InstagramKıbrısManşetSiyaset

“Dün dündür, bugün bugündür”






Bugünlerde Ankara’nın dayatması “başörtüsü tüzüğünü” canhıraş savunan Erhan Arıklı, geçmişte AKP rejimi ve Erdoğan’la ilgili laiklik konusunda söylemediğini bırakmamış, Gülen Cemaati’nin AKP tarafından “paralel yapılanma” ilan edilmesine de tepki göstermiş!

İnterpol aradığı halde Bakan yapıldı

Arıklı, Yeniden Doğuş Partisi’nin (YDP) Genel Bakanlığı’nı üstlendikten sonra, 2012 yılında İnterpol tarafından arandığı için Kırgızistan’da tutuklanmasına ve Türkiye’nin girişimleriyle serbest bırakılıp Kıbrıs’ın kuzeyine dönebilmesine rağmen ‘KKTC’ye Ulaştırma Bakanı yapılmıştı.

Arıklı’nın ayrıca, Türkiye’nin Kıbrıs politikasına muhalif olan Kıbrıslıtürklerle ilgili yazdığı “işkence fantezisi” yazısı da hafızalardaki yerini koruyor.

Arıklı’ya göre AKP rejimine muhalif olan ya da Türkiye’nin Kıbrıs politikasına muhalefet eden “Türkiye Düşmanı”ydı.

Nefret politikası gütmüştü

Arıklı son dönemde ise Kıbrıs Türk toplumunun tüm hatlarıyla reddettiği, hukuk otoritelerinden, psikoloji otoritelerine, TMT’cilerden, KKTC’nin kurucularına kadar herkesin karşı çıktığı Ankara’nın dayatması başörtüsü tüzüğüne verdiği destekle biliniyor.

Kıbrıs Türk toplumunun, eğitim sisteminin ve siyasetinin laik yapısına darbe niteliği taşıyan tüzük için Arıklı, halka karşı ve hakla rağmen eylem bile yapmış ve “Şükran Anavatan” pankartı açarak yine tüm muhalifleri Türkiye düşmanı ilan ederek, beslendiği ırkçı, ayrımcı ve nefret politikasını yüksek sesle haykırmıştı.

Arıklı’dan Erdoğan’a Gülen Cemaati ve laiklik eleştirisi

Ancak kısa bir araştırmayla Arıklı’nın aslında döneme göre nasıl bir U dönüşü yaptığı kolaylıkla ortaya çıkıyor.

Arıklı’nın bugün savunduğu şeyleri dün ağır şekilde eleştirdiği yazılarından biri 2014 yılında Kıbrıs Manşet haber sitesinde yazdığı birçok yazıda görülebiliyor.

Ama en dikkat çekeni Fetullah Gülen cemaatinin terör örgütü ilan edilmesi ve Erdoğan’ın laiklik karşıtı tutumuna yaptığı ağır eleştiriler.

Arıklı: Cemaatin AKP tarafından yerden yere vurulduğunu ibretle izliyoruz

Arıklı bir yazısında, Fetullah Gülen cemaatine AKP tarafından “Paralel yapılanma” adı takılmasını eleştiriyor ve “Cemaatin AKP tarafından bir anda nasıl tehlike ilan edildiğini ve yerden yere vurulduğunu hatta vatan haini ilan edildiğini ibretle takip ediyoruz” diyor.

Arıklı, “Oysa daha 3-5 ay öncesine kadar AK partililerinin gözünde Cemaat ve bu Cemaatin lideri Tanrının Türkiye’ye bir lütfu olarak ilan ediliyor ve saygıda asla kusur edilmiyordu” ifadelerini kullanıyor.

“Türkiye’yi el ele yönetiyorlardı, iş birliği içindelerdi”

Arıklı yazısında, aynı şekilde cemaatin de tüm silahlarını cepheye sürerek, başta Başbakan Erdoğan ve ailesi olmak üzere AKP’ye ciddi bir yıpratma kampanyası yürüttüğünü ve piyasaya sürülen video, ses kaydı ve kasetleri de dehşetle izlediklerini belirtiyor.

Arıklı, birbirine düşman olan cemaat ve AKP’nin geçmişte Türkiye’yi “el ele” yönettiğini de hatırlatıyor ve “İşin ilginç boyutu, kıran kırana mücadele veren bu iki kesim 10 yıla yakın el ele ülkeyi yönetmiş, askeri vesayet(!) ile bürokratik vesayeti(!) ortadan kaldırmak için tam bir iş birliği içinde kader birliği yapmışlardı” diyor.

