Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Umut Ersoy, bazı marketlerde kasiyerlerin taburelerinin kaldırılarak ayakta çalıştırıldığı için eylem yaptıklarını ve aslında meselenin sadece de tabure olmadığına değinerek, genel olarak özel sektörde, özellikle marketlerde çok büyük emek sömürüsü olduğuna dikkat çekti
Ersoy: Toplumsal çürümenin hat safhasındayız
Kuzey Kıbrıs TV’de, Ahmet Kaptan’ın konuğu olarak sorularını yanıtlayan Ersoy, toplumsal çürümenin hat safhada olduğunu söyleyerek, trafik, sağlık, eğitim, barınma gibi günlük hayatımızın her noktasında bunun ifşalarını görüyoruz dedi.
Yapıyı dönüştürmenin ve o yapıyı dönüştürecek bilince ulaşmanın önemine dikkat çeken Ersoy, o bilinçle beraber eyleme geçmek gerektiğini söyledi.
“Devletler soykırımı destekliyor, halklar Filistin halkı için eylem yapıyor”
Ersoy, Bağımsızlık Yolu olarak yaptıkları basın açıklamasında Filistin halkının yanında olduklarını belirterek İsrail’in soykırım ve katliam girişimlerini Amerikan Temsilciği önünde protesto ettiklerini ekledi.
Ortadoğu’yu kan gölüne sürükleyen şeyin siyonizm ve onun işbirlikçileri olan emperyalizm olduğunu söyleyen Ersoy, Almanya, Fransa, İngiltere gibi ismi demokrasi ve medeniyetle anılan devletler İsrail’in hemen yanındalar
ifadesini kullandı.
Ersoy, başta Amerika olmak üzere emperyalist devletlerin İsrail’in savaş suçlarını meşrulaştırdığını dile getirerek dünyanın dört bir yanındaki halkların aslında Filistin Halkı’nın yanında olduğuna dikkat çekti.
Ersoy, “Devletler soykırımı destekliyor, halklar Filistin Halkı için eylem yapıyor. Bu noktada devletlerle halkları birbirinden ayırmamız gerekiyor” dedi.
“Emeğin değerleri üzerinden bir mücadeleyle Ortadoğu’ya barış gelebilir”
Ortadoğu’daki gaz meselesinin Ortadoğu’yu şiddet sarmalına sürükleyen faktörlerden bir tanesi olduğunu aktaran Ersoy, benzer bir durumun Kıbrıs Cumhuriyeti için de geçerli olduğuna dikkat çekti.
Ateşkes çağrısı için Birleşmiş Milletlerde yapılan oylamada çekimser oy verildiğinden bahseden Ersoy, “Bölgesel olarak çıkacak gaz hesabında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de payı olduğundan susarak İsrail’in yanında oluyorlar” dedi.
Ersoy, “bütün bunlar içerisinde yaşadığımız düzenin esas tanrısı için yapılıyor” ifadesini kullanarak “bunlar bir din savaşı değil ‘para tanrı’ için yapılıyor” dedi.
Ersoy, halkların kardeşliği ve emeğin değerleri üzerinden bir mücadeleyle Ortadoğu’ ya barışın gelebileceğini vurguladı.
“Özel sektörde büyük bir emek sömürüsü var”
Bazı marketlerde kasiyerlerin taburelerinin kaldırılarak ayakta çalıştırıldığı için eylem yaptıklarını ve aslında meselenin sadece de tabure olmadığına değinen Ersoy, genel olarak özel sektörde, özellikle marketlerde çok büyük emek sömürüsü olduğuna dikkat çekti.
Çalışanların patronun iki dudağının arasına baktığını dile getiren Ersoy, market sektörünü, “bizim her zaman girip çıktığımız yerlerde çalışanların sorunlarını duyamayıp, göremeyeceğimiz derecede örgütsüz bırakılmış ve büyük ithalatçı şirketlerin karına kar kar kattığı bir sektör” olarak değerlendirdi.
Ersoy, eylemlerinin temel amacını market çalışanlarının sömürü koşullarına dikkat çekebilmek olarak aktararak market çalışanlarının ya da özel sektör çalışanlarının kendi sorunlarıyla ilgili düşüncelerini ifade edebilmeleri için sendikal örgütlülüğe ihtiyaçları olduğunu belirtti.
“Mesai saatleri gibi unsurları denetleyecek ana faktör özdenetim, yani sendikadır”
Özel sektörde sendikalaşmanın önemine değinen Ersoy, “mesai saatleri, kaçak işçi çalıştırılması, vergilerin ödenmemesi gibi unsurları denetleyecek ana faktör özdenetim, yani sendikadır” dedi.
