Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Özkunt, Kıbrıs’ın kuzeyinin kara paracılar ve inşaatçılar tarafından hükümetin de desteğiyle bir “ticari üs” haline getirildiğini ve artık Kıbrıs Türk toplumunun bir özne olmadığını belirtti
Özkunt: Resmi enflasyonun yüzde 60’lara vardığı bir yerde faizlerin yüzde 20’ler civarında olması, reel faizin “eksi” olduğu anlamına gelir
Sim TV’de yayınlanan “Günaydın Kıbrıs” programında Serhat İncirli’nin sorularını yanıtlayan Özkunt, ülkenin birinci gündem maddesi olan ekonomi ile ilgili konuştu, Türkiye’deki “teknokrat” görünümü veren ekonomi yönetiminin politikasını değerlendirdi.
Dövizin gidişatının çok farklı fonksiyonlara bağlı olduğunu belirten Özkunt, örneğin Türkiye Para Politikalar Kurulu’nun son dönemlerde faiz artırdığına ve dövizin ateşinin birkaç günlüğüne söndüğüne ama diğer fonksiyonlar hayata geçirilmediği için bunun geçici olduğuna dikkat çekti.
Özkunt, “Türkiye’de şimdi yine bir faiz yükseltilmesi beklentisi var. Özellikle dış yatırımcılar bunu bekliyor. Ancak resmi enflasyonun yüzde 60’lara vardığı bir yerde faizlerin yüzde 20’ler civarında olması, reel faizin eksi olduğu anlamına gelir” dedi.
“İyimser bir beklenti var ancak…”
Bugünlerde döviz kurlarının yatay seyretmesinin nedeninin Türkiye’de yeni başlayan “teknokrat” para yönetimi olduğuna işaret eden Özkunt, bunun da iyimser bir beklenti yarattığını ancak bu durumun kalıcı olabilmesinin; yapısal tedbirler ve iyileştirmelerin de yapılmasıyla gerçekleşebileceğini kaydetti.
Özkunt, “Türkiye’deki teknokrat para yönetiminin adımlarını yapısal tedbirlerin takip etmesi, 2024 yılında enflasyonun da belli seviyeye geleceği anlamına gelir ancak şu anda öyle değil. Biliyorsunuz; TC Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Arap ülkelerine gezi düzenleyerek yatırımcı getirmek istedi ancak bu ne sonuçlar getirir bilemeyiz” dedi.
“Yoksullaşmanın başlıca nedeni; borçlanmaların dahi döviz cinsinden yapılmasına rağmen maaşların hala TL olması”
Dövize ihtiyacın azalabilmesi için yurt dışından yatırımcıların Türkiye pazarına girmesi gerektiğine işaret eden Özkunt, sonuna yaklaşılan bir yaz dönemi olduğundan dolayı turistlerin ülkeye döviz getirdiğini ve bu yüzden de dövizin yatay bir seyir izlediğini belirtti.
Özkunt, “Tabi hazine borçlanmasının bile döviz üzerinden yapıldığı bir ülkede maaşların ve sabit ücretlerin TL üzerinden olması, tıpkı Kıbrıs’ın kuzeyinde olduğu gibi Türkiye’deki yoksullaşmanın da başlıca nedenlerinden biridir” ifadelerini kullandı.
“Kıbrıslıtürkler, aşırı zenginleşen azınlık bir kesim dışında ne ev ne araba alabiliyor”
Türkiye’de ve dolayısıyla Kıbrıs’ın kuzeyinde de TL kullanımından dolayı yaşanan ekonomik krize rağmen lüks araba ve ev satışlarının devam ettiğine dikkat çeken Özkunt, şu anda her iki sektörde de ağırlıklı olarak yabancıların alım yaptığını, Kıbrıslıtürklerin ise aşırı zenginleşen azınlık bir kesim dışında ne ev ne araba alabildiğini belirtti.
Özkunt, “Özellikle Girne bölgesinde, şimdi de İskele bölgesinde fiyatlar astronomik şekilde yükseldi. Orta gelirli bir Kıbrıslının ne Girne’de ne İskele’de mülk alabilmesi mümkün değil. Yabancılar ‘hülle’ marifetiyle şirketler kurarak büyük arazileri kapatıyor. Bunun sadece ekonomik değil sosyal ve siyasal sonuçları da olacak” dedi.
“Yabancıların mal alımlarına hem sınırlama yapılmalı hem de lüks alımlara özel vergi getirilmeli”
Bunu sınırlayacak düzenlemeler yapılması gerektiğine ve belki de bu lüks alımlara özel bir vergi uygulaması yapılabileceğine işaret eden Özkunt, bu şekilde hem yabancıların mal alımlarının sınırlandırılacağını hem de elde edilecek gelirle dar gelirli gençlere konut sahibi olabilme imkanları yaratılabileceğini söyledi.
Özkunt, “Lüks tüketimin ve yabancıların mal alımlarının mutlaka düzene sokulması, kayıt altına alınması ve sınırlandırılması gerekiyor. Ne hükümet ne de ilgili daireler, ‘kim ne kadar mal aldı, kaç şirket var, kime ne kadar satış yapıldı’ sorularına cevap verebiliyor” ifadelerini kullandı.
“Hükümet piyon olarak ülke arazilerini AKP’nin zenginlerine peşkeş çekiyor”
Kıbrıs’ın kuzeyinin, kara paracılar ve inşaatçılar tarafından hükümetin de desteğiyle bir ticari üs haline getirildiğini ve artık Kıbrıs Türk toplumunun bir özne olmadığını anlatan Özkunt, hükümetin bu konuda bir piyon olarak ülke arazileri AKP’nin zenginlerine peşkeş çektiğini kaydetti.
Özkunt, “Kıbrıs Türk halkı kendi topraklarında hem fakirleşiyor hem sayı olarak azalıyor ve bir hiçleştirme sürecine sokuluyor. Çünkü ekonominin yanı sıra, eğitimde de yaşanan gericilik faaliyetleri var. Bununla da toplumun tüm gelenek, kültür ve alışkanlıkları dönüştürülmek isteniyor” dedi.
“Sadece ’Çok iyi mücadele ediyorsunuz’ demek ve takdir etmek yetmez”
Özkunt, kendilerinin de içinde bulunduğu “Bu Memleket Bizim Plaftormu”nun “kitlesel eylemler” başlatılacağına dair açıklama yaptığına ancak platform içindeki bazı örgütlerin çekince koyması nedeniyle bunun da başarılamadığına işaret ederek, toplumsal muhalefetin de bu yüzden oluşturulamadığını söyledi.
Son milletvekilliği ara seçimlerine yüzde 29’luk bir katılım olduğunu hatırlatan Özkunt, toplumda bir “iyileşme” olacağı noktasında inanç kalmadığını ve toplumun “izleyici” konumda olduğunu söyleyerek, “Toplumsal muhalefet oluşturulamadı, halk siyasete ve mücadeleye ilgi göstermedi. Sadece ’Çok iyi mücadele ediyorsunuz’ demek ve takdir etmek yetmez, mücadeleye sokakta destek vermek gerekir. Biz olağanüstü bir çaba içinde bunu değiştirmeye çalışıyoruz” dedi.