Gazetecinin işi…
Kıbrıs‘ın kuzeyinde çok uzun yıllardır var olan ancak Türkiye‘deki AKP rejiminin palazlanmasıyla ivme kazanarak sürekli bir yenisinin peyda olduğu “din merkezli” yapılanmaların oluşturduğu riskle ilgili; Özgür Gazete olarak ilk kez 2022 yılı başında özel bir araştırma alanı açtık ve ilk haberimizi de Ocak 2022 tarihinde manşete taşıdık.
Sevgi ve Kardeşlik Derneği (SEVKAD) adı altında bir yapılanma dikkatimizi çekmişti.
Sosyal medya hesapları vardı, internet siteleri vardı.
Adaya ne zaman geldikleri belli değildi ancak uzun yıllardır bu sosyal medya hesaplarından hemen her gün yaptıkları etkinliklerin paylaşımlarını yapıyorlardı.
AKP rejiminin lideri Erdoğan’ın da hocası olan ve Türkiye’de din merkezli siyaset denildiğinde akla gelen ilk isim olan Necmettin Erbakan‘a özel bir yer ayrıldığı da hemen görülüyordu.
Erbakan’ın sözleri, ölüm ve doğum yıldönümleri, siyaseti ve hayata bakışı sürekli paylaşımlar arasındaydı.
Önce klasik ve çok etkili olmayan din eksenli bir dernek gibi görünse de biraz inceleyince işin pek de öyle olmadığı anlaşılıyordu.
***
Dernek; devletin, Sosyal Hizmetler’in ve Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan ve henüz din algısı gelişmemiş, kendi tercihlerini yapabilme erginliğine erişmemiş 18 yaş altı İlkokul, Ortaokul ve Lise çağındaki çocuklara rahatlıkla ulaşabiliyor, onları apartman dairesi olduğu anlaşılan evlerde, camilerde ve ofis gibi düzenlenmiş bazı mekanlarda toplayabiliyordu.
Sosyal medya hesaplarından açık şekilde paylaştıkları bu fotoğraflarda dikkat çeken bir diğer detay da bu öğrencilerin hepsinin erkek çocukları olmasıydı.
Asla erkek-kız karma bir etkinlik olmadığı gibi; kız çocuklarının olduğu bir etkinlik de görünmüyordu.
Bu küçük erkek çocuklarının başında da yine genç ve üniversite çağında olduklarını tahmin ettiğimiz kişiler güya hoca ya da sorumlu olarak bulunuyor, bazen de sarıklı, cübbeli, uzun sakallı ileri yaşta erkekler görünüyordu.
Erbakan posterleri altında toplanan çocuklar, yerlerde kurulan sofralarda bir şeyler yiyip içiyor, camilerde de toplanılan çocuklara da yazı tahtaları eşliğinde, yine bu genç erkekler tarafından sözde dini eğitimler veriliyordu.
Bu çocukların ailelerinin bundan haberi var mıydı?
Kendileri mi izin veriyordu?
Bunlar bilinmiyordu.
Peki bu dini yapılanma olan SEVKAD bu çocuklara nasıl ulaşabiliyordu?
Bu soruların cevapları elbette yetkililer tarafından verilecekti.
***
Ancak paylaşımlarda bu yapılanmanın, adanın tüm ilçelerinde örgütlendiği, hatta kendilerine “Ada Başkanı”, “Girne Sorumlusu” gibi kişileri seçtiği bile anlaşılıyordu.
Camilerde “Sabah namazı” etkinlikleri düzenliyor, özellikle üniversitelerde ve cami çıkışlarında broşürler dağıtıyor ve yukarıda da bahsettiğim gibi sadece ve sadece erkeklerden oluşan bir topluluk kuruyorlardı.
Hatta yakın zamanda Güzelyurt’ta bir spor salonu kendilerine belediye tarafından tahsis ediliyor ve burada Türkiye’den gelen, basından ve ifadelerinden gerici olduklarını bildiğimiz sözde “din adamlarını” ağırlıyor ve seminerler veriyorlardı.
Yapılanma bununla da kalmıyor, camilerdeki buluşmalarında kamu binası olan camilere pankart asıyor hatta bu pankartlara “İslam için savaş” anlamına gelen “Cihad” yazılarını da yazabiliyorlardı.
***
Tüm bunları Mart 2002 tarihinde gündeme getirmiş, Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkilileri ve polisi, soruşturma başlatması için göreve davet etmiştik.
