Sınır Tanımayan Köpekler Örgütü ve Panda’nın Güneye Yerleşmesi
Öykümüzün baş kahramanı, lider köpeğimiz Panda.
Panda Sibirya Husky kırması, adeta içine insan kaçmış diyebileceğiniz derecede uysal ve insan canlısı, bir o kadar da lider özellikli bir köpek.
Onu tanıdığımız günden beri sol kulağının kırık olması yüzünden “kırık kulak” adıyla da bilinirdi bölgesi olan Kermiya Sosyal Konutları ve o bölgedeki geniş alanda.
Tam bir köpek ebeveyni olan yürüyüş arkadaşım; benim tabirimle de Musa Ağam ve eşi Özten’i seçer Panda günün birinde, sahibi olarak.
Öylesine yazmadım köpek ebeveyni diye. Evin içinde yaşayan 5 köpek, dışarıda ise Panda’yla aynı dönemde gelen Arap ve daha sonra gelen 2. Arap ve mahallede doğan Rabia ve Beyaz.
İçeride dışarıda fark etmez, hepsinin de bakımları, aşıları bir tamam, beslenmeleri de en iyi mamalarla.
Yerinde duramayan bir köpekti Panda.
Ekip tam kadro olarak, haftanın en az beş sabahı, bazen 10 kilometreyi bulan yürüyüşlerde Musa ve bana eşlik eder, sonra gün içerisinde kâh Lemar yolunda görülürdü, kâh Dereboyu’nda. Mahalledeki birkaç evden de beslenmeyi ihmal etmezdi bizim ekip bu arada.
Ne olduysa bizim sabah yürüyüşlerinde oldu.
Eskilerin Deve Yolu dediği, Kermiya–Alayköy arasındaki, güneyi askeri bölge ve sınır olan bölgeden bahsediyorum, hemen arka tarafı sınırdaki Lefkoşa Üniversitesi’nin yurtlarının olduğu bölge.
Bazı günler Panda ve ekibi yürüyüşün yarısında ortadan kaybolur, kimi gün akşama geri gelir, bazen de birkaç gün ortada görünmezdi.
Bizim Musa ağa da böyle günlerde deyim yerindeyse tıs tıs eder, köpeklerin yolunu gözlerdi. Çok sabah birlikte mahalleyi turladık, nerede bu köpekler diye.
Daha sonra haberler gelmeye başladı bizlere;
Panda ve ekibi Kermiya Sınır Kapısı’nda görüldü, Messios Süpermarket’te görüldü, Coca Cola ışıklarında görüldü, Alpha Mega Süpermarket’te görüldü diye.
Menzil sürekli genişliyordu. Lefkoşa kazan, Panda ve ekibi kepçe gezmeye devam ediyorlardı.
Bir parantez açıp Kıbrıs Cumhuriyeti’nde sokak hayvanı diye bir kavram olmadığını, böyle köpeklerin barınağa alındığını, 30 gün içerisinde sahibi bulunmadığı takdirde de uyutulduğunu söylemem lazım.
Günün birinde hayvanseverler iletişim ağı sayesinde Özten’e bir haber gelir.
Panda, Rabia ve Beyaz güney Lefkoşa’da belediye tarafından yakalandılar ve barınaktaydılar. Tam bir seferberlik hali ilan edilir, güney-kuzey hayvan dernekleri, güney-kuzey belediyeleri tam iletişim halinde.
Konu ciddi, nakil sağlanmazsa hayvanlar uyutulacak. Operasyon başarıyla planlanır, Ledra Palace ara bölgede köpekler arabayla teslim alınır, bizim tarafa getirilir.
Fakat sınırda, KKTV makamlarını yok sayarcasına kimlik ibraz etmeden sürekli kaçak olarak güneye gidip gelen Panda ve ekibinin hesaba katmadığı bir durum vardır; Kale gibi aşılmaz KKTC gümrüğü ve kahraman gümrükçüleri.
Nor der hellim demez kahraman gümrükçümüz, rahat nöbetinde kendisini rahatsız eden köpekleri affetmez, geçemezler der, doğum belgesi sorar, ikamet belgesi, iyi hal kâğıdı, tapu ve banka hesabı, sorar da sorar.
O bilirse beş, bizim Özten bilir on beş, arabanın kapısını açtığı anda kuzeye doğru sırra kadem basar Panda ve şürekası.
“Durun” der kahraman gümrükçü, “tutun” der polislere, hızını alamaz “tutuklayın” der. Koruyamaz ama sınırı, aşık atamaz Panda’yla.
Bundan sonra da rahat durmaz ama Panda, Liddl Süpermarket, Mall of Cyprus, Superhome Centre, gezmeye devam eder.
Arada gene yakalanır güney Lefkoşa’da, uzun hikâye, gene de vazgeçmez sınır tanımadan kentin iki yakasını arşınlamaktan. Tavernalarda bile görüldüğü olur, zivaniya ve uzo onu da cezbetmiş olmalı.
Sonra ne mi olur?
Bu gidiş-gelişlerin birinde, dedik ya şeytan tüyü var diye, Panda’ya âşık olan bir Kıbrıslırum hayvansever, bizim köpek ebeveynlerini de konu hakkında bilgilendirerek onu, Rabia’yı ve Beyaz’ı sahiplenir.
Onların evi artık güney Lefkoşa’da Yunan şehitliğinin de olduğu lüks ve güzel bölgededir. Artık bağlı oldukları için sokakta da görünmez bizimkiler.
Onlar sınır tanımayan köpekler, bizlerin yarattığı sınırları tanımayı reddettiler.
Tahminim, gezmeyi ve serbest olmayı çok özlemelerine rağmen, şu anda daha mutlu ve müreffeh bir hayatları vardır.
Panda oldu Pandaidis, Rabia oldu Rabiadis, Beyaz oldu Aspro diye esprisini de yaparız Musa Ağamla, artık yalnız yaptığımız sabah yürüyüşlerinde. En kısa zamanda ziyaretlerine gitmeyi planlıyoruz.
Onlar yapay sınırları tanımadan, deyim yerindeyse sınır tanımayan köpekler örgütü gibi yaşadılar, darısı bütün adanın başına.