EkonomiGüncelInstagramKıbrısManşetYaşam

Özkızan: Asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmediği sürece bu sorun devam edecek






Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu ve Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, Emeğin Gündemi programına konuk olarak cılız asgari ücret artışı ve Kıbrıs’ın kuzeyinde derinleşen kapitalizm konu başlıklarını irdelediler

Özkızan: Asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmediği sürece bu sorun devam edecek

Omorfo Bölge Sorumlusu Celal Özkızan, durumumuzun geçmişe göre verilen mücadeleler ile daha iyi olduğundan bahsederek 2018’den bugüne Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve özel sektör çalışanlarının haklarını koruyan bir mücadele yürütmesine değindi.

Özkızan, mücadeleyi motive eden şeyin insanların bir şeye öfke duyması kadar aynı zamanda kendilerine özgüven duymalarından da geçtiğini söyledi. Özkızan, “öfkenizi sabit tutun ama o öfkenizin üzerine bir özgüven de ekleyin, bugüne kadar ortaya bir mücadele koyduğumuz için eskisinden daha iyi duruma geldik” şeklinde konuştu.

Özkızan, 2011’den 2019’a kadar asgari ücrete yapılan artışın hayat pahalılığın hep altında kaldığını anlatarak, 2019’dan beri hükümetlerin asgari ücret artışını hayat pahalılığı oranında veya üstünde verme tavrı geliştirdiğini ve bu tavrı ilk kez 2025’te bozduklarını kaydetti.

2019 yılında asgari ücretin hayat pahalılığının altına düşmemesini ortaya koyulan mücadele olarak açıkladı. Özkızan, mücadelenin söylenmeye, şikayete dayalı değil asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi gibi somut taleplere dayalı olan bir mücadele olduğuna dikkat çekti. Özkızan, hangi parti hükümete gelirse gelsin asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmediği sürece bu sorunun devam edeceğini söyledi.

“Asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlensin”

Bağımsızlık Yolu’nun 2018 yılında asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi talebini, yasa tasarısı olarak meclise sunduğundan bahseden Özkızan, böylece özel sektör çalışanlarının asgari ücret belirleme sürecinde stres yaşamayacaklarını ve kamu ve özel sektör çalışanlarının kaderinin bir olacağını söyledi.

Bir kazanımı yasal güvence altına alındığında geri alınamaz olmadığını ama yasayı kaldırma sürecinin bir mücadeleyi körükleyeceğini ifade eden Özkızan, Göç yasasının geçme sürecini hatırlattı.

“Yıllar içerisinde kurulan ultra zenginlerin egemenliği, yoksulluğu bambaşka bir seviyeye getirdi”

Özkızan, reel asgari ücretin ne olduğundan bahsederek, asgari ücretteki artışın reel değil nominal olduğunu söyledi. Özkızan, reel asgari ücreti kısaca “elinize geçen para değil, alım gücünüzdür” şeklinde tanımladı. 2011 yılında bir asgari ücretlinin alım gücünün 2019 yılına kadar geriye kalan yıllardan daha iyi durumda olduğuna dikkat çeken Özkızan, 2011 yılında asgari ücretlinin daha az geçim sıkıntısı çektiğini söyledi.

Özkızan, özellikle 2004 yılında başlayan ve yıllar içerisinde kurulan ultra zenginlerin egemenliğinin günümüze kadar eşitsizliği ve yoksulluğu bambaşka bir seviyeye getirdiğini vurguladı. Sürecin içerisinde sermayenin temsilcisi olan gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin kontrolü altında yaşanan gerilemenin, 2018’den itibaren Kıbrıslı Türklerin ortaya koyduğu mücadele ile tersine dönmediğini ama yavaşlatıldığına dikkat çekti.

Özkızan, “yeterince yavaşlatırsak durdurabiliriz, daha da örgütlenirsek geriye çeviririz, çok fazla örgütlenirsek kendi egemenliğimizi kurmaya başlayabiliriz” dedi.

“Hem siyasası partiler hem sendikalar bu somut talepler etrafında birleşsinler”

Özkızan, 2019’a kadar sermayenin bir yerden kısacaksak özel sektör çalışanlarından kısalım düşüncesine sahip olduğunu fakat, 2019’dan sonra daha çok özel sektör çalışanlarını merkeze alınmasından dolayı hükümetin gözünü miskin kamu sendikalarına çevirdiğini ama beklemedikleri bir refleksle karşılaştıklarını kaydetti.

Özkızan, kamu çalışanları ve sendikaları özel sektör çalışanlarının çıkarlarıyla kendi çıkarlarını ortak görmeye başlarlarsa kendilerinin de işine geleceğini söyledi. Geçtiğimiz aralık ayında yapılan grevi örnek gösterdi. Özkızan, hükümetin beklenmedik bir grevle ve grev yaşanırken özel sektör çalışanlarının bu greve yönelik beklenmedik bir desteği ya da sessizliği ile karşılaştığını özel sektör ve kamu çalışanlarını bölemediğini, geri adım atmak zorunda kaldıklarını, gözlerini özel sektör çalışanlarına çevirdiklerini söyledi.

