Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Bağımsızlık Yolu Üyesi Melisa Koloz ve Baraka Kültür Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Piro, Emeğin Gündemi programına katılarak hastanede yaşanan trajedinin sebepleri hakkında açıklamalarda bulundular
Özkızan: İhtiyacımız olan sorunu tespit etmek ve çözüm üretmek
Bağımsızlık Yolu Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan programda yaptığı açıklamalarda, hem içinden geçtiğimiz süreçte, hem de diğer normal zamanlarda yaşadığımız sorunlarda toplumumuzda insanların duygularını, hislerini, beklentilerini ve acılarını manipüle ederek siyaset yapılmaya, puan devşirmeye çalışıldığını söyledi.
İhtiyacımız olan şeyin sorunu tespit edip mücadele vererek çözüm üretmek olduğunu ifade eden Özkızan, diğer türlü siyaset yapanlardan sakınmamız gerektiğinin altını çizdi.
“Hükümet halkı önemsemiyor”
Bakanlığın ilk tepkisinin ne yapabiliriz de bu işten sıyrılabiliriz olduğunu vurgulayan Özkızan, bu yaşananlardan acı duyacak insanları nasıl teskin edecek adımlar atabiliriz, kamuoyunu en iyi şekilde nasıl bilgilendiririz sorusunu sormadıklarını anlattı.
Geçtiğimiz gün bakanlar kurulunun toplandığını belirten Özkızan, bu konuyla ilgili hiçbir kararın üretilmediğini, belli ki kafaların başka yerde olduğunu vurguladı. Özkızan, yöneticilerin halkı önemsemediğini, öncelikleri olmadığımızı söyledi.
Toplumlarda yöneticilerin iyi niyeti diye bir şeyin söz konusu olmadığını, sistemin, somut çözümlerin olmasını gerektiğini söyleyen Özkızan, insanlar hata yapsa bile çalışacak önemlerin alınması gerektiğini aktardı. Hesap sorma kültürünün hayata geçmesi gerektiğini de belirten Özkızan, bir kamu kuruluşunda herkesin, yani zincirin halkalarının birbirlerinden hesap sorabildiği, eleştiri ortamının mümkün olduğu bir kültürün yaratılması gerektiğini söyledi.
“Bakandan Hastane Başhekimine kadar herkes görevden el çektirilmeli”
Özkızan, toplumumuzun bir batağın içine saplandığını söyledi ve sormamız gereken sorunun “nasıl böyle bir şey yaşandı” olmadığını, “bugüne kadar böyle bir şey nasıl yaşanmadı” sorusunun sorulması gerektiğini belirtti.
Özkızan, artan nüfusa, yetersiz altyapıya ve çalışma koşullarına dikkat çekerek, böylesi bir trajedinin yaşanması için tüm koşulların uygun olduğunu, bugüne kadar yaşanmadıysa da oradaki çalışanların özverisi ile olmadığını söyledi. Bu sürecin üstünün örtüleceğini söyleyen Özkızan, öfkenin hemşirelere yönelmesinin çok güzel bir araç olduğunu ifade etti.
Bakandan hastanenin başhekimine kadar tüm sorumluların görevden el çektirilip yargılanması gerektiğini belirten Özkızan, sadece hemşirelerin günah keçisi ilan edilmemesi ve hastanedeki yapının konuşulması için bunun gerekli olduğunu söyledi.
“İhtiyacımız işleyen kurumlar, işleyen kurallar ve disiplin”
Kamuya yeterli istihdam yapılmadığının da altını çizen Özkızan, hastanede yetkili sendikanın yıllardır istihdam talebinde bulunduğunu ama yapılmadığını söyledi. Özkızan, ek mesaiye kalınmasa bebeklere bakacak birinin de olmadığını ekledi.
Özkızan, ihtiyacımızın işleyen kurumlar, işleyen kurallar ve disiplin olduğunu söyledi. Aksi durum halkın değil sermayenin işine yarar diyen Özkızan, denetim mekanizmasının, sendikal örgütlenmenin, kurumların olmadığı yerde kimin gücü varsa canının çektiğini yapacaktır dedi.
Koloz: Zincirin son halkası hemşireler tutuklandı, hala cevapsız sorular var
Bağımsızlık Yolu Üyesi Melisa Koloz programda yaptığı açıklamalarda, zincirin son halkası 5 hemşirenin tutuklandığını söyleyerek, daha birçok cevapsız sorunun olduğunu belirtti.
22 bebekten 4 tane hemşirenin sorumlu olduğunu öğrendiklerini belirten Koloz, hemşire sayısının az olduğunu, nöbet çizelgelerinin de ağır olduğunu ifade etti. Bu krizde hemşirelerin zincirin son halkası olduğunu buraya gelen kadar birçok sorumlunun olduğunu vurguladı.
“Kamusal hastanelere bütçe ayrılmıyor”
Koloz, kamusal hastanelere bütçe ayrılmamasının bilinçli bir politikanın sonucu olduğunu söyledi. Hastaların artık müşteri haline geldiğini vurgulayan Koloz, kamusal sağlık hakkımız gelmiş geçmiş tüm hükümetler tarafından gasp edildiğini aktardı.
