Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Cumhuriyetçi Türk Partisi’ne (CTP) Kamu İhale (Değişiklik) Yasası nedeniyle yapılan eylemler sırasında “Ortak Akıl” çağrısıyla yaptığı ve eylemlerin sonlandırıldığı toplantıdan sonra imzalanan “ortak metnin” gereğinin yapılıp yapılmayacağını sordu
Özersay: Grevi kaldıran belgenin altına konulan imzanın gereği yapılacak mı?
Sosyal medya hesabından “Grevi kaldıran belgenin altına konulan imzanın gereği yapılacak mı?” başlıklı bir açıklama yapan Özersay, “Birlikte hatırlayalım mı?” diyerek süreci şöyle anlattı;
“Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası (El-sen) greve gittiğinde ana muhalefet partisi CTP sendika ve sivil toplum örgütlerini bir araya getirip grevin kaldırılması için uzlaşmalarını sağlamaya çalışmış, sonuçta olayın asıl muhatabı ve müsebbibi gayrimeşru hükümet olmaksızın 20 civarında sendika ve sivil toplum örgütü kendi başlarına bir metin altına imza koymuşlar ve El-sen de grevi kaldırmıştı.
Özetle ‘bırakalım elektrikte ihalesiz şekilde iş yapılmasına imkan veren yasayı Meclis’ten geçirsinler, zaten Anayasa’ya aykırıdır, onu Anayasa Mahkemesi’ne götürürüz, şimdilik grevi kaldıralım ama daha ileri giderlerse de tüm sendika ve sivil toplum örgütleri olarak El-sen’e destek verip sokağa dökülürüz’ anlamına gelen bu yaklaşım ortaya konulmuştu.
Altına imza konulan ve grevin kaldırılmasına neden olan metinde ne deniliyordu peki;
1- Tüm paydaşların katılımıyla bir enerji strateji planı oluşturulacak;
2- Bu strateji planı hazırlanmadan her hangi bir özel şirketle bir sözleşme imzalanması asla kabul edilemez
3- Eğer bunu yaparlarsa ‘imza koyan tüm örgütler olarak birlikte hareket etmek suretiyle karşı duruş sergileyeceğiz‘
“Eylem ertelendi, örgütlenme ihtimali pasivize edildi”
O dönemde bu uzlaşı metnini Halkın Partisi olarak biz doğru bulmamış ve eleştirmiştik çünkü gayrimeşru hükümet hiçbir taahhüt altına girmeksizin, tek bir adım dahi atmaksızın, ihalesiz iş yapılmasına imkan veren yasayı geçirme konusunda cesaretlendirilmiş oluyor, grev hiçbir sonuç elde edilmeden kaldırılmış oluyor, eylem ve hükümeti zorlama meselesi erteleniyor, sonraya atılıyor ve olası bir toplumsal muhalefeti örgütleme ihtimali de pasivize edilmiş oluyor demiştik.
Dün bu gayrimeşru hükümet Bakanlar Kurulu’nda aldığı kararla bir özel şirketle sözleşme işini devreye koymak için adım attı.
Altına imza konulan metinde yazan enerji strateji planı hazırlandı mı? Yok!
Bu plan hazırlanmadığı gibi, bu konuda bir sonuç alınmadığı halde bir şirketle sözleşme için son noktaya gelindi, taslak sözleşme de hazır şu anda.
“Atılan imzanın gereğini yapmayı düşünen var mı?”
Bu durumda o metin altına imza koyan sendika ve sivil toplum örgütleri ‘tüm örgütler olarak birlikte hareket etmek suretiyle duruş sergileyeceğiz’ şeklindeki taahhütlerinin arkasında mıdırlar?
Gereğini yapıp örneğin bir genel greve gitmek gibi bir düşünceleri var mıdır?
O tarihte metin imzalandıktan sonra örneğin bazı oda yetkilileri kendi odalarını bağlayan bir imza olmadığını kendilerinin daha farklı düşündüklerini açıklamışlardı, şimdi ne yapmayı düşünüyorlar?
Bu atılan imzanın gereğini yapmayı düşünen var mı?
Öte yandan bu grevin o tarihte kaldırılmasına destek veren ana muhalefet partisi CTP ihale şartını kaldıran yasayı iptali için Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacak mı?
Bugüne kadar bu konuda bir adım atılmadı, sendika adım attı ama onu da mahkeme kabul etmedi. Anayasa’mıza göre bu Anayasa’ya aykırılık başvurusunu sadece Meclis’te temsil edilen siyasi partiler yapabiliyor.
“CTP Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak mı?”
Yani mesela Halkın Partisi ve TDP yapamıyor. Bu durumda Meclis’te temsil edilen ve bu başvuruyu yapabilecek konumda olan tek muhalefet partisi olarak CTP Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak mı?
Son başvuru tarihi sanırım gelecek hafta doluyor.
Hepsinden önemlisi, halkın aleyhine olmasına rağmen her gelen yasanın Meclis’ten tıkır tıkır geçirildiği ve Meclis’te engellemenin mümkün olmadığı bu ortamda ana muhalefet partisi kendi inisiyatifi ile kaldırılan grevi ve ertelenen mücadele ihtimalini, bu kez bir sonuç almak için altına imza konulan ve kendisinin de destek verdiği o taahhüt çerçevesinde sendika ve sivil toplum örgütlerini sokağa ve eyleme, birlikte mücadeleye davet eder mi?
Sürecin baş aktörü UBP-DP-YDP gayrimeşru hükümetidir evet ama o dönem herkesin destek verdiği grevin kaldırılması ve buralara savrulmamız konusunda Meclis’te ve sokakta mücadele sloganıyla ilerlemeyi tercih eden ana muhalefet kendi sorumluluğunu da dikkate alıp bugün bir inisiyatif alır mı?
Yoksa hep birlikte geçmiş olsun temennisinde mi bulunalım?”