DünyaGüncelInstagramManşetSiyaset

Raporda, Kıbrıs konusundaki zıt yaklaşım ısrarı da geniş yer aldı






Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye‘ye ağır eleştiriler içeren yıllık raporu kabul etti. Raporda, tek adam rejimi çerçevesinde giderek daha otokratik ve despot bir anlayışa evrilmeye devam eden Erdoğan Türkiye’sinin uluslararası hukuktan kaçırmaya çalıştığı Ekrem İmamoğlu davası, Kıbrıs sorunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları gibi insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularındaki ciddi gerilemeleri detaylı bir şekilde irdelendi

Raportör Sanchez Amor: Üyelik için kestirme bir yol yok

İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarında sert eleştirilerin yer aldığı 27 sayfalık rapor için 367 parlamenter lehte oy kullanırken 74 parlamenter aleyhte oy verdi. 188 parlamenter ise çekimser kalmayı tercih etti.

İspanyol parlamenter Nacho Sanchez Amor tarafından kaleme alınan raporda ve Strasbourg’dan gelen açıklamalarda “üyelik için kestirme yol olmadığı” mesajı ön plana çıktı.

AP, tıkanan katılım süreci yerine farklı bir ilişki kurulması yönündeki ısrarını da sürdürdü.

Raporda Türkiye’nin bazı davalarda AİHM kararlarına uymaması ve Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile ilgili de eleştiriler yer aldı.

Raporda “Türk yetkililerin ülkeyi daha da otoriter bir modele doğru ittiği” yorumu yapıldı.

Türk yetkililer rapora rağmen halen beklentiden söz etti!

Türk Dışişleri Bakanlığı rapor için “ülkemiz aleyhine çarpıtılmış, ön yargılı ve gerçek dışı iddialar içermektedir” dedi.

Bakanlık AP’yi “terör örgütlerine ve Türkiye karşıtlığını varoluş nedeni haline getirmiş bazı çevrelere propaganda zemini sağlayan bir kurum” olarak tarif etti.

Açıklamada “ülkemizdeki siyasi dinamikler, dış politikamız ve Sayın Cumhurbaşkanımızın KKTC ziyaretine yönelik mesnetsiz değerlendirmelerini reddediyoruz” ifadeleri yer aldı.

Bakanlık “Önümüzdeki dönemde, katılım sürecimiz dahil, AB ile ilişkilerimizin karşılıklı yarar temelinde sürdürülmesi için AP’nin üzerine düşeni yapması temel beklentimizdir” dedi.

AP oturumunda neler yaşandı?

Raporun tartışılması amacıyla 6 Mayıs akşamı AP Genel Kurulu’nda düzenlenen oturuma katılım çok düşük kaldı.

Oturumda söz alan Türkiye Raportörü Sanchez Amor, neredeyse boş bir salona hitap etti.

Son dönemde Türk medyasında Türkiye’nin askeri gücünün AB kapılarını açtıracağına yönelik haberlere rastladıklarını belirten Sanchez Amor, “Bu olmayacak. AB üyesi olmak için kestirme yol yok” dedi.

İnsan hakları ve demokrasi alanında endişe verici gelişmeler gözlemlediklerini belirten AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos’un ana mesajı ise şu oldu:

“Türkiye’nin AB ile sürdürmek istediği ilişkinin niteliğini netleştirmesi ve eylemlerini buna göre düzenlemesi önemlidir.

“Nihayetinde işbirliğimizin derinliği ve kalitesi her iki tarafın da karşılıklı kararlılığına ve yapıcı yaklaşımına bağlı olacaktır.”

Oturumda söz alan parlamenterlerin Türkiye’ye yönelik açıklamalarında da eleştiriler olumlu vurguların önüne geçti.

Yeni ilişki talebi sürüyor

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin 2018’den bu yana pratikte durmuş olmasıyla AP “yeni bir ilişki” vurgusunu her yıl daha yoğun işliyor.

AB’ye katılım kriterlerinin mutlak ve müzakereye kapalı olduğunun hatırlatıldığı bu yılki raporda da mevcut şartlarda müzakere sürecine dönülmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.

Bununla birlikte daha yakın, dinamik ve stratejik bir ortaklık için çalışmaya devam edilmesi istendi.

Belgede Türkiye’nin stratejik ve jeopolitik öneminin altı çizilmekle birlikte, “Katılım sürecinde kestirme yollar yoktur ve katılım sürecinin özünde yer alan demokratik ilkeleri tartışmaktan kaçınmak için hiçbir argüman ileri sürülemez” mesajı verildi.

Belgede, “Türkiye ile AB arasında değerler ve standartlar konusundaki büyük uçurumun kapatılması konusunda Türk yetkililerin olumlu açıklamalarını somut adımların izlemediği” tespitinde bulunuldu.

Türk toplumunun büyük bölümünün Avrupa yanlısı yaklaşımının Türkiye’nin katılım sürecinin canlı tutulmasının başlıca nedeni olduğunun belirtildiği belgede, “otoriter eğilimin”, ticaret ve güvenlik işbirliği de dahil olmak üzere AB-Türkiye ilişkilerinin tüm boyutları üzerinde ciddi etkilere yol açacağı belirtildi.

Schengen vizesi çağrısı

AP, raporunda Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alma konusunda yaşadığı zorluklara da değindi.

Raporda, Schengen başvurularında “talepteki belirgin artış ve sistemin kötüye kullanılması korkusu” nedeniyle sorunlarla karşılaştığı, bundan “üzüntü duyulduğu” belirtildi.

