Sağlık Bakanlığı Uğramadı, Tarım Bakanı Ağzını Açmadı!
KÖLE KAMPI haberlerinin ilk gününden bu yana, bu skandalın sorumlularından olan Sağlık Bakanlığı (Bakan Hakan Dinçyürek) ve Tarım Bakanlığı’nın (Bakan Hüseyin Çavuş Kelle) sesi soluğu çıkmıyor.
Sanki olayın içinde hiç yokmuşlarcasına, bir köşeye sinmiş her şeyin unutulmasını, tek konuşulanın da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Bakan Sadık Gardiyanoğlu olmasını bekliyorlar.
Halbuki, KÖLE KAMPI’nda kalan işçilerin getirilmesi konusunda ilk başvuru Ticaret Odası’na yapıldıktan sonra Tarım Bakanlığı Çalışma Bakanlığı’na talep yazısı gönderiyor.
İşçilerin yatı evlerinden sorumlu olan da Sağlık Bakanlığı.
İşte bu iki Bakanlık kafalarını ilk günden bu yana gömdükleri kumdan kaldırmıyor.
Günler sonra konuşan Sadık Gardiyanoğlu ise gazetemizi alttan alta suçlamaktan, kendisini eleştiren Çalışma eski Bakanı Zeki Çeler’e cevap vermekten başka bir şey yapmıyor.
“Evet eksiğimiz var, evet burada bir yanlış var ve sorumluluğu alıyoruz” demediği gibi; asli görevi olan işçilerin maaşları ve yatırımları konusunda da eksiklikleri kabul ediyor.
“Maaşlar peyderpey ödenmeye başladı, Cypfruvex’ten bunun bilgisini alıyoruz” diyor ama bu maaşları aylardır ödemedikleri için kurum hakkında polise başvuracaklarını söylemiyor.
Yani ülkede yaygın olan “cezasızlık” sisteminin bu olayda da aynen devam edeceği sinyalini veriyor.
Kendisi istifa seçeneğini düşünmediği ve herhangi bir özür dilemediği gibi aynı oranda suçlu olan kişiler ya da kurumlar hakkında da herhangi bir şikayeti yok.
Çünkü başından beri söylediğimiz gibi; tüm bu sorumluların bizzat içinde olduğu çeteleşmiş bir yapıdan bahsediyoruz.
Her ne kadar gözden kaçırılmak istense de sorunun kaynaklarından biri olan işçilerden kişi başı alınan 8-10 bin eurolar çete üyeleri arasında paylaşılıyor.
Kim kimden şikâyet edecek?
Birini kurban seçtiklerinde, onun ifadeleriyle hepsi potaya girecek değil mi?
İşte bu yüzden hem kapalı kapılar ardında birbirlerine düştüler hem de kamuoyu önünde birbirilerine asla laf etmiyor, birbirleri hakkında şikayetçi olmuyorlar.
Tarım Bakanı kulislerde “Ben aslında bu işe onay vermedim” diye yakınsa da bu onun resmi olarak bu işe onay verdiği gerçeğini değiştirmiyor.
İlk günden bu yana bölgeye ekip göndermeyen Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ise sanırım oradan bir bulaşıcı hastalık çıkmasını ya da birilerinin ağır şekilde hastalanmasını bekliyor.
Güzelyurt Belediyesi de kulağının üzerine yatmış vaziyette.
Bu sözde yatı evlerinin izinli olup olmadığı, kontrol edilip edilmediği noktasına sesini çıkarmıyor, çöp ve pislik içindeki bölgeye uğramıyor.
Yani aslında güçlü bir çeteleşme ile karşı karşıyayız.
Herkes susuyorsa bilin ki hepsi işin içindedir.
Ama biz bu işin peşini bırakmayacağız.
Tek tek her sorumluya sorumluluğunu hatırlatıp, yapılanların bedelinin ödenmesi için bu skandalı gündemde tutmaya devam edeceğiz.