InstagramKıbrısManşetSiyasetYaşam

Nazlı: Bu dava siyasi baskı niteliğindedir; Baskı varsa direniş de var!




Basın Emekçileri Sendikası (Basın-sen) Avukatı Cansu N. Nazlı, Basın-sen Başkanı gazeteci Ali Kişmir‘in, yazdığı bir yazıdan dolayı Savcılık aracılığıyla Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) tarafından 10 yıl hapislik öngören bir yasa maddesi tahtında açılan davasının ilk duruşmasının ardından yaptığı açıklamada, ilgili yasa maddesinin yerinin “Mahkeme değil Meclis’in çöp kutusu” olduğunu söyledi

Nazlı: Bu madde Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve modern ceza hukuku prensiplerine aykırıdır

Duruşma sonrası basına açıklamalarda bulunan Nazlı, bugün itibariyle savunma avukatlığını Hasan Esendağlı’nın yürüteceğini, kendisinin de süreci Basın-sen avukatı olarak takip edip, daha özerk şekilde yorumlayabileceğini kaydetti.

Nazlı ilk duruşmayla ilgili şunları söyledi;

“Önce şunu söylemeliyim; bu ceza davasının getirildiği yasa maddesi gerek Anayasamıza, gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne -ki iç hukukumuzun bir parçasıdır- gerekse modern ceza hukukun temel prensiplerine aykırı olduğu kanaatindeyiz.

Çünkü modern ceza hukukunda en temel ilkelerden biri ‘belirlilik’ ilkesidir. Bir insan yasaya baktığı zaman; Ben acaba bu fiili işlersem bu suç oluşur mu, bunu net bir şekilde anlayabilmesi ve karşılığında da ne cezası olduğunu görmesi gerekiyor.

Biz bu maddeye baktığımızda, ‘Ne yaparsak bu suç oluşur, anlayamıyoruz’. Bu oldukça soyut bir şekilde yazılmış ve muğlak bırakılmış ve karşılığında da 10 yıl hapislik öngören bir madde.

Bu aynı zamanda ifade ve basın özgürlüğünün özüne dokunacak şekilde bir sınırlama da getirdiği için Anayasa ve Avupa İnsan Hakları Sözleşmesiİ’nin temel yaklaşımına aykırı bir düzenleme olduğu düşüncesindeyiz.

“Böylesi bir cezai kuralın taşınacağı yer Mahkeme değil Meclis’in çöp kutusudur”

Çünkü sadece bir özüne dokunacak şekilde bir sınırlama getirmiyor aynı zamanda özgürlüğü bağlayıcı bir ceza öngörüyor bu madde.

Bugün GKK’dan bir tanık getirildi. Tanığın ifadesine göre de ‘Yazıyı okuduğunda bunun kendileriyle ilgili olduğunu düşünmüş, bunu da orada çalışan bir personel kendisine göstermiş. Bunun üzerine de bunu dava konusu etmek için üstlerine bildirmiş’.

Çerçeveye uzaktan bakıldığında görüyoruz ki; bu kadar muğlak ve soyut bir suçtan 10 yıl hapislik derecesinde Ağır Ceza öngören bir suçtan biz GKK personelinin konuyu üzerinde alınmasından, herhangi bir zamanda herhangi birimiz yargılanabiliriz.

Bu kabul edilebilir değildir.

Bizim Basın-sen olarak üzerinde durduğumuz nokta; böylesi bir cezai kuralın taşınacağı yer Mahkeme değil Meclis’in çöp kutusudur.

“Baskı varsa direniş de var”

Çünkü dediğim gibi bu düzenleme modern ceza hukuki prensiplerine hem Anayasa’ya hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Meclis bunu kaldırmalıdır.

Hiçbir gazetecinin başına bir şey gelecek mi diye düşünmeden, oto-sansür uygulamadan, özgür şekilde yazı yazıp haber yapabilmesi ve hiçbir muhalif kimsenin düşüncelerini paylaşmaktan imtina etmeyeceği bir şekilde düzen oluşana kadar ifade özgürlüğü ve kardeşi olan basın özgürlüğüne sahip çıkmak için mücadelemize devam edeceğiz.

Sadece bu yasa maddesi değil, kitap bulundurmak, müzik dinlemekten ceza mahkemesinde yargılamalar da oldu geçmişte.

Bunun gibi diğer çağ dışı maddeler de Meclis tarafından bir an önce kaldırılması gerektiğini savunuyoruz. Bu getirilen ceza davasının bir siyasi baskı niteliği olduğunu düşünüyoruz ve diyoruz ki; Baskı varsa direniş de var”

Özgür Haber Merkezi/Pınar Barut

(Haberin tüm hakları saklıdır, izinsiz ve kaynak gösterilmeden alınamaz, kopyalanamaz)









Başa dön tuşu