Adli OlaylarGüncelInstagramKıbrısManşetSiyaset

KTİHV: 3 Mayıs – 10 Mayıs arası Polis örgütü her 48 Saatte 1 İfade Özgürlüğü ihlali gerçekleştirdi






Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHV), İfade özgürlüğünün demokratik toplumun temel yapı taşlarından birini teşkil ettiğini, toplumsal ilerleme ve bireyin gelişiminde büyük bir yere sahip olduğunu vurgulayarak, adanın kuzeyinde son dönemlerde baskıcı politikalara karşı gerçekleştirilen eylemlerde Polis örgütünün bir hafta içerisinde sistematik bir şekilde ifade özgürlüğünü ihlal etmesine dikkat çekti

KTİHV: 3 Mayıs – 10 Mayıs arası Polis örgütü her 48 Saatte 1 İfade Özgürlüğü ihlali gerçekleştirdi

KTİHV tarafından yapılan yazılı açıklamada, ifade özgürlüğünün toplumun temel yapı taşlarından olup toplumsal ilerleme ve bireyin gelişiminde önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, ifade özgürlüğünün korunmasının, demokratik süreçler için esas olduğunu vurguladı.

Yüksek Mahkeme ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin birçok kararında, ifade özgürlüğünün unsurları olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin demokratik toplumun asli ögeleri olduğunun açık bir şekilde belirtildiği ifade eden açıklamada, KKTC Anayasası’nda ifade özgürlüğünün diğer haklara nazaran daha detaylı düzenlendiğini hatırlattı.

KTİHV açıklamasının devamında, son dönemlerde adanın kuzeyinde giderek artan baskıcı ve dayatma politikalara karşı düzenlenen demokratik eylemlerde Polis örgütü tarafından gerçekleştirilen ifade özgürlüğü ihlallerine dikkat çekti.

3 Mayıs tarihinde TC Cumhurbaşkanı’nın adayı ziyareti sırasında “İrade Bizde” pankartı açan aktivistlere yapılan müdahale, Gazeteciler Ayşemden Akın ve Emine Yüksel’in yayımladıkları haber nedeniyle ölüm tehdidi almaları karşısında Polis örgütünün yeterli koruma sağlamaması, Halkın Partisi’nin reklam panoları kiralayarak milletvekillerini eleştirmesi üzerine Polis örgütünün panoları kiraya veren kişinin ‘milletvekillerinin özel hayatına müdahale’ gerekçesiyle ifade çağrılması ve 1 Mayıs kutlamalarında Kürtçe “Yaşasın 1 Mayıs” pankartı taşıdıkları için 4 kişinin polis tarafından özgürlüğünden mahrum bırakılmasının, Polis örgütünün sistematik bir şekilde ifade özgürlüğünü ihlal ettiği örnekler olarak sıraladı.

KTİHV açıklamasında siyasiler başta olmak üzere, kamusal figürler ile devlet kurum ve kuruluşlarının siyasi eleştiri ve sorgulamaya doğal olarak açık olmaları gerektiği ifade edilirken, Polis örgütü ifade özgürlüğüne uygun davranmaya davet edildi.

KTİHV’in yazılı açıklamasının tam metni şöyle:    

“İfade özgürlüğü, demokratik toplumun temel yapı taşlarından olup toplumsal ilerleme ve bireyin gelişiminde önemli bir yere sahiptir. İfade özgürlüğünün korunması, demokratik süreçler ve bireyin gelişimi için esastır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir çok kararında, ifade özgürlüğünün unsurlarından olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin demokratik toplumun asli ögeleri olduğu vurgulanmıştır. Bu sebepledir ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası’nda ifade özgürlüğü diğer haklara nazaran daha detaylı düzenlenmiştir.

3 Mayıs 2025 tarihinde, TC Cumhurbaşkanı’nın KKTC’yi ziyareti sırasında “İrade Bizde” pankartına müdahale edilmesi ve bu pankartı açanlardan 5 kişinin tutuklanması, açık bir ifade özgürlüğünün ihlalidir. 19 Temmuz 2011 tarihinde, dönemin TC Başbakanı KKTC’ye gelişi sırasında açılan pankarta polis müdahale etmiş ve açılan davalar sonucunda Polis Örgütü tazminat ödemek zorunda kalmıştı.

Diğer taraftan 3–10 Mayıs 2025 haftası içerisinde gazeteciler Ayşemden Akın ve Emine Yüksel’in yaptıkları haberler nedeniyle ölüm tehdidi almaları ve habere konu olan kişinin öldürülmesinin ardından polis tarafından korunma talepleri yeterli düzeyde karşılanmaması da ifade özgürlüğünün ihlali anlamına gelmektedir.

Halkın Partisi’nin reklam panoları kiralayarak milletvekillerini eleştirmesi üzerine, bu panoları kiraya veren kişinin, Polis Örgütü tarafından milletvekillerinin özel hayatına müdahale ettiği gerekçesiyle ifade vermeye çağrılması kabul edilebilir değildir. Milletvekillerinin Meclis’te aldığı kararlar kamu adına alınmaktadır ve bu kararlar nedeniyle reklam panolarında eleştirilmeleri, özel hayata müdahale olarak nitelendirilemez; bu yaklaşım söz konusu yasanın ruhuna aykırıdır.

Son olarak, basından takip ettiğimiz kadarıyla 1 Mayıs kutlamalarında Kürtçe “Yaşasın 1 Mayıs” pankartı taşıdıkları gerekçesiyle 4 kişinin polis tarafından özgürlüğünden mahrum bırakılması da ifade özgürlüğü açısından ciddi bir tehdittir.

Demokratik bir toplumda ifade özgürlüğünün kısıtlanması, baskıya tabi tutulması veya sansürlenmesi kabul edilemez. Siyasiler başta olmak üzere, kamusal figürler ile devletin kurum ve kuruluşları, siyasi eleştiri ve sorgulamaya doğal olarak daha açık olmalıdır. Bu doğrultuda, rahatsız edici, iğrendirici, hoş olmayan hatta şoke edici ifadelerin dahi korunması, insan hakları açısından gerekli, demokratik değerler açısından ise kilit öneme sahiptir.

KTİHV olarak, Polis Örgütü’nü yukardaki konularda ifade özgürlüğüne uygun davranmaya davet ederiz”











Başa dön tuşu