
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun avukatları Prof. Adem Sözüer ve Mehmet Pehlivan, İBB Saraçhane Başkanlık Binası’nda diploma soruşturmasıyla ilgili basın toplantısı düzenledi
Avukatlar toplantıda ‘sahte diploma’ iddialarına yeni belgelerle cevap verdi
‘Resmi belgede sahtecilik’ suçundan başlatılan soruşturma kapsamında 26 Şubat’ta ifadeye çağrılan ancak mazeret sunarak 5 Mart’ta ifade vereceği duyurulan İmamoğlu’nun avukatları, toplantıda diploma iddialarına ilişkin yeni belgeler sundu.
‘Olan diploma’
‘Olan Diploma’ başlığıyla düzenlenen toplantıda ilk sözü, 2005’te yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından Prof. Adem Sözüer aldı. İmamoğlu’nun geçiş yaptığı 1990 yılında çalışkan öğrencilerin sınavsız geçiş hakkı olduğunu ve Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK) okulu tanımadığına ilişkin bir yazısı olmadığına değinen Prof. Sözüer “Nasıl oluyor da bir ceza soruşturması yapılıyor” ifadelerini kullandı. “Benden ve Prof. İzzet Özgenç’ten mütalaa istendi ama biz bu ceza yargılamasında ne mütalaa vereceğiz” diyen Sözüer’in ardından İmamoğlu’nun kişisel avukatı Mehmet Pehlivan söz aldı.
Kriterlere uygun
İstanbul Üniversitesi’nin 1990 yılının ağustos ayında ilan açtığını ve İmamoğlu’nun 29 Ağustos’ta başvuru yaptığını belirten Pehlivan, 60 puanlık not ortalaması kriterini de 62.5 puanla yerine getirdiğini belirtti.
İmamoğlu tek değil 51 kişi daha var
İstanbul Üniversitesi’nin yalnızca İmamoğlu için değil toplamda 51 kişi için kabul kararı verdiğine değinen avukat Pehlivan, “Tartışma basında sahte diplomasıyla başladı ancak daha sonra geçişin usulsüz olduğuna karar verildi” dedi. İmamoğlu’nun Girne’de mühendislik fakültesinde değil işletme fakültesinde okuduğunu söyleyen Pehlivan, “Puanı yetmediği halde yatay geçiş yaptığı iddiası var. Kriterler arasında ÖYS puanı yer almıyor” diyen Pehlivan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan YÖK raporunu da açıkladı.
‘YÖK kararını tahmin etmesi mi bekleniyor’
YÖK raporunda yer alan Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınmamasına ilişkin kararın, geçişten 14 ay sonra olduğunu belirten avukat Pehlivan, “Başvuru tarihinde tanıma ve denkliğe ilişkin bir düzenleme bulunmuyor. İmamoğlu’nun YÖK kararını tahmin etmesi mi bekleniyor?” diye konuştu.
‘Ceza hukuku açısından da İdare hukuku açısından da problem yok’
Prof. Sözüer, avukat Pehlivan’ın ardından tekrar söz aldı. Ekrem İmamoğlu’nun ifadeye çağrı kâğıdında hangi suçtan ifade vermesi gerektiğinin belirtmediğini söyleyen Sözüer, “Ekrem İmamoğlu’nun ne ceza hukuku ne de idare hukuku açısından bir problemi yok” diye konuştu.
Rapor adaylıktan önce soruşturma adaylıktan sonra
Gazete Duvar’ın sorusu üzerine avukat Mehmet Pehlivan, İmamoğlu’nun adaylık başvurusundan 1 gün sonra 22 Şubat’ta soruşturmanın başlatıldığını duyurduğunu belirterek, YÖK raporunun 17 Şubat’ta başsavcılığa sunulduğunu söyledi.
Prof. Dr. Adem Sözüer’in açıklamalarından başlıklar şöyle:
34 yıl sonra gündeme geldi
Ben hem hukuki boyutunu, önemli ölçüde ceza hukukuna hakimim. Fakat bir de uygulama yönü var. Bu konuda da dün Profesör Doktor İzzet Özgenç’le konuştuk. Bu konu gündeme taşınınca şunu sordum; aradan 34 yıl geçmiş böyle bir soru gündeme getirildiğinde ne yapılır? O zamanki yönetmeliğe bakılır. Ekrem İmamoğlu Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye geçiş yapıyor.
Orada İngilizce İşletme okuyor. Buradaki İngilizce İşletme bölümüne geçiyor. Burada bir sorun yok. O zamanki mevzuata göre çalışkan öğrenciler için bu imkan var. ÖSS puanına da gerek yok. O da tamam. Ve 1990 yılında ne YÖK’ün ne başka bir kurumun ‘biz bunu üniversite olarak görmüyoruz’ diye bir yazısı da yok. İmamoğlu başvururken not ortalamasını veriyor. O belgede de sorun yok.
Başvuruda sorun yok, koşullarda sorun yok
Başvuruda da sorun yok, koşullarda da sorun yok. İlan olmuş, başvurmuş. Daha sonra fakülteye başlamış, derslere devam etmiş, sınavları başarıyla geçmiş, diplomasını almış, yüksek lisansını almış. O zaman bu nasıl oluyor da Ekrem İmamoğlu bakımından bir ceza soruşturması, savcılık soruşturması haline geliyor?
Olmayan kanunlar uygulanıyor
Rapora baktım, diyor ki: ‘Ekrem İmamoğlu koşulları sağlamış, başvurusunda sorun yok. O hâlde Ekrem İmamoğlu’nun soruşturulacak ceza hukuku meselesi yapılacak, ceza hukuku sorumluluğu doğuracak hiçbir durum yok ki bu savcılık meselesi yapılıyor. Ama son zamanlarda hep olmayan kanunlar uygulanıyor. Yine burada bir olmayan kanun uygulamasıyla mı karşı karşıyayız?
Hukuka aykırı bir davranış yok
Bir kere daha anladık ki, ilan verildiği tarihte ilana bakıyor Ekrem İmamoğlu ve o ilanda belirtilen belgeleri üniversiteye veriyor. Üniversitenin ilgili komisyonu ve yönetim kurulu da “Evet, bu belgeler gerçektir” diyor. Belgelerin de gerçekliği konusunda bir tartışma yok. Nitekim bu araştırma raporu da onu söylüyor. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’nun hileli veya hukuka aykırı bir davranışı yok.
Suç tespit edilememiş
Peki o zaman benim elimde şimdi bir belge var. Cumhuriyet Başsavcılığı Ekrem İmamoğlu’nu ifadeye davet ediyor. Fakat niye davet ettiği yazılmıyor. Demek ki onlar da pek karar verememiş burada bir suç var mı yok mu diye. Normalde böyle bir davet olduğunda, kanuna göre neyle suçlandığınız yazılıyor. Burada, yürütülmekte olan bir soruşturma, şüpheli olarak gelin. Burada bir fiilin söylenmesi lazım ama bir suç tespit edilemediği için olacak anlaşılan, yine de “çağıralım” demişler.
Hukuka uygun işlemler yapan birisine yaptığı işlemleri sorgulama yeri değildir savcılıklar. Durum böyle olunca, biz de ceza hukuku bakımından herhangi bir sorun olmayacağını rahatlıkla söyleyebileceğiz. Çünkü İmamoğlu’nun idare hukuku bakımından da yaptıklarında bir sorun yok”
Gazete Duvar