı soyuldu…”

Olay yerine giden polis, baklava ve fıstık çalındığını ancak yazar kasa ve çelik kasalara dokunulmadığını tespit edip tutanaklara geçiyor…

Yani bu garip hırsızlar, paraları değil baklava ve fıstıkları çalıp gidiyor…

Polis kısa sürede failleri buluyor; üçü 18 yaşından küçük, biri de tam 18 yaşında olan Ali, Levent, Metin ve Ali…

Polis tek tek evlerini basıyor, gözaltına alıyor ve baklava hırsızı çocuklara inanılmaz bir işkence başlıyor.

Çocuklar dövülüyor, gözleri bağlanıyor, parmaklarının arasından ve hatta hayalarından elektrik veriliyor, tırnakları sökülüyor, işkence altında “Evet çaldık” yazan ifadeler imzalatılıyor…

Her biri 9 yıl ağır hapis cezasına çarptırılıyor, üçü 18 yaşından küçük olduğu için 2 buçuk yıl hapis yatıp çıkarken, diğer çocuk 18 yaşından sadece 6 gün aldığı için cezasını bir tamam yatıyor…

Yıllar sonra konuşan o çocuklar, koca birer adam olduktan sonraki açıklamalarında; o günden sonra hayatlarının karardığını, iş bulamadıklarını, psikolojik buhran yaşadıklarını, sabıkalı birer hırsız olarak dışlandıklarını anlatırken gözlerinden yaşlar boşalıyor.

Bu utanç ve zulüm “Baklava çalan çocuklar” adıyla Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçiyor… Kimse yargılanmıyor, olay kapatılıyor…

***

Bu hikâyeyi neden anlattım, neden hatırladım?

Tarih: 12 Ağustos 2023
Saat: 13.00
Lefkoşa’daki Benli Market‘in sorumlusu genç kadından polise şikâyete gidiyor;

“Çalışanımız” diyor, “Bir (1) kilo et çaldı, hırsızlık var…”

Polis hemen harekete geçiyor.

Başarılı(!) bir operasyonla 27 yaşındaki TC’li yabancı işçiyi evde etleri pişirirken yakalıyor ve evde pişirilmiş halde bulunan bir (1) kilo eti de emare olarak almayı ihmal etmiyor…

Et hırsızı” Mahkemeye çıkarılıyor, tutuklanıyor, bu büyük olay polisin basın bülteninde de yayınlanarak tüm kamuoyuna duyuruluyor…

***

Geçenlerde bir yazımda yazmıştım; hani “Ekonomik kriz zenginleri vurmaz, paraları dövizde, daha da zenginleşiyorlar…” gibi serzenişlere karşı olayın bir başka tarafının hiç de öyle olmadığını söylemiştim.

Paramız dövizde, birikimimiz var, bize ne“ci zengin takımının yanıldığını düşündüğümü ifade etmiştim. Çünkü ekonomisi çökmüş bir ülkede, kişisel olarak ekonominiz güçlü kalsa hatta krizi fırsata çevirip onu daha da artırsanız da baş gösterecek olan asayiş sorunları sizi de bu krizin içine çekecektir.

Çünkü;
Aç kalan; hırsızlık yapacak,
Bebeğine mama götüremeyen; psikolojik buhran geçirip patrona düşman olacak,
Evine ekmek götüremeyen; o ekmeği çalacak,
Yiyecek bulamayan; karnı rahatça doyana düşman kesilecek,
İş bulamayan; zenginin evindeki para dolu kasaya göz dikecek,
Kirasını ödeyemeyen; ev sahibine saldıracak… vs. vs. vs…

Belki tüm bunlar için birileri öldürülecek, hiçbirinizin evinde, iş yerinde, okulda güvenli alanı kalmayacak. Müthiş bir intikam duygusuyla her gün asayiş bozulacak, zaten zorlama halde olan huzur ve güven ortamı tamamen dağılacak…

İşte o zaman o bir (1) kilo et, o can çeken baklava (ç)alınacak…

***

Tüm bu ortamı yaratan siyasiler koltuklarında otururken, bunun bedelini ödemek zorunda bırakılarak sistem tarafından birer suçluya(!) dönüştürülen insanlar da “hırsız” diye toplumun önüne atılacak, gözdağı verilecek…

Evde bir öğün yemek yemek için çalıştığı iş yerinden bir (1) kilo et (ç)alan çalışanı “hırsız” diye tutuklattıran patron; “Neden” diye düşünmeyecek, “Neden bir kilo et çalacak kadar parasız?…

***

Belki artık medyanın gücü ve kameraların her yerde olması, “Baklava çalan çocuklar”a yapılan fiziki işkenceleri büyük ölçüde önlüyor ama psikolojik şiddet, kayıtlı bir sabıka ve cezaevi geçmişiyle “hırsız” damgası vurulan bu insanlarda açılan yara; iş bulmalarından evlenmelerine, özgüven eksikliğinden intikam duygularına ve ilerde potansiyel suçlular olmalarına kadar uzayıp giden bir hayat yoluna girmelerine neden olabiliyor.

Uyuşturucunun, fuhuşun, rüşvetin, yolsuzluğun ve siyasi ahlaksızlığın kol gezdiği ve herkesin de suçluyu bildiği bu ülke yarısında; bir öğün yemek yemek için çalıştığı yerden bir (1) kilo et (ç)alan emekçiyi tutuklatan patron ve tutuklayan ve bunu kamuoyuna büyük bir başarı gibi duyuran polis ve onun bağlı olduğu güç odakları da aslında sadece sıranın kendilerine geleceği günü uzatmış olacak…









Başa dön tuşu