Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Örgütü, bir süredir gündemde olan Cyprfuvex emekçilerinin sorunlarını yerinde gözlemleyerek basın açıklaması gerçekleştirdi
Özkızan: Yaşanan sorunları yerinde görmeye geldik
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan basın açıklaması öncesi yaptığı konuşmada, birkaç gündür gündemde olan, Omorfo bölgesindeki Cyprfuvex emekçilerinin kölelik koşullarında yaşadıklarını vurguladı. Yaşanan sorunları yerinde görmeye geldiklerini belirten Özkızan, Bağımsızlık Yolu’nun emek ve çalışan hakları konusunda uzun zamandır mücadele yürüttüklerini söyledi.
Emekçilerle görüşme gerçekleştirdiklerini ancak bu görüşmenin teknoloji yardımıyla sağlanabildiğini anlatan Özkızan, yaşan bu durumun ülkenin acı durumunu gözler önüne serdiğini vurguladı. Özkızan, ülkenin dilini veya İngilizce bile bilmeyen insanların bir şekilde buraya getirilerek atıldığını ve bu insanların ülkedeki hiçbir şeyden haberleri olmadığının söyledi.
Cyprfuvex emekçilerinin insanlık dışı koşullarda yaşamasıyla ilgili durumun basına yansımasına rağmen, işçilerle yapılan görüşmede sorunları sorulduğunda, cevap vermekten kaçındıkları ve “sorunumuz yok” cevabını verdiklerini anlatan Özkızan, işçilerin tehdit altında olduğunun net bir şekilde anlaşıldığını vurguladı.
Özkızan, yaşanan bu durum karşısında yetkilileri ve başta Çalışma Bakanlığı’nı hemen bu konuya el atması gerektiğini, çalışma koşullarının artık geçildiğini ve emekçilerin can güvenliğinin sağlanmasını talep ettiklerinin altını çizdi.
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan’ın açıklaması sonrası, Bölge Örgütü adına basın açıklamasını Yusuf Özgü Sertel okudu.
“İnsan kaçakçılığı ve ticareti yapan firmalar var”
Cyprfuvex ile ilintili işçilerin köle kampı haline getirilen koşullarda yaşadığı insanlık dramına bir süredir şahit olduklarına dikkat çeken Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Örgütü, Kıbrıs’ın kuzeyindeki sermaye düzenine ilişkin neredeyse her bir unsuru tek tek görmenin mümkün olduğunu ifade etti.
Bir yanda, Ticaret Odası aracılığıyla büyük sermayenin, diğer yanda sermayenin işbirlikçiliği ve temsilciliği görevini yürüten hükümetin ve bir bütün olarak rejim siyasetinin olduğunu belirten bölge örgütü temsilcileri, öte yanda ise “Danışmanlık” adı altında mafyavari acentalar oluşturup gözlerimizin önünde insan kaçakçılığı ve ticareti yapan firmalar olduğunu ifade etti.
“Emekçinin hayatı zindana çevrilirken, ülkenin demografik yapısı ve çalışma yaşamı altüst ediliyor”
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Örgütü, köle kampındaki emekçilerin, şirketler kâr etsin diye başı sonu düşünülmeden hakkında hiçbir şey bilmedikleri bir ülkeye getirildiklerini, pasaportlarına el konulduğunu, sonra da kullanılıp bir köşeye atıldıklarını belirtti.
Basın açıklamasında “Ülkede hiçbir yasa yokmuşçasına, sırf küçük bir azınlık servetine daha da servet katsın diye, hem bir grup emekçinin hayatı zindana çevriliyor, hem de ülkenin demografik yapısı ile çalışma yaşamı altüst ediliyor” ifadelerine yer verildi.
“Sömürü zincirinin her bir halkası aynı zincire bağlıdır”
Omorfo’da yaşanan insanlık dramının, Kıbrıs’ın kuzeyindeki sermaye düzeninin ve emek sömürüsünün halkalarından sadece birisi olduğuna dikkat çeken bölge örgütü, halkaların üzerinde bulunduğu zincirin tümden kopartılıp atılmadıkça, bu örneklerin çoğalarak yaşanmaya devam edeceğine vurgu yaptı.