“Birlikte adaleti ve hukuku ayaklar altına alıp uyduruk delillerle Ergenekon ve Balyoz davalarını yaptılar”

Cemaat ve AKP ilişkisi nedeniyle Türkiye’de adalet ve hukukun ayaklar altına alındığını ve Ergenekon ve Balyoz gibi uyduruk davaların üretildiğini de açık açık söyleyen Arıklı, “Bu uğurda adalet ve hukuk kuralları ayaklar altına alınarak açılan Ergenekon, Balyoz vs. gibi davalarda, uyduruk delil ve düzmece raporlarla yüzlerce insan senelerce hapislerde çürütüldü ve gelecekleri karartıldı” diyordu.

“Dini politikaya alet ederek korkunç bir silah haline getirdiler”

Arıklı’nın yazılarında en çok dikkat çeken detaylardan biri de Türkiye’de dinin siyasete alet edildiğini söylediği ve bunu da korkunç bir silah haline geldiğini belirttiği cümleleri.

Yani bugün aynı zihniyetin dayatması olan başörtüsü tüzüğünü canhıraş savunan Arıklı, o dönemki yazılarında AKP’yi Erdoğan üzerinden ağır şekilde eleştiriyordu.

Arıklı, “Dinin politikaya alet edilmesi halinde dinin nasıl korkunç bir silah haline gelebileceğini anlatmak istiyorum” diyerek Erdoğan’ın putlaştırıldığını söyle anlatıyordu;

“Bilindiği gibi ‘Cemaat’ veya ‘Hizmet’ dediğimiz grubun başındaki şahıs Fetullah Gülen Hocadır.

“Dini cemaatlerde lidere yüklenen ilahi vasıflar anlaşılabilir”

Her dini cemaatte olduğu gibi bu cemaatte de ‘lider’ yani Fetullah Hoca; yanılmazdır ve tartışılmazdır.

Onun emirlerini ve talimatlarını yerine getirmek, neredeyse bu cemaatin mensuplarınca bir ibadet olarak telakki edilmektedir.

Bir dini cemaati ve o cemaatin ‘lider’ dediği şahsa atfettiği özellikleri anlamak mümkündür de bir siyasi hareketin liderini putlaştırmasını anlamak mümkün değildir…”

“AKP’liler Erdoğan’ı ilah ilan etti”

Fetullah Gülen’den “hoca” diye bahsettiği yazısında Arıklı, Erdoğan’ın da kendi parti mensupları tarafından nasıl yoldan çıkarıldığını ve kendisini ilah sandığını şu cümlelerle anlatıyordu;

“AKP’de de Erdoğan, tartışılmaz liderlikten öte partililer tarafından kendisine ilahi vasıflar yüklenen bir kişi haline getirildi.

Bazı AK partililer Erdoğan’a dokunmayı ibadet saydı. Hatta onun doğduğu yer olan Rize ile vekil seçildiği yer olan Siirt’i mübarek yer olarak ilan etmişti.

Ama hiç kimse AKP Düzce Milletvekili gibi onu ilahi bir varlık ilan etmeye cesaret edememişti.

AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan Erdoğan için, ‘Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyan bir lider var’ diyerek, yalakalığın ne kadar ileri ve tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini göstermişti.

Garip olan; beş vakit namaz kılıp günde 5 defa Allah’ın huzuruna varan hiçbir AK partili yetkili bu vekile, ‘Ne diyorsun sen bre zındık, tez tövbe et’ demedi.

“Erdoğan da kendisinde ilahi vasıflar olduğuna inandı, yoldan çıktı!”

Oysa ilk itiraz etmesi gereken ve bu vekili kulağından tutup kapının önüne koyması gereken Erdoğan’dı.
Yapmadı.

Bu durum; bir partide lidere soytarılık yapan insanların, o lideri nasıl yoldan çıkarabileceğini ve kendisinde ilahi vasıflar olduğuna inandırabileceğini göstermesi açısından ilginçtir…”

Arıklı’nın bu yazısına ve diğer tüm yazılarına “silinmeden” BURAYA TIKLAYARAK ulaşabilirsiniz.













Başa dön tuşu