
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Güner Ersen, müzakere masasında ve uluslararası alanda, Kıbrıslı Türklerin haklarını ve çıkarlarını gözetecek, temsiliyetin verilebileceği güçlü bir lidere ihtiyaç olduğunu vurguladı
Ersen: Biz gerçekten müzakerelere başladık diyebiliyor muyuz?
Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin Tatar’ın, geçtiğimiz gün ara bölgede Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Hristodulidis ile yaptığı görüşmeye işaret eden Ersen, görüşmenin anlamının, Tatar’ın görüşme ardından sarf ettiği “Gençler, geleceğimiz sizsiniz” cümlesiyle mi sınırlı kalacağını sordu.
Avrupa Birliği tarafından yayımlanan son ilerleme raporunda, Türkiye’nin AB üyelik sürecini yeniden gündeme taşıdığına işaret eden Ersen, “Raporda da açıkça belirtildiği üzere, bu sürecin önündeki en büyük yapısal engel Kıbrıs sorunudur. Öte yandan, Türkiye’nin lehine değerlendirilen nadir başlıklardan biri müzakerelerin yeniden başlamış olmasıdır. Ancak asıl soru şudur: Biz gerçekten müzakerelere başladık diyebiliyor muyuz?” diye sordu.
“Taşınmaz Mal Komisyonu neden Cenevre’de gündeme gelmedi?”
“Biz başladı diyemezken Hristodulidis de kendi stratejik oyununu oynuyor olmalı ki Tatar kendisini kapıları konuşmak yerine gayri resmi toplantıda mülkiyet konuşurken buldu” diyen Ersen, güven artırıcı önlemler konuşulurken, mülkiyet konusunun Taşınmaz Mal Komisyonu’nun yapısının iyileştirilmesi ve sürecin hızlandırılması yoluyla ele alınmasının neden gündeme alınmadığını ve neden Cenevre’de güven artırıcı önlemlere eklenmediğini sorguladı.
Ersen, “Üstelik bu davaların Kıbrıslı Türklere de yöneltilebileceği gerçeği açıkça ortadayken…” ifadelerini kullandı.
“Bugün Kıbrıslı Türkler ‘Güneye geçebilecek miyiz?’ sorusuyla karşı karşıyadır”
Rum yönetiminin, yıllardır masada çözülmeyen tüm başlıkları hukuk platformlarına taşıyarak sonuç almayı hedeflediğine dikkat çeken Ersen, bu stratejik yaklaşım karşısında, Kıbrıs Türk tarafının pasif tavrının ise kaygı verici boyutta olduğunu vurguladı.
Ersen, “Masada kalması gereken tarafın, masadan kaçan taraf olması akıl almaz bir durumdur. Mülkiyet davalarının eşdeğerden hak sahibi vatandaşlara kadar uzanması tehlikenin boyutunu daha da artırmıştır. Bugün Kıbrıslı Türkler ‘Güneye geçebilecek miyiz?” sorusuyla karşı karşıyadır’ dedi.
“Güçlü bir lidere ve tutarlı bir stratejiye ihtiyacımız var”
Her koşulda bedel ödeyenin yine Kıbrıs Türk halkı oluğunu, uluslararası alanda da müzakere masasında da etkin bir tezden söz edilemez durumda olunduğunu kaydeden Ersen, Kıbrıs Türk toplumunun hakları ve çıkarlarını etkin biçimde savunacak, müzakere masasındaki temsili güvenle emanet edilebilecek güçlü bir lidere ve tutarlı bir stratejiye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Ersen, “Bugün gözler, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda oylanacak taslak metne çevrilmiştir. Türkiye’nin AB üyeliği, sadece Türkiye ve Kıbrıs için değil, Avrupa Birliği’nin jeopolitik bütünlüğü açısından da kritik önemdedir. Temennimiz, tüm paydaşların bu gerçekliğin bilinciyle hareket etmesidir” ifadelerini kullandı.