InstagramKöşe Yazarlarımız

Kıbrıs’ın Kuzeyinde Talimatlar Demokrasisi






Kıbrıs’ın kuzeyinde, mevcut siyasi sistem içinde yaşanan seçimler, pek çok insanın gözünde demokratik temsilin sorgulandığı bir süreç haline gelmiştir.

Talimatla bir seçim dönemi yaşayacağız” ifadesi, aslında bu süreçte demokratik değerlerin ve toplum iradesinin ne denli ayaklar altına alındığını açıkça ortaya koymaktadır.

Bu durum, adayların belirlenmesiyle ilgili uygulamaların, halkın görüş ve tercihleri yerine belirli odakların direktifleri doğrultusunda şekillendiği bir süreci akla getirmektedir.

Seçim süreçleri genelde, bireylerin demokratik bir seçim hakkı kullanarak temsilcilerini belirlediği bir zemin teşkil eder; ancak KKTC’deki mevcut sistem, bu anlayıştan ciddi biçimde uzaklaşmaktadır.

Adayların belirlenmesi konusunda sıkça duyulan talimatlar, toplumda geniş bir hayal kırıklığına yol açmakta ve bu durum, seçmenler nezdinde demokratik katılımın anlamını sorgulatmaktadır.

Aslında, bu talimatlarla yönetilen bir seçim süreci, toplumun iradesine değil, belirli güç odaklarının çıkarlarına hizmet eden bir mekanizmadan başka bir şey değildir.

“Kendi adayım” diye ifade edilen kişilerin desteklenmesi talimatları, demokratik bir yaratıcılığın ve geçmiş siyasi tecrübelerin heba edilmesi demektir.

“Şunlar aday olmasın, şu şahıs da adaylıktan çekilsin” gibi yönergeler, basit bir siyasi strateji olmaktan öte, Kıbrıs’ın kuzeyindeki demokratik süreci ciddi şekilde yaralayan bir yapıdadır.

Bu yaklaşım, vatandaşların temsil haklarını sınırlamakta ve siyaseti topluma kapalı bir hale getirmektedir.

Bu nedenle, siyasi hayatın akışı ve seçimlerin sağlıklı işlemesi, çıkmaz bir sokakta ilerlemektedir.

Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi, siyasi kararların toplumun iradesi doğrultusunda belirlenmesi anlamına gelir.

Ancak Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasi atmosfer, bu anlamdan uzak bir noktada bulunmaktadır. “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” atasözü, bu koşullar altında oldukça manidar bir ifade haline gelmiştir.

Seçim sonuçlarının öngörülebilir olması hem siyasal istikrarsızlığı hem de halkın geleceğe dair umutsuzluğunu artıran bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Seçim süreçlerinde anket ve kamuoyu yoklamalarının gerçeği yansıtmadığı, genel olarak sahneye konulan bir oyunun var olduğu, toplumun bilinçli katılımını hiçe sayan bir anlayışla birleşince, Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasi atmosfer cansız bir görüntü sergilemektedir.

Saygın bir temsili hak eden halkın, siyasi elitlerin belirli yönlendirmeleri altında köşeye sıkıştırılması, bu sahte demokrasinin en belirgin özelliğidir.

Böylesi bir ortam, özellikle genç kuşaklar üzerinde ciddi etkiler yaratmakta; toplumun, demokrasiye olan inancını kaybetmesine ve siyasete olan ilgisinin azalmasına yol açmaktadır.

Gençlerin gelecekte bu tür bir demokrasi anlayışından kaçacağı ve siyaseti terk etmesi, Kıbrıs’ın siyasi kaderini olumsuz yönde etkileyecek bir sonuçtur.

Sonuç olarak, Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçimlerin şekli ve içeriği, yalnızca bir grup insanın talimatlarıyla belirlenemez.

Gerçek demokrasi, bireylerin kendi iradeleriyle, özgürce seçmelerinin sağlandığı, farklı görüşlerin saygı gördüğü bir ortamda mümkündür.

Toplumun kendi temsilcilerini seçebilmesi, ancak sağlıklı bir siyasi iklimin oluşturulmasıyla gerçekleşebilir.

Talimatlarla yürütülen bu demokrasi anlayışından kurtulmak ve halkı gerçek anlamda temsil eden adayların çıkmasını sağlamak, Kıbrıs’ın siyasi geleceği açısından hayati bir önem taşımaktadır.

Bu sebeple, KKTC’nin demokrasi anlayışını yeniden sorgulamak ve bunun üzerine cesur adımlar atmak hem bireylerin hem de toplumun geleceği için bir zorunluluk haline gelmiştir.

Demokrasi, sadece seçim sırasında değil, her an yaşanan bir olgudur; bu nedenle demokratik değerlerin yaşatılması ve geliştirilmesi için herkesin sorumluluk alması gerekmektedir.











Başa dön tuşu