Kamu çalışanlarının asgari ücrete yapılmış olan artışın kendilerine yapılmış olan bir saldırıymış gibi görmelerinin önemine dikkat çeken Özkızan, bu doğrultuda ortaya bir eylem koyduklarını söyledi.

Özkızan, sendikaların, özel sektör çalışanlarını düşünerek bir eylem çağrısı yapmasını son zamanların dönüm noktası olarak değerlendirerek asgari ücrete yapılan cılız artış kendilerine yapılmış gibi bu saldırıyı üslerine aldıklarını ve özel sektör çalışanları için sokağa çıkacaklarını söyledi.

Özkızan, bunun çok onurlu bir davranış olduğunu ekledi. Özkızan, kamu çalışanlarının ve sendikaların yıllardır uzatmadıkları elini uzattığını fakat yeterli olmadığını belirterek, eylem kararını sembolik dahi olsa bir greve dönüştürmelerinin gücünün çok daha sağlam olacağını kaydetti.

Hükümetin üstündeki asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlensin, sendikasız işçi çalıştırılmasının yasaklanması taleplerini baskısını ilerleyen zamanlarda artırılmaları gerektiğini de ekledi. Hem siyasası partiler hem sendikalar bu somut talepler etrafında birleşsinler dedi.

Rahvancıoğlu: Özel sektör çalışanlarının örgütlülük ve yasal bir güvenceleri yok

Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, asgari ücretteki artışı değerlendirerek son üç yıldaki artışların hayat pahalılığı oranıyla birebir örtüştüğünü fakat bunun sürekli böyle olmadığına dikkat çekti. 2011 yılından beri asgari ücretteki artışların her hükümet döneminde asgari ücretin hayat pahalılığının altında kaldığı, asgari ücretin hayat pahalılığı ile kıyaslanmadığı dönemler olduğunu kaydetti.

Rahvancıoğlu, 2011-2018 yılları arasında hayat pahalılığı kamu çalışanları için on dört kez belirlenirken asgari ücretin sadece sekiz defa artırıldığından, özel sektör çalışanlarına hiç artış verilmediğinden bahsetti. Hayat pahalılığı oranında artışın son üç yıla bakıldığında gerçekçi ama arkasında yasal güvence olan bir beklenti olmadığını ifade etti.

Özel sektör çalışanlarının örgütlülük ve yasal bir güvencelerinin olmadığını belirten Rahvancıoğlu, 2018 yılından beri Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artırılması talebiyle beraber yükselen meşruiyeti olduğunu kaydetti.

2022 yılından beri bu meşruiyetle asgari ücretin artırıldığı ve hayat pahalılığı oranında artış alındığı bir pratik olduğundan bahsederek bu anlamda beklentinin haklı fakat gerçekçi olmadığını ifade etti. Rahvancıoğlu, sendikal güç ve yasal dayanak yoksa güçlü olan şu anda olduğu gibi her an bunu geri almaya çalışabilir şeklinde konuştu.

“Elimizde bir hayat pahalılığı argümanı varsa bu argüman 2018’den sonraki mücadeleyle ilgilidir”

Hayat pahalılığına göre asgari ücret artışlarına bakıldığında, hayat pahalılığı her defasında yüz olarak alındığında 2018 yılına kadar asgari ücret artışları çizginin altında kaldığına dikkat çeken Rahvancıoğlu, “bu düşüktür çünkü hayat pahalılığından azdır” argümanın kullanılmadığını belirtti.

Rahvancıoğlu, dörtlü koalisyon döneminde yapılan artışın ardından o dönemin Çalışma ve Soysal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’in açıklamasına değinerek Bağımsızlık Yolu’nun asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artırılması önerisini o dönem o meydan okumaya karşı ortaya koyduklarını aktardı. “Şu anda elimizde bir hayat pahalılığı argümanı varsa bu argüman 2018’den sonraki mücadeleyle ilgilidir” dedi.

“Asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artış alması talebinin yasal bir güvence altına alınmalı”

Rahvancıoğlu, asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artış alması talebinin yasal bir güvence altına alınmasının çok önemli olduğuna dikkat çekerek bir kazanımı kalıcı hale getirmenin yolunun yasal güvence altına almak ve örgütlü gücü o kazanımın arkasına yığmaktan geçtiğini söyledi. İyi politikacıların vicdanının hiçbir şeyin garantisi olmadığını ekledi.

Kamu emekçilerinin hayat pahalılığı artışından konsidasyonun kaldırılmasından bahseden Rahvancıoğlu, bunu yapmak için meclise bir yasa getirdiklerinde ve kamu sendikalarının genel grev ilan etmesinin ardından hükümetin yasayı askıya aldığını hatırlattı. Bir şeyin yasal olarak elde edildiğinde geri alınmasının daha zor olduğunu ekledi.

