InstagramKöşe Yazarlarımız

Özlüyorum…


Nerede o eski günler” sadece bizler gibi belli bir yaşa gelmiş kişilerin değil tüm yaş gruplarının ortak sohbet noktasıdır.

Özleriz geçmişi, aslında o günleri yaşarken durumdan şikayetçi olmamıza rağmen.

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Kuvvetle muhtemeldir ki 10 veya 20 yıl sonra da şu an çok şikâyet ettiğimiz bu günleri de özleyeceğiz.

Şöyle bir kapadım gözlerimi, geçmişe gittim, neleri özlüyorum acaba diye, işte liste.

Kimisi insanlar, kimisi durumlar, ortak nokta bunların tümüne özlem duymam;

● Çarşıda dolaşırken etraftakilerin neredeyse tümünü tanıyor olduğum günleri özlüyorum.

● Paket döner sipariş edince “lavaşa mı?” diye sorulmayan zamanları özlüyorum.

● Küçük kâğıttan konik ambalajda satılan taze kavrulmuş gannavuri yemişinin kokusunu özlüyorum.

Ceyar‘ı kim vurdu diye günlerce merak ettiğimiz zamanları özlüyorum.

● Uçak yolculuklarında aynı uçuşa/mesafeye farklı fiyat ödemediğimiz zamanları özlüyorum.

● Tek şeritli yoldan Girne`ye gittiğimiz günleri özlüyorum.

● Ailecek artistik patinaj seyrettiğimiz günleri özlüyorum.

● Kahve isterken sadece sade ya da orta olduğunu söylediğimiz, Mehmet Efendi mi, yoksa püsürük kahvesi mi diye sorulmayan günleri özlüyorum.

Girne‘de her yerden hem denizi hem dağı görebildiğimiz zamanları özlüyorum.

Rally veya Chopper marka bisikletlerle sokaklarda rahatça gezdiğimiz, pirili ve lingiri oynadığımız günleri özlüyorum.

● Mahalle aralarına kadar hizmet götüren arabacıklardaki seyyar manavları, onlardan sohbet ederek alışveriş yapılan zamanları özlüyorum.

● Lefkoşa’da “Ellering yanacak” diye bağıran çörekçiyi, soğuk kış geceleri bisikletten dönüştürülmüş arabasıyla gezerek “gaynarrrr saleeeep” diye bağırarak salep satan amcayı, o salebi içerken sıcaktan yanmamızı, “elmalı şekerrrr, parayı cepten çekerrr” diyen amca ve elmalı şekerleri özlüyorum.

● Kumarcılar Hanı yanındaki Galadari‘nin ayranını özlüyorum.

● Pazar günleri mahalledeki fırınlara sinilerde badadez kebabı pişirttiğimiz günleri özlüyorum.

● Çağlayan’daki yazlık sinemaları, sinema önünde satılan taze fındıkları, darı kebabını, Londra pastanesini, çocuk bahcasını, Hisar üstündeki Enver’in Gavesinde nargile içenleri, yolda gidip gelen genç yaşlı Kıbrıslıları, yasemin satan çocukları özlüyorum.

● Ercan havaalanına balkondan yolcu yollatılıp karşılanabilen zamanları özlüyorum.

Bu liste uzar gider, daha özlediğim çok şey var.

Sonuna kadar geldiniz mademki yazının, siz de bir düşünün bakalım, geçmişe dair neleri özlüyorsunuz.











Başa dön tuşu