DünyaGüncelInstagramManşetSiyasetYaşam

Çok sayıda kuruluş ikinci davaya müdahil olmak için başvuru yaptı






Clooney Vakfı’nın da aralarında bulunduğu uluslararası kuruluşlar iş insanı ve insan hakları aktivisti Osman Kavala’nın ikinci davasına müdahil oluyor

Çok sayıda kuruluş ikinci davaya müdahil olmak için başvuru yaptı

Osman Kavala, şu an Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi gündeminde olan dosyasına ek Türk mahkemeleri önünde kesinleşmiş yargı kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) birçok maddesini ihlal ettiği ve AİHM tarafından hükmedilmiş ihlalin sürdüğü gerekçesiyle 18 Ocak’ta ikinci kez Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmuştu.

Türkiye’nin bu başvuruya ilişkin görüş ve savunmasını önümüzdeki günlerde Strasbourg’a iletmesi bekleniyor.

Çok sayıda kuruluş bu ikinci davaya dahil olmak için AİHM’e başvuruda bulundu.

DW Türkçe’nin haberine göre o kurumlar arasında Türkiye Barolar Birliği, İfade Özgürlüğü Derneği, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Uluslararası Hukukçular Komisyonu’nun yanı sıra Amerikalı aktör George Clooney ve eşi insan hakları avukatı Amal Clooney’nin eşinin kurduğu Clooney Vakfı da var.

Clooney Vakfı’nın başvurusu kabul edildi

Clooney Vakfı’nın müdahillik başvurusu AİHM tarafından kabul edildi. Vakıf bu kapsamda dava sürecinde AİHM’e görüş belgesi iletecek.

Clooney Vakfı’nın destekçileri arasinda Bill ve Melinda Gates Vakfı, Microsoft, Versace Vakfı, Smith Aile Fonu, Amerikan Barolar Birliği ve Uluslararası Barolar Birliği bulunuyor.

Müdahil kuruluşlar ikinci dava sürecinde Osman Kavala’nın yanında saf tutacak. Bu da ikinci dava sürecinin uluslararası planda daha fazla yankı yapacağı şeklinde okunabilir.

İkinci davaya ilişkin olarak AİHM tarafından Strasbourg’da bir duruşma düzenlenip düzenlenmeyeceği ve kararın ne zaman açıklanacağı henüz bilinmiyor.

Kavala’nın avukatı Komite’den adım atmasını istedi

Bu arada Kavala hakkında AİHM tarafından 10 Aralık 2019’da açıklanıp 11 Temmuz 2022’de onaylanan kararın icra süreci gelecek hafta bir kez daha Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi gündemine gelecek.

AİHM’nin kararını uygulamaması sebebiyle Türkiye’yi denetim sürecine alan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ndeki görüşmelere de bu hafta devam edilecek.

Kavala’nın avukatı, AİHM’nin Osman Kavala kararlarının Türkiye’de Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından tam ve ivedilikle uygulanması ve Kavala’nın ne zaman ve nasıl serbest bırakılacağına dair ‘net bir takvim’ sunması için Bakanlar Komitesi’nin Ankara’ya çağrıda bulunmasını da istiyor.

Kavala’nın avukatı, toplantılar öncesi Komite’ye gönderdiği tutum belgesinde AİHM kararına rağmen Ankara’nın şimdiye kadar hiçbir önlem almadığına dikkat çekerek, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) karar gereği Tamamlayıcı Ortak Prosedür başlatılması talebinde bulundu.

Prosedür öncelikli olarak ilgili devletle diyalog ve işbirliğini hedefliyor. Bugüne kadar hiçbir üye devlete uygulanmayan prosedür, işletilmesi halinde üç aşamalı bir plana dayanıyor.

Planın ilk aşaması ilgili devletle üst düzey temaslar öngörüyor.

Bu temaslar sonuç vermezse, ilgili devletin kendisine verilecek süre çerçevesinde somut önlemler alması için Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği tarafından bir yol haritası hazırlanması öngörülüyor.

Bu aşamanın da sonuç vermemesi halinde üyelikten kaynaklanan yükümlülüklerini ciddi surette ihlal eden devletin temsil hakkından bir süre mahrum edilmesi ve/veya Bakanlar Komitesi tarafından üyelikten çekilmeye davet edilmesi gündeme geliyor.

Komitenin, kendi içinde yeterli çoğunluğu sağlayabilmesi halinde ilgili devleti üyelikten çıkarma yetkisi de bulunuyor.

Ne olmuştu?

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemlerinden itibaren ‘Türkiye’nin Soros’u’ diye hedef gösterdiği Kavala, 18 Ekim 2017’de Gaziantep’te gözaltına alınıp İstanbul’a götürüldü.

Gözaltı gerekçesi ilk anda öğrenilemedi. Soruşturmanın gizli yürütüldüğü söylendi.

Kavala, 1 Kasım’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Tutuklamaya iki gerekçe gösterildi: Gezi eylemleri bağlamında ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve 15 Temmuz darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs.’

İddianame sürecinde dosya ikiye ayrıldı.

Gezi eylemlerine ilişkin iddianame, 19 Şubat 2019’da hazırlandı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 10 Aralık 2019’da Kavala’nın derhal salıverilmesi yönünde karar verdi.

Beraat, tahliye, tekrar tutuklama

Kavala, ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yürütülen davanın 18 Şubat 2020’deki altıncı duruşmasına da tutuklu olarak çıktı. Duruşmada sekiz sanıkla birlikte Kavala’nın da beraat ve tahliyesine karar verildi.

