PGM içinde “Paralel Şubeler” mi kuruldu? Mücahitler Sitesi’nde neler oluyor?
İnsan hakları, kadın hakları, çocuk hakları ve ifade ve basın özgürlüğü açısından geri kalmış ülkelerin en büyük ortak özelliği; polisin halkı korumak görevinden ziyade iktidarı korumak için şekillendirilmiş olması ve bu ülkelerin adeta birer “polis devleti” haline gelmiş olmalarıdır.
İktidarların kendi askeri orduları gibi hareket eden bu polis gücü sayesinde, muhalifler sokaklarda Anayasal hakları olan eylem haklarını gerçekleştiremiyor, iktidarı eleştirme, fikir ve ifade özgürlüğü haklarını kullanamaz hale geliyor ve iktidara konforlu bir alan yaratılması sağlanıyor.
Hemen her sokak başında görülebilecek polislerle de her an “Büyük Birader sizi izliyor” izlenimi ve baskısını vatandaşının üzerinde tutan bu rejimler, bunun yanında ele geçirdikleri yargı sistemiyle de kendileri için risk oluşturabilecek her şeyi bertaraf etmiş oluyorlar.
***
Bu diktatör rejimlerinde polis sokağı rahat bırakmıyor, yargı eliyle de muhaliflerin evlerine, iş yerlerine baskınlar düzenleniyor, uydurulmuş gerekçelerle aydınlar hapislere yollanıyor, Meclis’te konuşan muhalefet üyeleri oluşturulan havuz medyasıyla itibarsızlaştırılıyor, pembe tablolar çizen yalan haberlerle de iktidara dikensiz gül bahçesi yaratılıyor.
Türkiye’de de aynen bu şekilde olmuştu.
AKP rejimi iktidara geldiği 2002 yılından bu yana önce polis ve yargıyı ele geçirip, sonra da yarattığı havuz medyasıyla tam 20 yıldır Türkiye’nin bütün kaynaklarını sömürmeye, kendileri saltanat sürerken ülkeyi Orta Doğu karanlığına sürüklemeye devam ediyor.
Peki biz de olanlar bu bahsettiklerimden ve bu süreçlerden çok mu farklı?
Değil.
Tıpatıp aynısı.
***
Özellikle 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle kendini iyice belli eden “AKP’lileşme ve küçük AKP Türkiye’si olma” adımları “polis, hukuk, havuz medyası” üçgeninde şekillendirilmeye başlandı.
Zaten hali hazırda dolaylı olarak Ankara’ya bağlı olan polis teşkilatı içinde yaşanan ve herkesin önünde engel olarak gördüğü kişiyi “FETÖ’cü” olarak şikayet ettiği süreç göze çarpmıştı.
Türkiye’deki FETÖ’cü avına paralel olarak KKTC polisi içinde de başlatılan soruşturmalar belli süre sonra kişisel çatışmaların alanı haline gelmiş, yüksek rütbeliler daha da yükselmelerinin önünde engel gördükleri rakiplerini FETÖ’cü diye ihbar etmeye başlamış ve iş iyice sulandırılmıştı.
***
Polisin içindeki bu durum teşkilat içindeki dürüst polisleri de rahatsız ediyor. Ama bu FETÖ soruşturmaları ve kumpasları başka bir yazının konusu.
***
Kıbrıs’ın kuzeyinde polisin yapılandırılmasıyla başlayan süreç, her gün mantar gibi biten ve gayet zengin alt yapı ve geniş kadrolarla kurulan yandaş havuz medyası ve tetikçi gazetecilerle devam ediyor.
Yargı ise henüz hala son kalemiz. Mahkemeler hala bağımsız. Savcılığın üzerinde gölgele olsa da!
***
Bugün ortaya çıkardığımız gerçek ise Lefkoşa Mücahitler Sitesi’nde yaşanan hareketlilik.
Haberin detaylarına buradan da ulaşabilirsiniz;
Mücahitler Sitesi’nde neler oluyor? Kamuoyu Soyalan ve Üstel’ten cevap bekliyor!
***
Özetle, bu sitenin içinde yaşananlar bize en yakın örneği Türkiye’de yaşanan yeni bir yapılanmanın sinyallerini veriyor.
Zira hala insanlarımız sokaklarda istedikleri gibi eylemlerini yapabiliyor, konuşabiliyor, muhalefet edebiliyor, yargıya başvurabiliyor.
Bunlar AKP rejiminin sevdiği ve kabul edebileceği şeyler değil.
***
İddialar inanılmaz;
Binada oluşturulduğu iddia edilen şubeler şöyle;
KKTC Polisi içinde var olan Adli Şube > Mücahitler Sitesi’ndeki yeni kurulan adıyla Asayiş Şube
KKTC Polisi içinde var olan Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Şubesi > Mücahitler Sitesi’ndeki yeni kurulan adıyla Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi
KKTC Polisi içinde var olan Özel Soruşturma Birimi (Adli Polis+Siyasi Polis) > Mücahitler Sitesi’ndeki yeni kurulan adıyla Terörle Mücadele Şubesi
KKTC Polisi içinde var olan Siyasi Polis > Mücahitler Sitesi’ndeki yeni kurulan adıyla İstihbarat Şubesi
***
Bununla da bitmiyor!
Bir diğer iddia da oluşturulan bu 4 yeni şubenin başına Türkiye’den genellikle Komiser Yardımcısı olan kişilerden seçilen Amir ve Müdürlerin atanması ve emirlerine de KKTC polisi içinden personel verilmesi.
Kameralar, şifreli kapılar da cabası.
Ne yapıyorlar?
Neden yapıyorlar?
Başımıza nasıl bir çorap örülüyor?
Peki muhalefet görüyor mu bu yaşananları?
PGM Müdürü Ahmet Soyalan, atanmış Başbakan Ünal Üstel ve atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın kamuoyuna derhal açıklama yapması gereken konu hakkında muhalefetin baskı oluşturması gerekiyor.
***
Memleketi ayağa kaldırmak ve iktidarı rahatsız etmek yerine ana akım medyada hala domates fiyatları mı konuşulacağız hala?
İş işten geçtiğinde mi yakınacağız birbirimize?
Yaşananların ve gizli gizli inşa edilenlerin hiçbiri masum şeyler değil.
Hepimiz biliyoruz başımıza ne büyük çoraplar örüldüğünü ama önemli olan kaçımızın bunları açık yüreklilikle konuşacağı!