Korku İmparatorluğu
Yine başrollerde Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi…
Yine müdahale, yine darbe…
2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etmek için gerçekleştirilen “Beyaz Ev” toplantısının bir benzeri, bu kez Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığı seçimine müdahale etmek için “Villa Fırtına”da yaşanmıştı…
Eski Elçi Metin Feyzioğlu, Kuzey Kıbrıs’ta görevlendirilmiş olan eski MİT yetkilisini yanına alarak “Villa Fırtına” isimli yerde Ulusal Birlik Partisi’nin iki vekili, Olgun Amcaoğlu ve Kutlu Evren ile görüşmüştü…
Feyzioğlu’nun talebi, bu ikilinin UBP kurultayında başkan adayı olmaktan vazgeçmeleri yönündeydi…
Her iki isim de bu gelen telkin karşısında ceket iliklemişler ve kurultayda aday olmaktan vazgeçmişlerdi…
Uzun bir süredir kimin bu konuyu işleyeceğini, kimin ise bu yaşanılanlara sessiz kalacağını merakla bekledim…
İddia ediyorum, bu skandalı bilmeyen gazeteci yoktur!..
Serhat İncirli ve Cenk Mutluyakalı dışında “Darbe” niteliğindeki bu toplantıya çoğunluk sessiz kaldı!..
Hani sabah akşam ekranlardan bağıran veya köşelerinden hassasiyet ortaya koyan isimler bu müdahale karşısında üç maymunu oynadı…
Aslında Beyaz Ev’deki toplantıyı ifşa eden ve kaleme alan beni yargılamalarının sebebi tam da budur!..
Benim davam aracılığı ile basına öyle bir korku verildi ki, çoğunluk bu konulara girmek istemiyor!!!
Görmezden gelinemeyecek kadar skandal bir toplantıyı ne haber yapan var ne de ifşa eden!!!
2-3 gazeteci bu gibi durumlarda isyan bayrağını çekip “Yeter” dese de, geriye kalan çoğunluk anında bu 2-3 gazeteciyi “Marjinal” olarak yaftalayıp aslında arızalı insanlar olduklarını ima ediyorlar…
Bu memlekette iradeyi savunmak, demokrasiyi savunmak, bağımsızlığı savunmak suç olmuş!..
Oysa Metin Feyzioğlu’nun erken vedasının arkasında görevden alınma olduğunu bilmeyen gazeteci yoktur…
Ve yine, Feyzioğlu’nun hem makamındaki, hem KKTC Meclisi’ndeki, hem de iş dünyasındaki icraatları herkes tarafından biliniyor…
Daha da vahimi, MİT tarafından burada görevlendirilen şahsın, kelepçelenip Türkiye’ye neden ve hangi iddialardan dolayı geri götürüldüğü de biliniyor…
Düne kadar bizim yetkilerimiz ve basımımızın gözde isimleri bu ikiliye yalakalık yarışı verirken, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ve birimleri bu şahısların yanlışlarını ve suçlarını görüp geri çekmiş…
Şimdi soruyorum, Beyaz Ev’de gerçekleşen toplantıya katılanlar, ülkenin Cumhurbaşkanına darbe planlamaktan yargılansaydı, bu toplantıyı kaleme alan gazeteciler de yargılanmak yerine alkışlansaydı, sizce bu ikinci toplantıyı gerçekleştirecek cesareti bulabilecekler miydi?
Ya da gazeteciler bu skandallar karşında sessiz kalacaklar mıydı?
Mesele işte bu!..
Korku imparatorluğu yaratmalarına zemin hazırlıyoruz sonra da o yaratılan korkuyla tüm irademizi teslim ediyoruz…
Bakalım üçüncü toplantı hangi seçim için hangi mekanda yapılacak, kimler yine ceket ilikleyecek ve kimler yine üç maymunu oynayacak…
“Benim irademi hukukçular belirleyemez” mi demişti Olgun Amcaoğlu?
Doğrudur, senin iradeni Ankara belirliyor Olgun Bey, bununla övünebilirsin…