InstagramKöşe Yazarlarımız

Birbirimizi Sevmek Zorunda Değiliz




Kıbrıs Rum solunun eski bir şiarı “Kıbrıs’ın Türkleri düşmanımız değil, Kıbrıs’ın Türkleri kardeşimizdir” der.

O kadar eskidir ki; Kıbrıslı kimliğinin henüz ön planda olmadığı o dönemde kullanılan terminolojiye göre “Kıbrıslı Türkler” değil, “Kıbrıs’ın Türkleri” der.

Belki de Kıbrıslı Rumlar arasında en fazla anlaşmazlığa neden olan şiardır. Bir tarafta Kıbrıslı Türklerin kardeşimiz olduğunu iddia edenler, diğer tarafta ise Kıbrıslı Türklerin düşmanımız olduğunu iddia edenler.

Ancak kesin olan bir şey varsa o da bu sloganın en faydalı sloganlardan biri olduğudur çünkü Kıbrıslı Rum topluluğunun yaklaşık dört asır boyunca birlikte yaşadığı diğer topluluk hakkında o zamana kadar sahip olduğu algıları yeniden gözden geçirmesini sağlamıştır.

Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıs’ın çocukları olduğu ve dolayısıyla Kıbrıslı Rumlarla kardeş oldukları fikrini ön plana çıkarmıştır.

Her ne kadar paradoksal olsa da gerçek şu ki, adanın ve halkının şiddet yoluyla bölünmesi, Kıbrıslıları ilk kez bir bütün olarak Kıbrıs’ın tüm sakinlerine ait olduğunu anlamaya “zorladı”

Adayı yeniden birleştirecek siyasi bir çözüm için çok yönlü çabalar devam ederken, adada iki paralel dünya ve gerçekliğin oluşmasına neden olan bölünmüşlüğün üzerinden tam 50 yıl geçti.

Bu süreçte, ada sakinlerinin kimliğine ve birbirleriyle olan ilişki ve bağlantılarına dair çeşitli algılar yaratılmıştır.

Bazıları hepimiz Kıbrıslıyız diyor; bazıları Rumca konuşan Kıbrıslıyız, bazıları da Türkçe konuşan Kıbrıslıyız diyor; bazıları Kıbrıslı Rumuz, bazıları da Kıbrıslı Türküz diyor; bazıları Kıbrıs’ın Helenleriyiz, bazıları da Kıbrıs’ın Türkleriyiz diyor.

Kimileri hepimizin Kıbrıs’ın çocukları, kimileri de Yunanistan‘ın çocukları veya Türkiye‘nin çocukları olduğunu söylüyor.

Yıllardır Kıbrıs’ın insanlarının kimliğine ilişkin hangi algının en doğru ve adadaki tüm insanların yeniden bir arada yaşaması açısından en faydalı olduğu konusunda bir tartışma sürmektedir.

Benim de bu konuda çok kafa yormuşluğum var ve adanın insanlarıyla yaptığım birçok sohbetinde bu konu gündeme geldi.

Elbette kendi fikrimi oluşturdum ancak bu herkese bunu empoze etme hakkına sahip olduğum anlamına gelmiyor.

Günün sonunda, farkına vardığım şey önemli olanın hepimizin aynı şeyi hissetmesi ve düşünmesi olmadığıdır.
Ne de hepimizin aynı olması gerektiği.

Birbirimizi sevmemiz ve birbirimizi kardeş olarak görmemiz de değil. Romantizm, adanın insanlarına buna ihtiyaç duydukları bir zamanda yardımcı oldu.

Ancak şimdi ihtiyacımız olan şey gerçekçilik ve en önemli şeyin uluslararası hukuk temelinde birbirimizin varlığına ve haklarına saygı duymak olduğunun farkına varmaktır.

Birbirimizi sevmesek bile, birbirimizden farklı olsak bile…









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu