Osmanlı Nasıl Çökmüştü?
Siyasetin ülkeyi çökerten akıl dışı savrulmalarına bakınca Osmanlı’nın son dönemini hatırlamamak mümkün değil… 1900’lerde Osmanlı toplumunun sinirleri nasıldı acaba?
Gallup’un 100 ülkeyi kapsayan “Global Emotions” raporuna göre Türkiye, sinirlilik sıralamasında geçen yıl üçüncü sırada yer alırken, bu yıl dünyanın en sinirli ikinci, Avrupa‘nın ise birinci ülkesi olmuş.
Bir toplum neden bu kadar sinirli olur?
Gallup’un Türkiye hakkındaki değerlendirmesinde, “Ukrayna’daki savaştan önce bile yüksek enflasyonla mücadele eden ve son dönemde giderek daha otoriter bir yönetimle karşı karşıya kalan Türkiye’de öfke düzeyi oldukça yüksek” ifadeleri kullanılıyor.
Gallup’a göre “ekonomik çöküş” ve “baskı” toplumun sinirlerini iyice geriyor.
Nitekim sadece haberlere şöyle bir göz atmak bile bu saptamayı doğruluyor:
Dolaylı ve dolaysız tüm toplumun Godot’yu bekler gibi yeni asgari ücreti beklediği Türkiye’de “Kredi kartlarında son bir haftada 1,5 milyar TL’den fazla alacak takibe düşmüş”
Ve peşinden bir haber daha:
“Türkiye’de düşünce suç, tutuklama ceza oldu: Gazetecilerin haberlerine, vatandaşın tweetlerine propaganda ve örgüt üyeliğinden yüzlerce dava açıldı!”
xxxxxxx
Sinirli toplumda şiddet de kaçınılmaz olarak artıyor.
Gallup’un anlatımıyla söylersek:
“Şiddetin yükselişinde ataerkil kültürün, eğitim sistemindeki eksikliklerin ve kötüleşen sosyo-ekonomik koşulların doğrudan etkili olduğu belirtiliyor”
xxxxxxxx
Sinirli ülkeler sıralamasında Lübnan dünyada birinci…Türkiye ikinci.
Türkiye’yi ise Irak, Afganistan, Ürdün, Mali ve Sierra Leone takip ediyor.
Toplumların sinirli ve öfkeli olmalarına yol açan sorunların temel nedeni elbette “kötü yönetim”
xxxxxxx
“Türkiye, tarihinde ne zaman bu kadar kötü yönetildi” diye merak edince de karşınıza Osmanlı’nın son dönemi çıkıyor.
Vikipedia’dan okuyalım:
“Ekim 1912’de çıkan Birinci Balkan Savaşı’nın kısa zamanda hezimete dönüşmesi üzerine şiddetli bir milliyetçilik politikası benimseyen İttihat ve Terakki Cemiyeti; yenilginin suçunu hükûmete yükledi.
23 Ocak 1913 tarihinde Enver Bey öncülüğünde silahlı bir grubun Bâb-ı Âli’de toplantı halindeki hükûmeti basması, Harbiye Nazırı Nâzım Paşa’yı öldürmesi ve sadrazam Kâmil Paşa’nın kafasına silah dayayarak istifaya zorlaması ile İttihat ve Terakki, askerî darbe ile iktidarı ele geçirdi.
xxxxxxxx
Cemiyet iktidarı ele geçirdikten sonra yine kendi hükûmetini kurmadı ve Mahmud Şevket Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Ancak 11 Haziran 1913 tarihinde Mahmut Şevket Paşa’nın bir suikasta kurban gitmesi üzerine cemiyet, iktidara ağırlığını koydu.
Düzenlenen kongrede artık hükûmeti denetleyen bir örgüt değil, iktidar partisine dönüşmeye karar verildi.
Fırka reisi Said Halim Paşa sadrazamlığında kapsamlı bir diktatörlük yönetimi kuruldu. Mahmud Şevket Paşa suikastı ile ilgili görülen 24 kişi idam edildi, cemiyete muhalif 250 dolayında kişi Sinop’a sürüldü; muhalif gazeteler kapatıldı.
xxxxxxxx
Cemiyetin ileri gelenlerinden Enver Bey’in I. Balkan Savaşı’nda kaybedilen Edirne’yi geri alması ile Cemiyet’in saygınlığı yeniden arttı.
Harbiye Nazırı olarak atanan Enver Paşa, Talat ve Cemal Paşa ile birlikte partinin önderi oldu.
Cemiyetin üst yönetimi ile Almanya arasında 2 Ağustos 1914 tarihinde hükûmete ve padişaha haber vermeden imzalanan ittifak antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na Almanya safında katıldı.
xxxxxxxx
Savaş sırasında Talat Paşa sadrazamlığa getirildi. Harbiye Nazırı ve Başkomutan Enver Paşa’nın komutasındaki ordunun savaşın ilk aylarında Sarıkamış’ta, daha sonra ise Filistin’de ve Irak’ta ağır yenilgiler alması ve Enver Paşa’ya yakınlığıyla tanınan İaşe Nazırı Topal İsmail Hakkı Paşa’ya atfedilen büyük yolsuzluklar rejimi yıprattı”
Sonrası malum…
xxxxxxx
Siyasetin ülkeyi çökerten akıl dışı savrulmalarına bakınca Osmanlı’nın son dönemini hatırlamamak mümkün değil.
Yolsuzluk ve baskı.
Allah sonumuzu hayreyleye…
1900’lerde Osmanlı toplumunun sinirleri nasıldı acaba?