Sonbahar Antolojisi
Yaz ritüelleri bitti, güz ritüelleri başladı.
“Başladı sert rüzgarlar/ toz bulutları. Bulutlanmalar ve ters akıntılar” diye açılıyor, “Birikenleri, yük olanları/ ateşe atıp yakma vakti şimdi” diye kapanıyor yakın zamanda yazdığım bir sonbahar şiiri.
Kuşkusuz en sevdiğim ve en verimli olduğum mevsimdir sonbahar.
Sonbahar kopmanın, ayrılığın, değişimin, dönüşümün, göçün, büyük hareketin mevsimi. Ters bahar. Şairlerin mevsimi.
Geçen sonbahar ayrılmıştım 17 yıl boyunca yaşadığım evden, bahçeden, ailemden. Zor, çok zor bir kış geçirmiştim ardından. (Neredeyse bütün büyük ayrılıkları sonbaharda yaşamam tesadüf olamaz herhalde.)
Geçmişten kaynaklanan bazı duygusal ve fiziksel ağrılar var, tekrar geri gelirler her sonbahar. Sonra da giderler.
Her sene olduğu gibi önce asma ve dut yaprakları kuruyup düşmeye başladı ağaçlardan. Şimdi rüzgarla yerlerde sürükleniyor kuru yapraklar, tuhaf sesler çıkarıyorlar, açık kapılardan, pencerelerden içeri giriyorlar.
Kavun karpuz, incir üzümle geçti yaz. Şimdi elma, nar, ayva, iğde, gınnap ve alıç zamanı. Günde 3-4 çeşit meyve yiyebilmek zenginlik olmalı.
Üç kıta arasındaki göç yolu Kıbrıs’tan geçiyor. Leylekler, turnalar, karabataklar, balıkçıllar, hepsi de geçip gitti, gidiyor.
Yaz ziyaretçileri gitti, Güz ziyaretçileri geldi. Kırlangıçlar gitti, Arıkuşları geldi. Gün boyu dönüp duruyorlar başımızın üstünde. Görmesek de o içe işleyici seslerini duyuyoruz daima.
Günler kısalmaya, geceler uzamaya başladı. Gündüzlerin yüzü hala daha yaza dönük olsa da akşamlar, gecelerde hafiften kış kokusu var. Gündüz terleyip, gece üşüyeceğiz yine Eylül, Ekim aylarında.
Denizin en güzel zamanı şimdi. Deniz sezonu esas şimdi başladı benim için. Haftada bir veya iki defa gitmeye çalışıyorum. Ve bütün yıl devam edeceğim gitmeye. Her tarafımız deniz diye katlanabiliyoruz karaya, karada olanlara.
R. M. Rilke’nin “Kimin evi yoksa şimdi, hiçbir zaman olmayacak artık” diye başlayan ‘Güz Günü’ adlı şiiri ve Paul Celan’ın “Sonbahar avucumdan yiyor yaprağını: biz dostuz” diye başlayan ‘Corona’ adlı şiiri, mükemmel birer Sonbahar şiiri örneği.
Sonbahar hareketlendirir her şeyi.
Huzursuz eder beni sonbahar.
Evde oturamam.
Gidip gelmem, inip çıkmam, tırmanmam, yürümem, bisiklet sürmem, sevişmem, hareket halinde olmam lazım hep. Hareket eden şey enerji üretir.
Tedavi eder hareket.
Karamsar ruh halimi değiştiriyor devinim, mutlu ediyor beni.
“Altı tür hareket var” diyor Aristo: “Oluş, yok oluş, çoğalma, azalma, değişme ve yer değiştirme”
Hepsini yaşıyoruz veya tanık oluyoruz bir günde veya bir mevsimde. Özellikle de sonbahar aylarında.
“Ay ve sonbahar döndüler tam vaktinde/ ya o, o nerede?” diyor bin yıllık çok kısa bir Japon şiiri…