“Karşı çıkmamız gereken hükümetlerin kamu politikalarıdır”
Sistemin hatalı olduğu vurgusu yapan Koloz, bu pencereden bakıldığında her sorunun reçetesinin çalışanlara kesildiğini söyledi. Durumun bu hale gelmesinde yöneticilerin suçu var diyen Koloz, bunu görmeden sorunun da çözülemeyeceğini, yanlış kişilerin hedefte olacağını vurguladı. Hastanelerin bu duruma gelmesinin son birkaç yıl içinde olmadığını, bu halde olmasında gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin sorumlu olduğunu yineledi.
Karşı çıkmamız gereken hükümetlerin politikalarıdır diyen Koloz, taşeronlaşma sorununu da sendikaların gündeme alması gerektiğini ekledi. Nitelikli, ücretsiz ve ulaşılabilir kamusal sağlık hakkımızı almak için mücadele etmemiz gerektiğini belirtti.
Piro: En başından sürecin içinde olması gereken aileler süreç dışında bırakıldı
Baraka Kültür Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Piro, sürecin bakanlık veya hastane yönetimi tarafından iyi yönetilemediğini aksine daha da batırdıkları belirterek, kurdukları sistemin yönetilemez olduğunu ifade etti.
Toplumun yönetime bir güveninin kalmadığını söyleyen Piro, insanları en basitinden canından bir parçayla sınadıklarını aktardı. Piro, sürecin en içinde olması gereken ailelerin süreç dışı bırakıldığını, en kötüsü ailelerin konuyu medyadan öğrendiğini söyledi.
Pet şişelerde alkol getirildiği bir hastanede, Bakan ve Baş Hekimin görevine devam etmesinin üzerinde durmalıyız
Hastanede çalışma koşullarının çok ağır olduğunu sık sık nöbete kalındığını belirten Piro, bunun sürdürülebilir bir çalışma koşulu olmadığını, hata payını arttırdığını söyledi.
Pet şişelerde alkolün getirildiği bir hastanede tek suçlunun hemşireler olduğunu söylemenin, geriye kalan herkesin de görevine devam etmesi ve görevinden alınmamasının üzerinde en çok durmamız gereken konu olduğunu vurguladı. Piro, öfkemizi yönlendireceksek sadece hemşirelere değil daha yukarı yöneticilere de yönlendirmemiz gerektiğinin altını çizdi.
Ultra zenginlerden Servet Vergisi alarak kamu hastanelerine kaynak yaratabiliriz
Çok büyük bir şey başarılmış gibi bakanın, hastaneye ayrılan bütçenin %8.2 olduğunu açıkladığını anlatan Piro, insan ve hasta haklarına saygı duyulan ülkelerde bu bütçenin en az % 15 olduğunu söyledi.
Çözümü bütçe ayırmak yerine, hastaneye gelen halktan çeşitli sebeplerle para talep etmekte bulduklarını belirten Piro, Bağımsızlık Yolu’nun servet verdisi talebinden bahsederek, vergi vermeyen ultra zenginlerin vergilendirilerek kamu hastanelerine kaynak yaratılabileceğini vurguladı.
Kamusal sağlık sistemini bitirmeye çalışarak, özel hastanelere mecbur bırakıldığımız söyleyen Piro, kamu hastanelerinin yeniden güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
İhtiyacımız Külliye değil, tam donanımlı kamusal hastane
Lefkoşa hastanesinde bu kadar çok sorunun yaşanmasının sebebinin her bölgede Lefkoşa’daki kadar donanımlı hastanenin olmayışıdır diyen Piro, artan nüfusa dikkat çekti. Hastanelerin kötü durumundan, personel ve malzeme eksikliğinden bahseden Piro, bunları geliştirmek yerine adanın ortasına hiç ihtiyaç olmayan devasa bir külliyenin oturtulduğunu söyledi. Külliyeye ihtiyacımız yok diyen Piro, yeterli ve nitelikli kamusal sağlığa ulaşmaya ihtiyacımız var dedi.
Özelleştirme kadar taşeronlaşma da canavardır
Sağlıkta özelleştirme kadar taşeronlaşmanın da bir canavar olduğunu belirten Piro, Türkiye’de son gündem olan “Yeni Doğan Çetesi”nin tam da böyle bir şey olduğunu söyledi. Bizdeki kamu hastanelerinde yiyecek ve temizliğin taşeron şirketlere ait olduğunu söyleyen Piro, bu şirketlerin denetlenip denetlenmediğini bilmediklerini, yemeklerin nerden geldiği, yemeklerin nasıl hangi koşullarda hazırlandığı, temizlik malzemesi olarak ne kullandıkları gibi soruların cevaplarının olmadığını söyledi. Tüm bunların sonucunda sıfır hatayla ilerlemek burada sınıfta kalır ifadelerini kullanan Piro, denetiminiz olmadığı hiçbir konuda sonucunu da tahmin edemezsiniz dedi.
Piro, istifa söyleminin çokça konuşulduğu bugünlerde istifa değil de, bakandan hastane yönetimine kadar tüm sorumluların adil ve sağlıklı bir soruşturma için görevden alınması ve yargılanması gerektiğini söyledi. Bu sürecin şeffaf ve güvenilir olmayan bir sistemin içinde olduğumuzu gösterdiğini anlatan Piro, halkın en çok şu an güvene ihtiyacı olduğunun altını çizdi.