Son Yazı

Şubat’ta başladım Şubat’ta bitiriyorum.
Başladığım yerde bitiriyorum. Katkımı yaptım ve çekilme vakti şimdi.
Dramatik bir çıkış yapmak niyetinde değilim.
Dramı sevmem.
Bu açıdan ait değilim bu ülkeye, bu kültüre.
‘Son üzerine düşünceler’ olabilir bu yazının alt başlığı. Çağrışım yüklü ve biraz dağınık sonla ilgili düşünceler.
Sonunu hatırlamadığım kitaplar ve filmlerin sonunu hatırlamak için tekrar okuyorum, tekrar izliyorum ama nafile çok geçmeden yine unutuyorum. Sonları hatırlamama hastalığı var bende (bu hastalıktan ayrıntılı olarak bahsetmiştim eski bir öykümde)
Hiçbir şeyin sonunu hatırlamıyorum. Kendi sonumu da hatırlayamayacağıma kesin gözüyle bakıyorum.
***
Önce coğrafya ve iklim, sonra nüfus ve kültür belirliyor her şeyi. Son yıllarda en başta da nüfus belirliyor gündelik yaşamın psikolojisini. Sıkıştıkça sıkışıyoruz bu kıç kadar adada.
Madde-enerji, etki-tepki, neden-sonuç ilişkisi hepsi… Sap ile samanı, nicelik ve niteliği, hak ve haksızlığı ayırma uğraşı hepsi…
Hani sorarlar ya: Her şey yolunda mı? Yok, değil yolunda! Olsa bile, nereye kadar?
Her şeyin yolunda olması sıkıcı, bıktırıcı olabiliyor bir süre sonra. Yolun dışına da çıkmak gerek arada bir. Ya da biz yoldan çıkmak istemesek de, yoldan çıkarıyor bizi zaten hayat.
***
Daha önce birkaç tane roman çeviri işi gelmişti, kabul etmemiştim. Şimdi yeni bir tane geldi 300 sayfalık. Roman çevirisi yapmak istemesem de mecburum. Daha önce de dediğim gibi tuzum kuru değil. İşte gazete için yazı yazdığım zamanı ve enerjiyi çeviri için kullanacağım artık. Şeytan azapta gerek.
Kışın son ayı şimdi. Kuyruksuz Şubat. Gutsullo Şubat. Badem ağaçlarının çiçek açmada birinciliği aldığı; kırlangıçların geri döndüğü ay. Kırlangıçların yolunu gözlemekten daha önemli bir işim yok bu günlerde.
‘Burada’ olmam için bir neden yok artık. Sonuç var. Son-uç-ta ne heyecan var ne de hüzün, sadece dinginlik ve duruluk var.
Bir yıl içinde 48 yazı yazmışım Özgür Gazete için, bu kırk dokuzuncu.
Geneli ve gündemi değil, özel ve öznel olanı yazdım. Makale değil, denemeydi birçoğu. Yeter, yeterli, değil mi?
Değerli zamanınızı ayırdığınız, gözlerinizi yorma pahasına okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
Sonun sonu… Son yazılar kısa olur, daha kısa…