Sputnik’in medya sponsoru olduğu etkinlikte konuşan Türkiye Finans Bütçe, Yönetim Bilgi Sistemleri ve Kurumsal Performans Müdürü İsmail Dokur “Binlerce yıl boyunca filozoflar, düşünürler, peygamberler parayı tüm kötülüklerin anası olarak gösterdi. Böyle olduğunu kabul etsek bile para hoşgörünün doruk noktası” ifadelerini kullandı.
Türkiye Finans Bütçe, Yönetim Bilgi Sistemleri ve Kurumsal Performans Müdürü İsmail Dokur, Sputnik’in medya sponsorluğunu üstlendiği İş ve Yatırımda Küresel Fırsatlar Zirvesi’nde (GOBI) para kavramını ve bu kavramın olmaması halinde günümüz koşullarının nasıl olabileceğini anlattı.
‘Madeni para ve banknotun ardından dijital para ve kripto ile şimdi yolumuza devam ediyoruz’
İstanbul Teknik Üniversitesi Yatırım Kulübü tarafından düzenlenen etkinlikte konuşan Dokur, paranın neredeyse her şeyi her şeyle değiştirebilmeyi sağlayan evrensel bir araç olduğuna dikkat çekti:
“Para aslında teknolojik bir dönüm noktası değil, zihinsel bir devrim. Hayal gücümüzde yaşayan yeni bir gerçekliğin yaratılması. Sistemli olarak ürün ve hizmetlerin değerlerini belirleyip bunu kullanmaya razı olmak aslında. Farklı kültürde, farklı eşyalarla başlayan bir süreç var. Sonra madeni para ve banknota evriliyorlar. Daha sonra da dijital para ve kripto ile şimdi yolumuza devam ediyoruz. Para insanların neredeyse her şeyi her şeyle değiştirebilmesini sağlayan evrensel bir araç. Paraya istediğimiz ya da ihtiyacımız olan bir şeyi edinmek üzerine kullanıyoruz.”
‘Olmasaydı dediğimiz para bir eşya değil, psikolojik bir kurgu’
Para kavramının olmadığı bir dünyada ticaretin nasıl olacağını Dokur şu şekilde anlattı:
“Parasız bir ülkeyi hayal edelim. Parasız bir ülkede yaşayan zengin bir çiftçi uzak bir coğrafyaya taşınmak istediğinde evini ve tarlalarını yanına alamayacak. Bunu tonlarca tarım ürünüyle değiştirebilir mi? Evet, değiştirebilir. Fakat bu sefer taşıma problemi ortaya çıkacak. Hatta çok zenginse taşıyamayacak bile. Bu problemi nasıl çözecek? Para sayesinde bu çiftçi tüm varlığını bir sandık deniz kabuğu karşılığında satabilir ve kolaylıkla yanında taşıyabilir. Deniz kabuklarının, doların, liranın değeri sadece hayal gücümüzde oluyor. Olmasaydı dediğimiz para bir eşya değil, psikolojik bir kurgudur. Fiziksel olanı zihinsel olana çevirmek için var. Bu kurguya herkes inandığı sürece bu devam ediyor. Bu kurgunun tam oturmadığı dönemlerde, gerçekten değeri olan şeyler para olarak sayılıyordu.”
‘Para, insanlar tarafından yaratılmış ve neredeyse tüm kültürel farklılıkları aşabilen bir güven sistemi’
Parayı ‘hoşgörünün doruk noktası’ olarak nitelendiren Dokur “Binlerce yıl boyunca filozoflar, düşünürler, peygamberler parayı tüm kötülüklerin anası olarak gösterdi. Böyle olduğunu kabul etsek bile, para aynı zamanda aslında hoşgörünün doruk noktası. Para dilden, devlet yasasından, kültürel yasalardan, dini inançlardan ve toplumsal alışkanlıklardan daha açık fikirli. İnsanlar tarafından yaratılmış ve neredeyse tüm kültürel farklılıkları aşabilen bir güven sistemi. Ayrıca din, cinsiyet, yaş, ırk ayrımcılığı da yapmıyor. Para sayesinde birbirini hiç tanımayan ve güvenmeyen insanlar etkin bir işbirliğine girebiliyorlar. Evrensel bir dönüşebilme ve dönüştürebilme gücü var” ifadelerini kullandı.
‘Para olmasaydı global ticaret ve bilgi akışı bu denli hızlı olmazdı’
Paranın olmadığı bir dünyada ticaret ve bilgi akışının hızlı olamayacağına işaret eden Dokur “Para olmasaydı global ticaret ve bilgi akışı bu denli hızlı olmazdı. Daha küçük topluluklarda temel ihtiyaçlar üzerinden ilerlerdik. Her toplum kendi keşifleri üzerinden ilerleme sağlar, toplumlar arası bilgi sınırlı olurdu. Materyalizm azalırdı. Günümüzdeki internet, telefon, televizyon sadece üretimin gerçekleştiği toplumlarda geçerli olurdu. Bunlar için büyük takaslar gerekebilirdi. Online alışverişimiz olmazdı” diye konuştu.
Kripto paralar zihinsel bir devrim olarak nitelendirilebilir mi?
Dokur ‘Zihinsel bir devrim olan takastan paraya geçiş gibi sanal paraya geçiş de zihinsel bir devrim olarak nitelendirilebilir mi’ sorusu üzerine “Biz buna inandığımız sürece bu devam edecek. Toplumların davranışına göre şekillenir. Örneğin, şu anda üretilen kripto paraların kaynağında enerji var. Dolayısıyla devletler bu enerji sarfiyatını kısıtladığında biz bu varlığa inanmayı sürdürürsek bu varlığın sınırlanmış kaynaklı değeri artar. Bir tarafta inandığımız bir varlık varken diğer tarafta onun üretimini kısıtlamış olacağız. Bu sebeple değeri artacak. Başka enerji kaynakları bulduğumuzda ve o varlığı oluşturduğumuzda değeri azalır. Toplumun geneli inanmaya başladığında daha da yaygınlaşır” cevabını verdi.