Ersoy, sendikanın bir iş yerindeki bütün işleyişi denetleyeceğini anlatarak devletin denetçilerinin bütün kuzeyi denetlemesini beklemek yerine özdenetim mekanizmasını kurarak sendikanın kendi kendini denetlemesini sağmak gerektiğini açıkladı.
Ersoy, özel sektördeki belirli bir orandaki sendikalaşmanın diğer çalışma yerlerindeki çalışma hayatını etkileyeceğini ekleyerek rejim partilerinin bu konuyla ilgili bir çözüm sunmadığını çünkü özel sektördeki sömürü koşullarının işlerine geldiğini ifade etti.
“Özel okullarla kaynak akıtılırken kamu okulları bilinçli bir şekilde bakımsız bırakılıyor”
Okullardaki sorunların yıllardan beri olduğuna değinen Ersoy, kamu okullarının kötü gidişatını özel okulların
semirmesinden ayrı düşünmüyoruz dedi.
Ersoy, okulların velilerden para istemesinin sebebini Eğitim Bakanlığı’nın kamu okullarına ayırması gereken bütçeyi ayırmadığından kaynaklı olduğuna dikkat çekerek Eğitim Bakanlığı’nın vermesi gereken bütçenin özel okullara akıttığını ifade etti.
Ersoy, özel okullarda çalışan öğretmenlerin kötü koşullarından bahsederek eğitim sistemdekini sorunları bütüncül olarak tutmadığımız gerektiğine dikkat çekti. Sorunun kaynağını özelleştirme olduğunu vurgulayan Ersoy, kamucu politikalara geçilerek özel sektör patronlarına ceza kesilmesi gerektiğini söyledi.
“Asgari ücret en düşük kamu maaşına eşitlenmeli”
Ersoy, asgari ücretin yetersizliğinden kaynaklı sosyal ve ekonomik sıkıntıların çözümü olarak hiçbir asgari ücretliyi temsil etmeyen ve asgari ücretlinin lehine karar vermeyen Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun lağvedilerek asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı ödeneğinin de iki aya çekilmesi gerektiğini söyledi.
CTP’nin sihirli bir değnek gibi bütün sorunları çözeceğini iddia ettiği stabil para birimine geçme talebini eleştiren Ersoy, bu formül doğrudur fakat bütün sorunları çözmez, sınıfsal sorunları sınıfsal talepler çözer dedi.
“Çaresiz hissetmememiz için örgütlenmemiz gerekiyor”
Ersoy, “çocuk istismarının, kadına yönelik şiddetin, suç oranlarının ve trafik kazalarının artmasına dikkat çekerek sınıf mücadelesinde geriye gidiyoruz” dedi.
Etrafımızda gördüğümüz bütün toplumsal çürümenin nedeni emekçilerin örgütsüz ve yalnız bırakılmasından kaynaklı olduğunu aktaran Ersoy, demokrasi ve kadın özgürleşmesi mücadelesi, Kıbrıs sorununun ve toplumsal yaşadığımız sıkıntıların çözümü için emek ve sınıf mücadelesinde yola çıkılması gerektiğini ifade etti.
Ersoy, örgütlenmemiz, yalnız kalmamamız ve bizimle çıkarı ortak olan insanlarla ortak çıkar için mücadele etmemiz lazım dedi.
“Nüfusu bir sorun olarak ortaya koyuyorlar ama çözüm sunmuyorlar”
Ersoy, “Bağımsızlık Yolu’nun nüfusla ilgili önermelerine değinerek kimlikle giriş çıkışların derhal durdurulması, muhacerete sıkı denetimler getirilmesi, Bakanlar Kurulu’nun istisnai vatandaş yapma yetkisinin alınarak belirli kriterleri olan çağdaş vatandaşlık yasası getirilmesi ve üniversitelerin getirdiği öğrencilerden sorumlu tutulması gerektiğini savunuyoruz” dedi.
Rejim partilerinin nüfusu bir sorun olarak sunduğunu belirten Ersoy, sorunun çözümüne dair ortaya net bir program koymadıklarını söyledi.
Ersoy, hayatımızdaki sorunlardan çıkış yolu için, politik olarak kamuculuğu savunmamız gerektiğini vurgulayarak ancak kamucu perspektifle birilerinin zenginliğine ket vurarak toplumsal faydaya odaklanabiliriz ifadelerini kullandı.