Kıbrıslıtürk lider Ersin Tatar‘ın Sözcüsü Berna Çelik Doğruyol, Tatar’ın 5+BM gayriresmi toplantısının ana oturumunda yaptığı konuşmada, Kıbrıs meselesindeki kişisel deneyimlerine, federasyonun neden Kıbrıs için uygun bir uzlaşı modeli olmadığını anlattığını belirtti
Doğruyol: Konuşma 6 bölümden oluştu, 40 dakika sürdü
adil ve kalıcı bir uzlaşı için uygun modelin neden egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüye dayanması gerektiğine, Kıbrıs meselesinde gerçekçi ve sürdürülebilir yola ve bu yolun iki tarafa sağlayacağı kazanımlara dikkat çektiğini açıkladı. Doğruyol, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın altı bölümden oluşan konuşmasının yaklaşık 40 dakika sürdüğünü kaydetti.
Doğruyol tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Tatar’a toplantıda, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Özel Temsilci M. Ergün Olgun, Milletvekili ve Müzakere Heyeti Üyesi Oğuzhan Hasipoğlu, Uzman Danışman Osman Ertuğ, Güven Yaratıcı Önlemler ve İki Taraflı Teknik Komiteler Koordinatörü Güneş Onar ile Hukuk İşleri Danışmanı Sülen Karabacak eşlik etti.
“Tatar, sürecin faklı olması gerektiğini ifade etti”
Açıklamaya göre Tatar, toplantıda yaptığı konuşmada, yarım asrı aşkın bir süredir başarısız bir şekilde süren Kıbrıs meselesine ilişkin bir uzlaşı sağlanmasına yönelik iki taraf arasında ortak zemin arayışıyla Genel Sekreter Antonio Guterres tarafından düzenlenen 5+BM gayriresmi toplantısına katılan tüm taraflara teşekkür etti.
Tatar, Kıbrıs meselesinde ilerleme kaydedebilmek için şimdiki sürecin farklı olması gerektiğini vurgulayarak, aynı şeyi yaparak farklı bir sonuç elde edilemeyeceğinin 1977’den itibaren görüşülen ve bir sonuç alınamayan iki-toplumlu iki-bölgeli federasyon zemininde sürdürülen geçmiş görüşmelerden de aşikar olduğunu ifade etti.
Bu zemindeki görüşmelerin Kıbrıslı Türklerin aleyhine kurgulanan ve artık “kabul edilemez” olan statükoyu devam ettirmekten başka bir amaca hizmet etmediğini dile getiren Tatar, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüye dayalı iki devletin iş birliği zemininde bir uzlaşı vizyonunun Kıbrıs adasını ve bölgeyi ileriye götürecek gerçekçi, adil ve sürdürülebilir bir uzlaşı zemini olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Doğruyol, açıklamada şunları da aktardı:
“Cumhurbaşkanımız, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs adasının ortak sahibi olarak uluslararası toplumda hak ettikleri statüye ulaşıp, temel insan haklarına sahip, haysiyetli ve hür bir şekilde yaşamak için halen haklı bir mücadele verdiğine değinerek, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlar gibi adadan çekilen İngiliz sömürgesinden aldıkları, egemen eşitlik ve kendi geleceklerine karar verme, haklarıyla eşit statüde Ortaklık 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini kurduklarını, bu ortaklığın 1963 yılında Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerin eşit statülerini kabul etmeyerek, saplantı haline getirdikleri tahakkümcü tutumlarıyla Cumhuriyeti işgal edip kontrolü ele geçirmeleriyle yıkıldığını, ihtiyaca binaen ve var olmak için Kıbrıslı Türklerin kendi idarelerini ve 1983 yılında kendi Devlet’lerini kurduğunu, 1963 yılından itibaren iki tarafın kendi bağımsız Devlet’leri altında egemen yaşadıklarını vurguladı.
İki tarafın 1960 yılında cemaat veya toplum olan statülerinin 60 yıldan sonra değiştiğini ve artık adada Devlet sahibi iki halk olduğunu ifade etti. Bu gerçekler ışığında, sürdürülebilir ve adil bir uzlaşının alandaki gerçekler ışığında kurgulanması gerektiğini vurgulayarak eşitliğe dayalı bir iş birliği ilişkisinin Devletler arası düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanımız, Kıbrıslı Türklerin çok zor şartlardan geçerek bağımsız ve hür yaşadıklarını, egemenliklerinden hiç vazgeçmediklerini ve bu günden sonra da egemen eşitliklerinden ve eşit statülerinden asla vazgeçmeyeceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanımız, bu toplantının, federasyon zemininde yaşanmış olan geçmiş başarısızlıklardan ders alarak, yeni bir müzakere süreci başlatmadan önce, uluslararası toplumun Kıbrıslı Türklere yapılan haksızlıklara ve çağdışı izolasyonlara ön koşul olmaksızın bir son verip, Kıbrıs adasının ve bölgenin değişen gerçekleri ve gereklilikleri bağlamında adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşı için ortak zemin bulunmasına yönelik önemli bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Bu bağlamda, Kıbrıs meselesindeki çıkmazı aşabilmek için ortaya konan tek yeni, yapıcı ve gerçekçi fikir, Kıbrıs Türk tarafınca masaya getirilmiş oldu.”