“7 yılda patronlar asgari ücretlinin 8.4 maaşını cebe attı”

1.300 TL bandında yedi yıl boyunca 2018 yılına kadar reel asgari ücretin her zaman 2011 seviyesinin altında kaldığından bahseden Rahvancıoğlu, artırıldığı dönemlerde dahi fiilen patronların birkaç maaş eksik verdiğini kaydetti.

Rahvancıoğlu, 7 yılda patronların asgari ücretlinin 8.4 maaşını cebe attığını ifade ederek reel asgari ücrette 10 bin küsür Türk lirasının kaybı olduğunu belirtti. İyileşmenin halen daha patronların yararına olduğunu ekledi.

Rahvancıoğlu, yeni asgari ücret belirlendiğinde reel olarak eskisinin miktarına gelse bile arada kaybedilenlerin normal tüfe rakamlarının üstünde bir rakam verilerek telafi edilebileceğini kaydetti. Hayat pahalılığı oranının tüketici fiyat endeksinin biraz üstünde olan bir rakam olduğunu ve kamu çalışanlarından alınmaya çalışan şeyin de bu olduğunu ekledi.

“İlk denedikleri şey kamu maaşlarının azaltılması”

Rahvancıoğlu, patronların son 7 yılda maaşı cebe atma sürecinin tersine dönmesinin büyük bir sıkıntı olduğunu belirterek patronların “biz daha fazla para ödemek istemiyoruz” dediğini söyledi. Patronların beklentisinin asgari ücretin sürekli tırtıklanması ve reel ücretin aşağı doğru inmesi olduğunu ekledi.

Rahvancıoğlu, bunun sebebinin asgari ücrete yapılan artışın hayat pahalılığı oranında yapılması ve kamu çalışanlarına yapılan artışın özel sektör çalışanlarına da yapılması beklentisinden kaynaklı olduğunu ifade ederek bu yüzden ilk denediklerin şeyin kamu maaşlarının da azaltılması olduğunu kaydetti.

Kamu sendikalarının son on yılın en rahat grevini yaptığını belirten Rahvancıoğlu, greve destek verilmesi veya sessiz kalınması toplum tarafından destek gören bir grev yapmaya yönelttiğini söyledi.

Rahvancıoğlu, özel sektör çalışanlarının greve sessiz kalmasını veya destek vermesinin nedenini kamu çalışanlarının kazanacağı şeyin aynı zamanda kendi kazanımı olacağı beklentisi olmasından, kamu çalışanlarının yaptığı grevin aynı zamanda kendileri için yapılmış olduğu düşüncesinden kaynaklı olduğunu aktardı.

“Kamu çalışanlarına yapamadıkları artış düşürme oranı asgari ücretliye yapılıyor”

Rahvancıoğlu, kamu çalışanlarının hayat pahalılığı oranını aldığını özel sektör çalışanlarının alamadığını, kamu çalışanlarının bir sonraki hayat pahalılığı oranının alıp almayacağının yasa değişikliğine bağlı olduğunu söyledi.

Yasa değişikliğinin olup olmayacağı kamu çalışanlarının yasayı koruyup koruyamayacaklarına bağlı olduğunu, bunun da özel sektör çalışanlarının onlara vereceği desteğe bağlı olduğunu ekledi.

Rahvancıoğlu, kamu çalışanları şu anda 11.12 alırken asgari ücrete %7.5 bir artış yapılmış olması sadece asgari ücretlinin cebine patronun doğrudan elini atması anlamına gelmediğini aynı zamanda iki kesim arasında duygusal bağın koparılması ve 6 ay sonra kamu çalışanlarının da bunu alamaması anlamına geldiğini kaydetti.

“Bir sonraki adım genel grev olmalı”

Belirlenen yüzde 7.5 artışından bahseden Rahvancıoğlu, oranın tüfeye denk geldiğini belirtti. Rahvancıoğlu, hükümetin, kamu çalışanlarına yapamadıkları artış düşürme oranını asgari ücretliye, özel sektör emekçilerine yaptıklarının altını çizdi.

Yapılan eylem çağrısını olumlu olduğunu değerlendiren Rahvancıoğlu, aralık ayındaki grevi organize eden sendikaların asgari ücretteki artışın kabul edilemez olduğunu, miktarın zaten itiraz edilmiş bir rakam olduğunu, bunun içinde mücadeleyi yükseltmeye kararlı oldukları, özel sektörde sendikasız işçi çalıştırılmasının yasaklanması gerektiğini de ifade ederek, 24 Ocak Cuma günü saat 18.00 Pronto Çemberi önünde eylem çağrısı yaptıklarını söyledi. Olması gereken bir sonraki adımın bir grev ilan ederek kendi emekçilerini de sokağa çağırması olduğunu ifade etti.











Başa dön tuşu