Açıklamada, “Bu zincirin üzerindeki halkalar çoktur ve birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu zincirin üzerinde, sırf patronun canı öyle istedi diye tüm gün oturmadan çalışmak zorunda bırakılan kasiyer emekçiler vardır. Bu zincirin üzerinde, sırf otel sahibi ultrazenginin canı istedi diye anayasal hakkı olan denize ve kıyıya ücretsiz erişimden mahrum bırakılan vatandaş vardır. Bu zincirin üzerinde hocalık yaptığı üniversitede sigortası gerçek maaşı üzerinden değil de asgari ücret üzerinden yatanlar vardır.
Bu zincirin üzerinde özel sektördeki ofisinde güvencesiz çalıştırılan, rızası dışında yasal çalışma saatlerinden uzun çalıştırılıp yine de ek mesaisi asla ödenmeyen özel sektör emekçileri vardır. Bu zincirin üzerinde Göç Yasası ve sözde Sosyal Güvenlik Yasası ile hakları iyice geriletilen kamu emekçileri vardır. Bu zincirin üzerindeki kimi halka daha rahat durumdadır, kimi halka içler acısı haldedir, kimi halka ise ortalarda bir yerdedir. Ancak bu zincirin her bir halkası, aynı zincire bağlıdır” ifadelerine yer verildi.
“Rejim partilerinin emekçi dostu gibi görünmeye çalışmaları samimi değil”
Bölge örgütü, başta özel sektör emekçileri olmak üzere bir bütün olarak emekçiler güvenceye kavuşmadıkça ve kamusal haklarımız güvence altına alınmadıkça bu tür insanlık dramları yaşanmaya devam edeceğini belirtti.
Bölge örgütü, bugünlerde muhalefette olmanın rahatlığıyla, Cyprfuvex’te çalıştırılmak üzere getirilip insan dışı koşullarda barındırılan, maaşları ödenmeyen adeta köle muamelesi gören işçiler konusunda ise daha önce 4’lü hükümet diye bilinen hükümette yetkiyi elinde bulundurmuş rejim partilerinin en büyük emekçi dostu gibi görünmeye çalışmalarının samimi olmadığını vurguladı.
CTP, TDP ve HP’nin yasalarca suç olarak tespit edilmesine rağmen, patronlara ucuz iş gücü sağlamak adına danışmanlık şirketi adı altında insan ticareti yapan şirketler konusunda kıllarını kıpırdatmadıklarını ifade eden bölge örgütü, bu şirketlerin 4’lü hükümet döneminde de suç teşkil eden bu faaliyetleri sürdürdüklerini belirtti.
“Somut talepler için ve emek merkezli bir mücadele ile düzlüğe çıkabiliriz”
Açıklamada, Kıbrıs’ın kuzeyindeki emekçilere çağrıda bulunan bölge örgütü, kendilerine acıyan ama emekçiler için somut hiçbir önlemi hayata geçirmeyen altı boş bir yüce gönüllülükle değil, somut talepler için ve emek-merkezli bir şekilde ortaya konulacak bir mücadele ile ancak düzlüğe çıkabileceklerine vurgu yaptı.
“Bağımsızlık Yolu’nun talepleri açıktır”
Basın açıklamasında, Bağımsızlık Yolu’nun yabancı işçiler konusundaki talepleri şöyle dile getirildi:
1. Kıbrıs’ın kuzeyinde işsizlik makul bir oranın altına inene kadar, var olan çalışma izinlerinin yenilenmesi ve yatay geçişler dışında yeni çalışma izni verilmemelidir.
2. İşçilere iş, patronlara işçi temin eden kişi ve şirketler kapatılmalı, bu işlemleri yapanlar veya bu doğrultuda internetten faaliyet yürüten kişiler ve şirketler hakkında yasal işlem başlatılmalıdır.
3. Çalışma hayatı ile ilgili mevzuat önce İngilizce’ye ardından sırayla ülkede en çok istihdam edilmekte olan yabancı uyruklu işçilerin dillerinden başlayarak tüm dillere çevrilmeli, ilgili devlet dairelerinde tercümanlık hizmeti sağlanmalıdır.
4. Yabancı uyruklu işçilerin 2009 yılından beridir gasp edilmiş olan İhtiyat Sandığı hakkı geri verilmeli, Sosyal Sigortalar Dairesi’nin tahsil edip ödemediği “işsizlik sigortası” yabancı işçilere de sağlanmalıdır.
5. On ve üzeri çalışanı olan tüm işyerlerine, sendikasız işçi çalıştırma yasağı getirilmelidir.