Vizelere erişimin iyileştirilmesi konusundaki siyasi kararlılığa dikkat çekilen belgede “kalan teknik ve idari engellerin ele alınması için her iki tarafa da yoğun çaba göstermeleri” çağrısında bulunuldu.

Raporda, AB ülkelerine yönelik çağrı ise “AP, üye devletleri bu konuya ayrılan kaynakları artırmaya çağırır” şeklinde ifade edildi.

Dikkat çeken AİHM çağrısı

Raporda en dikkat çekici vurgulardan biri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla ilgiliydi.

Türkiye, bağlayıcılığı olmasına rağmen bazı AİHM kararlarını uygulamıyor.

Bu nedenle Avrupa Konseyi ile Ankara arasında yıllardır sıkıntılı bir süreç yaşanıyor.
AP raporda insan hakları savunucusu Osman Kavala ve siyasetçi Selahattin Demirtaş’a ilişkin AİHM kararlarını odakta tutarak “tam uygulama” talebinde bulundu.

AP, AİHM kararlarıyla Türkiye’ye yapılan mali yardımların ilişkilendirilmesi önerisini gündeme getirdi.

Raporda, AB Komisyonu ve AB üyelerine Türkiye’nin bu kararları uygulamasını sağlamak amacıyla tüm diplomatik kanalları kullanma ve bu kararlara uyumu Türkiye’ye yapılacak mali yardımlar için bir ön koşul olarak değerlendirme çağrısı yapıldı.

İmamoğlu vurgusu

Suç örgütü kurucusu olmak, irtikap, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, terör örgütüyle işbirliği ve yolsuzluk suçlamalarıyla 19 Mart’ta gözaltına alınan ve 23 Mart’ta tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun durumu da raporda yer aldı.

AP daha önce de gözaltı ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin bir oturum düzenlemiş ancak karar almamıştı.

Üniversite diploması iptal edilen Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının, “siyasi amaçlı bir hamle” olarak nitelendirildiği belgede, “Türk yetkililerin ülkeyi daha da otoriter bir modele doğru ittiği” görüşü işlendi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından yaptığı açıklamada “Tarafsız ve bağımsız yargının gerçekleştirmekte olduğu soruşturmaları farklı taraflara çekmek, darbe gibi ifadelerle nitelendirmek son derece tehlikeli ve yanlıştır” demişti.

Tunç, “Herkes bilmelidir ki hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır” ifadelerini kullanmıştı.

Raporda, “AP, demokratik standartların gerilemeye devam etmesinden ve Türk makamlarının giderek artan baskıcı yasalar yoluyla eleştirel seslere karşı uyguladığı amansız baskıdan derin endişe duymaktadır” ifadelerine yer verildi.

PKK ile süreç ‘önemli bir fırsat’

Belgede, PKK’nın silah bırakarak kendisini feshetmesi amacıyla yürütülen sürece destek geldi.

AB’nin terör listesinde yer alan PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı memnuniyetle, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından başlatılan yapıcı yaklaşım da takdirle karşılandı.

Raporda, “AP, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yaptığı silah bırakma, kendini feshetme ve barış sürecine dahil olma çağrısını, 40 binden fazla kişinin ölümüne neden olan 40 yıllık şiddet döneminin sona ermesine yardımcı olabilecek tarihi ve uzun zamandır beklenen bir adım olarak memnuniyetle karşılar” denildi.

Belgede, “Önemli bir fırsatın söz konusu olduğu” vurgusuna yer verildi.

Kıbrıs sorunu konusunda zıt yaklaşım

Kıbrıs sorunu, geçtiğimiz yıllardaki raporlarda olduğu gibi bu yılki raporda da önemli bir yer tuttu.

Belgede, Kıbrıs sorunu bağlantılı hemen her konuda Türkiye’nin yaklaşım ve politikaları eleştirildi.

AP, Kıbrıs sorununun çözümü bağlamında 18-19 Mart’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri himayesinde yapılan görüşmelerin olumlu bir atmosferde geçmesinin memnuniyetle karşılandığının altını çizdi.

Türkiye’nin Kıbrıs sorunu konusundaki iki devletli çözüm önerisi “kabul edilemez” olarak nitelenerek çözümün tek uluslararası tüzel kişiliğe, tek egemenliğe, tek vatandaşlığa ve siyasi eşitliğe sahip iki toplumlu, iki bölgeli federasyon olduğu tezi yinelendi.

AP, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımasını AB’yle ilişkilerin gelişmesi için olmazsa olmaz şart olarak görüyor.
Gümrük birliği güncellemesine şartlı destek

Türkiye’nin AB’den en önemli beklentileri arasında yer alan gümrük birliği güncellemesi, AP’nin diğer konulara oranla daha pozitif tavır içinde olduğu başlıklardan.

Raporda, “AP, dijitalleşme de dahil olmak üzere çok çeşitli ortak çıkar alanlarını kapsayabilecek daha geniş ve karşılıklı fayda sağlayan bir kapsamla geliştirilmiş bir gümrük birliğini desteklemeye hazırdır” denildi.

Bununla birlikte AP bu konuda açık çek vermiyor:

“AP, sürecin sonunda Parlamento’nun onay verebilmesi için böyle bir modernizasyonun insan hakları ve temel özgürlükler, uluslararası hukuka saygı ve iyi komşuluk ilişkileriyle ilgili güçlü koşullara dayanması gerektiğinin altını çizer”

BBC Türkçe











Başa dön tuşu