Ancak hemen ardından İstanbul başsavcılığı Kavala hakkında darbe girişimi bağlamında ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla yürütülen davada gözaltı kararı bulunduğunu duyurdu. Tahliyesi beklenen işadamı gözaltına alındı. Oysa Kavala için Ekim 2019’da bu soruşturmada tahliye kararı verilmişti. Buna rağmen Kavala 19 Şubat 2020’de yeniden tutuklandı. Kavala 9 Mart’ta 2020’de de aynı dava kapsamında bu kez ‘siyasal veya askeri casusluk’ suçlamasıyla tutuklandı.

AYM’ye başvuru

Kavala haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle 4 Mayıs 2020’de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Başvuru 15 üyeli mahkeme tarafından 29 Aralık 2020’de yediye karşı sekiz oyla reddedildi.

25 Ocak 2021’de AİHM’in bağlı bulunduğu Avrupa Konseyi, ‘Kavala’nın serbest kalması rica değil, bağlayıcı hukukun gereği’ diye Türkiye’ye hatırlatmada bulundu.

5 Şubat’ta İstanbul 36’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde Kavala’nın ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ ve ‘siyasi ve askeri casusluk’ suçlarından yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Kavala, tahliye edilmemesinin daha ağır bir hak ihlaline yol açacağını söyledi. Mahkeme, tutukluluğun devamına karar verdi.

Başkan şerh koydu

23 Mart’ta AYM’nin gerekçeli kararı açıklandı. Karşı oy verip şerh düşen yedi üye arasında başkan Zühtü Arslan’ın da bulunduğu görüldü.

21 Mayıs’ta Gezi Parkı eylemlerinin üçüncü kez yargılandığı davada Kavala’nın oy çokluğuyla tutukluluk halinin devamına karar verildi. Başkan, karara şerh koyduğunu açıkladı.

8 Ekim’de Kavala dahil 16 hak savunucusu ve Beşiktaş futbol takımı taraftar grubu çArşı’nın 35 üyesi ilk defa birlikte hakim karşısına çıktı. Duruşma sonucunda mahkeme, oy çokluğuyla Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

İhlal prosedürü

3 Aralık 2021’de Avrupa Konseyi, AİHM ihlal kararına rağmen Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye’ye karşı yaptırım prosedürü kararını hatırlatarak 19 Ocak 2022’ye kadar görüşünü iletmesi için süre verdi.

Kavala 17 Ocak’taki duruşmada de yine tahliye edilmedi.

Türkiye AİHM’e şu yanı gönderdi: “Kavala’nın yargılanması AİHM kararının alındığı davadan değil, farklı bir davadan sürmektedir.”

Bunun üzerine Avrupa Konseyi’nin siyasi organı bakanlar komitesi, 2 Şubat’taki toplantıda Kavala’nın AİHM kararına rağmen serbest bırakılmaması nedeniyle Türkiye aleyhine aralık başında başlattığı ‘ihlal prosedürü’nün ikinci aşamasını oylamaya sundu. Oturumda dosyanın AİHM’e havale edilmesine dair ara karar oy çokluğuyla kabul edildi.

Erdoğan: Bizi çok ilgilendirmiyor

Erdoğan, 3 Şubat’ta bu kararı şöyle eleştirdi: “AİHM ne demiş, Avrupa Konseyi bu konuda ne demiş; bu da bizi çok ilgilendirmiyor. Biz kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz. Bu saygıyı duymayanlara da kusura bakmasınlar bizim saygımız olmayacaktır.”

Kavala’nın 1574 gündür tutuklu bulunduğu Gezi/çArşı davasının beşinci duruşması 21 Şubat’ta görüldü. Mahkeme, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına, dosyalarına ayrılmasına karar verdi.

23 Şubat’ta AİHM, Türkiye’ye yönelik ihlal sürecini görüşmek üzere, taraflara görüşlerini sunması için 19 Nisan’a kadar süre verdi.

Kavala 21 Mart’ta tekrar hakim karşısına çıktı. Mahkeme, tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Hükmün açıklanması beklenen 22 Nisan’daki duruşmada da karar çıkmadı.

Ağırlaştırılmış müebbet

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Nisan’daki karar duruşmasında Kavala’ya ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ten ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. Mahkeme heyetinden bir üye hakim karara karşı oy kullandı.

Duruşmada Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında da 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verildi.

28 Aralık 2022’de istinaf başvurusunu değerlendiren İstanbul bölge adliye mahkemesi, Kavala ve ve diğer sanıkların cezalarını ‘hukuka uygun’ buldu.

Yargıtay, 28 Eylül 2023’te Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’nun 18’er yıl hapis cezasını onadı. Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen 18’er yıl hapis cezalarıysa bozuldu.

İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi 7 Haziran’da 219 mavi ve dört adet kırmızı dosyayı ‘kanun yararına bozma talebi’ başlığıyla İstanbul başsavcılığı bakanlık muhabere bürosuna bir yazıyla yollamıştı. Bakanlığa gönderilenler arasında Osman Kavala’nın dosyası da yer alıyordu.

T24‘ten Murat Sabuncu’nun haberine göre kararda, ‘hükümete karşı suçlar‘ başlığı altında yer alan 312’nci maddeye atıfta bulunularak, “Dosya kapsamına, dayandığı gerekçeye ve mahkemenin takdirine nazaran, İstanbul 14’nci Ağır Ceza Mahkemesinin 25/04/2024 tarihli ve 2024/65 değişik iş sayılı kararı aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmediği”ni belirtti.

Kavala’nın yeniden yargılama talebi 15 Mayıs’ta 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da reddedilmişti.

Kanun yararına bozma ‘hukuka aykırılıklar bulunan karar-hükümlerin bozulması istemiyle Adalet Bakanlığı tarafından Yargıtay başsavcılığı’na başvurulması yoluyla yapılıyor.









Başa dön tuşu