Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı ve Dışişleri eski Bakanı Kudret Özersay, Hristodulidis’in “13 Ağustos’ta üçlü görüşme olacak”, Tatar’ın da “Böyle bir davet gelmedi” sözlerine dikkat çekerek, “Ya Rum lider yalan söylüyor, ya Birleşmiş Milletler bu daveti sadece Rum tarafına yaptı, her ikisi de skandal” dedi
Özersay: Bunların her ikisi de diplomatik bir skandaldır
Yazılı açıklama yapan Özersay, Kıbrıs Rum lideri Nikos Hristodulidis’in iddia ettiği “13 Ağustos’ta üçlü görüşme” şeklindeki açıklamalarına ve atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da “Böyle bir davet gelmedi” sözlerine dikkat çekerek “Madem ki Kıbrıs Türk tarafına böyle bir davet gelmedi o zaman ya Rum lideri yalan söylüyor ya da Birleşmiş Milletler her iki tarafı da eş zamanlı olarak davet etmesi gerekirken bu daveti şu ana kadar sadece Rum tarafına yaptı ki bunların her ikisi de diplomatik bir skandaldır” dedi.
Bu konuda Rum liderini doğrulayan ya da yalanlayan bir Birleşmiş Milletler açıklaması da gelmediğine işaret eden Özersay “İki taraf arasında ortak zemin olmadığı aşikar ama yine de BM Genel Sekreteri sayın Maria Holguin’in verdiği rapora dair görüşlerini sormak için her iki liderle de görüşmek isteyebilir, ancak bu ihtiyacın her yıl Eylül ayında BM Genel Kurulu toplantıları sırasında New York’ta giderilmesi mümkündür. Kaldı ki Kıbrıs Türk tarafı ortak zemin olmaksızın görüşmelerin başladığı yönünde bir görüntü vermek istemezken bu yönde bir üçlü görüşme davetinin yapılmış olması çok muhtemel görülmüyor” ifadelerini kullandı.
“Hristodulidis ‘var’ Tatar ‘yok’ diyor”
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay açıklamasında aşağıdaki ifadelere yer verdi:
Kıbrıs Rum lideri açıklama yapıyor ve “13 Ağustos’ta BM Genel Sekreteri üçlü görüşme daveti yaptı ve ben de kabul ettim” diyor. Cumhurbaşkanı Tatar ise “böyle bir davet yok” diyor.
Kıbrıs Rum lideri böyle bir davet olmamasına rağmen bu açıklamayı yapmışsa kendi kendini yalancı konumuna sokmuş olur ki bu gerçekten diplomatik bir skandaldır.
Yok eğer Kıbrıs Rum lideri doğruyu söylüyorsa, o zaman Birleşmiş Milletler ciddi bir diplomatik skandala imza attı demektir. Çünkü bu saate kadar sadece Kıbrıs Rum tarafına davet yapıp Kıbrıs Türk tarafına haber dahi vermedilerse, durum vahim demektir.
Normal şartlarda bu davetler olabildiğince eş zamanlı yapılır, taraflar da genelde diğer tarafa davet ulaşmadıkça “beni davet ettiler ben de kabul ettim” gibi açıklamalar yapmaz.
Normal şartlarda BM Genel Sekreteri’nin görevlendirdiği sayın Holguin kendisine verilen süreyi tamamladı ve Genel Sekretere bir rapor da sundu.
BM Genel Sekreteri iki lideri “Benim görevlendirdiğim kişi ortak zemin var mı yok mu sorusuna bir cevap verdi, siz bu değerlendirmeyi nasıl görürüsünüz düşünceniz nedir?” diye sormak isteyebilir.
Hatta bu nedenle liderleri New York’a da davet edebilir. Eylül’e az bir zaman kaldı, normalde olağan olarak BM Genel Sekreteri Eylül ayında her yıl yapılan BM Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde her iki lider ile ayrı ayrı zaten görüşüyor.
“BM’den henüz Hristodulidis’in açıklamasını doğrulayan ya da yalanlayan bir açıklama yok”
Sayın Holgin’in raporu ve saptamaları konusunda iki liderin gözlemlerini sormak isteyen Genel Sekreter Eylül’de kendileriyle görüştüğünde bunu sorabilir ve bu bence beklenen bir şeydir. Ama taraflar arasında ortak zemin yokken ve Kıbrıs Türk tarafı bu türden bir üçlü görüşmeyi “müzakerelerin federal zeminde başladığı ya da kaldığı yerden devam ediyor olduğu” şeklinde algılanacağı için kabul etmezken BM Genel Sekreteri’nin bu yönde bir davet yaptığı yönündeki açıklama gerçekten de gerçek olmayabilir.
Her durumda şu ana kadar yapılan açıklamalar ile yapılmayan açıklamalar yani Birleşmiş Milletler tarafından henüz Kıbrıs Rum liderinin açıklamasını doğrulayan ya da yalanlayan bir açıklama yapılmamış olması, neresinden baksanız ortada diplomatik bir skandal olduğu hissini uyandırıyor. Yakında netleşir…