InstagramKıbrısManşetSiyaset

Elcil: Kıbrıs Türk toplumu toplumsal yok oluşla yüzyüze getirildi




Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Elcil, siyasi partilerin yapması gerekenin, Kıbrıslıtürklerin eşit siyasi ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’den destek talep etmek olduğunu ancak bunun yerine günlük sığ açıklamalar yapmanın ve iradenin Türkiye’nin sivil-asker bürokratlarının elinde olduğu bir alanda seçim talep etmenin, toplumsal yok oluşa alkış tutmak olduğunu kaydetti

Elcil: Ayrılmanın değil birleşmenin Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu vurgularız

Yazılı açıklama yapan Elcil, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulitis’in inisiyatif alarak, Kıbrıslıtürklerle görüşmesini ve Kıbrıs Türk toplumunun yaşamını kolaylaştıracak, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yönelik var olan ön yargılarla güvensizliği ortadan kaldıracak açılımlarda bulunma girişiminini olumlu bir gelişme olarak
değerlendirdiklerini belirtti.

“Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmaları, Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk toplumlarının statülerini siyasi eşitlik temelinde belirlemiş olup, bu Cumhuriyet iki toplumun ortak evidir ve Kıbrıs sorununa bulunacak çözüm cumhuriyetteki haklar temelinde olacaktır” diyen Elcil, Kıbrıs Türk toplumunu; Kıbrıs Cumhuriyeti çatısına yaklaştıracak her açılıma destek olunması gerektiği çağrısını yinelediklerini, ayrılmanın değil birleşmenin Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu vurguladı.

“Kıbrıs’ta yaşamın normalleşmesi kültürel ve ekonomik ilişkilerin gelişmesiyle mümkün olacaktır”

Elcil’in açıklamasının tamamı şu şekilde;

“Kıbrıs’ta 1963 yılındaki toplumlar arası çatışmalar, 4 Mart 1964 tarihinde Birleşmiş Milletlerin aldığı 186 sayılı karar, 1967 tarihindeki Geçitkale/Boğaziçi çarpışmaları sonrası başlayan görüşme süreci, 1974 faşit Yunan cuntası darbesi ve sonrasında garantörlük sorumluluğu verilen Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini tesis etmek ve toprak bütünlüğünü korumak gerekçesinin arkasına sığınarak gerçekleştirdiği askeri müdahele ile gelen adamızın ikiye bölünmesi, kuzeyde etnik temizlikle birlikte, nüfus taşınarak sürdürülen klonize faaliyetleri, Kıbrıs Türk toplumunun asimile çabaları ve siyasi iradesinin gasbı, Kıbrıs Türk Toplumu’nun 1974’den 2003 tarihine kadar kapalı bir düzende yaşatılması, 2003 yılında geçiş kapılarının açılması ve Kıbrıs’ın Avrupa Birliğine üyeliği ve Annan Planı Referandumu son 60 yılda Kıbrıs’ta yaşanan gelişmelerden sadece birkaç tarihsel dönüm noktasıdır.

Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumu, savaşlarla kanın, gözyaşının, göçmenliğin ne olduğunu yaşayarak öğrenmiş ve savaşın yıkımının getirdiği acıları hala daha yaşamaktadır.

Kıbrıs’ta yaşamın normalleşmesi; insanlar arasındaki sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerin gelişmesiyle mümkün olacaktır.

“Kıbrıs Türk toplumu izlenen yanlış politikalar yüzünden toplumsal yok oluşla yüz yüze getirildi”

Yıllardan beri devam eden görüşme süreçlerinden sonuç alınamaması, özellikle adamızın kuzeyinde yaşamaya
ve var olmaya çalışan Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye hükümetleri tarafından siyasi rehine olarak görülmesi ve izlenen yanlış politikalar yüzünden, bizi toplumsal yok oluşla yüzyüze getirmiştir.

Adamızın kuzeyinde Türkiye’nin kurdurduğu ve Kıbrıslıtürkler’in siyasi iradesini yok sayan kukla rejim, Ankara patentli talimatlarla Kıbrıslıtürkleri adadan kaçırmaya yönelik her türlü siyasi dayatmayı yapmaktadır.

Yurtseverler, soruşturma ve mahkeme davalarıyla baskı altına alınırken, Türk lirasının kullanımının getirdiği enflasyonla üretenler batırılıp fakirleştirilirken, ülke kaynakları TC’li yandaşlara peşkeş çekilmekte, plansız yapılaşma, çevre kirliliği, işsizlik, gençlerin göçü, pahalılık, emek sömürüsü, okul/hastahane, ilaç/doktor
yetersizliği, ırkcılık, trafik kazaları, Kıbrıs Türk toplumunun onuruna yakışmayan ekonomik faaliyetler (kumar, fuhuş) toplumsal yok oluşu hızlandırırken, taşınan nüfus nedeniyle Kıbrıslıtürkler kendi ülkelerinde azınlığa düşürülmüştür.

“Kıbrıs Türk toplumu sahipsiz değildir”

Bu şartlar altında eşit siyasi ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’den Kıbrıs Türk toplumuna yönelik destek olmasını talep etmek siyasi partilerimize düşen bir görev olmasına rağmen, günlük sığ açıklamalar ve siyasi idarenin gasp edildiği, iradenin Türkiye’nin, sivil-asker bürokratlarının elinde olduğu bir alanda seçim talep etmek toplumsal yok oluşa alkış tutmak demetir.

Bu gerçekler ışığında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulitis’in insiyatif alarak, Kıbrıslıtürklerle görüşmesini ve Kıbrıs Türk toplumunun yaşamını kolaylaştıracak, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yönelik var olan ön yargılarla güvensizliği ortadan kaldıracak açılımlarda bulunma girişimini olumlu bir gelişme olarak
değerlendiriyoruz.

Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmaları, Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk toplumlarının statülerini siyasi eşitlik temelinde belirlemiştir ve bu Cumhuriyet iki toplumun ortak evidir ve Kıbrıs sorununa bulunacak çözüm Cumhuriyetdeki haklar temelinde olacaktır.

Bu gerçekler ışığında Kıbrıs Türk toplumunu Kıbrıs Cumhuriyeti çatısına yaklaşıracak her açılıma destek olunması gerektiği çağrısını yineler, ayrılmanın değil birleşmenin Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu vurgularız.

Bilinmelidir ki; Kıbrıs Türk toplumu sahipsiz değildir”









Başa dön tuşu