Ortada hem Anayasa’ya aykırı bir durum vardı hem de çocuklarımız için tehlike ve yine suç oluşturan bir durum mevcuttu.
Ancak beklenildiği üzere muhalefet güçleri konuyu 3-5 gün konuştuktan sonra unuttu, sorumlular da tek bir adım atmadı.
***
O sırada biz; tüm İlçe Kaymakamlıklarına “Bilgi Edinme Yasası”na dayanarak dilekçeler vermiş ve bu dernekle ilgili bilgi talep etmiştik.
Ne zaman kurulmuştu?
Kim kurmuştu?
Kuruluş amacı ve faaliyetleri neydi?
Finans kaynakları neydi?
Tüzüklerinde ne yazıyordu?
Dilekçelerimize tek tek cevaplar gelmeye başlamış ve hepsinde de aynı şeyle karşılaşmıştık;
“Böyle bir dernek ilçemizde kayıtlı değildir”
***
Muhalefetin unuttuğu, yetkililerin üstüne yattığı bu durumun peşini bırakmamıştık ancak araya 6 Şubat’ta yaşanan deprem girince mecburi bir ara vermiştik.
Geçtiğimiz ay son ilçe Kaymakamlığı’ndan da “Böyle bir dernek kayıtlarımızda yoktur” cevabını alınca; aslında başından bu yana “Faaliyetleri araştırılsın, soruşturulsun, çocuklara ulaşmaları engellensin” dediğimiz yapının bir dernek dahi olmadığı, tüm ilçelerde örgütlenen bu dini yapılanmanın herhangi bir yasal zemini bulunmadığı ortaya çıkmıştı.
Yani sadece yaptıkları yasa dışı değildi, kendisi de tamamen yasa dışı bir yapılanmaydı.
Geçtiğimiz hafta konuyu bu yeni bilgilerle bir kez daha manşete taşıdık;
“Bakın bu yasa dışı bir yapılanmadır” dedik.
Bu kez, geçtiğimiz sefer konuyu 3-5 gün gündemde tutan muhalefet dahi tek kelime etmedi, kimse konunun üzerinde durmadı, ilgilenmedi.
Polis; yasa dışı bir yapılanmayı açıkça ispatladığımız halde kılını kıpırdatmadı.
Eğitim Bakanlığı; kendi sorumluluğundaki çocukların neidüğü belirsiz bu kişilerin elinde olmasına tepki dahi vermedi.
***
Akıllara din olarak neyin sokulduğunu bilmediğimiz bu çocuklar; yarın bu topraklarda Milletvekili, Bakan, Başbakan olacak.
Kritik kurumların başına getirilecek, Müdür ve Müsteşar olarak atanacak.
İşte o zaman AKP benzeri UBP değil, AKP’nin tıpatıp bir eşi adanın kuzeyinde hayat bulacak, uzun yıllar geri döndüremeyeceğimiz zararlar verecek politikalarla ve kendi oy potansiyelleriyle gericiliğin kitabını yazacak.
Bugün sözde iktidarda olanlar emeklilik hayatlarını yaşarken, muhalefettekiler de oturdukları yerden eleştiri yapmaya devam edecek,
PGM çıkıp; “Bize güvenin, toplumun güvenliğini sağlıyoruz” diyecek,
Ağzını bıçak açmayan, çocuklara sahip çıkmak için yeri göğü inletmeyen muhalefet Haziran’da yapılacak olan ara seçimlerde bir vekili daha Meclis’e sokmak için tanıtımlar yapacak, “Sizin sesiniz olacağız” diyecek,
Çocukları göz göre göre gericilere teslim eden Eğitim Bakanı çıkıp, “Eğitimde çağ atladık, çocuklar bizim geleceğimizdir” diyerek nara atacak.
Toplum da bunları sindirecek, öyle mi?
Yok yok!
Hiç öyle değil.
Bu toplum her şeyi görüyor, duyuyor, bir kenara not ediyor.
Bize ise şu soruları sormak düşüyor;
Gazetecinin işi nedir?
Gazeteciler daha ne yapmalıdır?
Muhalefetin işi nedir?
Güvenlik güçlerinin işi nedir?
Eğitim Bakanlığı’nın iş nedir?
Sendikaların işi nedir?
İlgili haberlerimiz;
Haberin tamamı için TIKLAYIN