KıbrısKöşe YazarlarımızManşet

Imagine projesine karşı duyulan müthiş korku yeni değil!






Imagine projesine karşı duyulan müthiş korku aslında yeni değil.

Hatırlar mısınız;

Atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçtiğimiz yılın Nisan ayında Cenevre’de yapılan 5+1 Kıbrıs Konferans’ına gitmeden önce İngiltere’deki Sunday Express’e bir mülakat vermiş ve AB’den ayrılan İngiltere’nin artık nötr bir garantör devlet olarak adadaki iki tarafa eşit muamele gösterebileceğini söylemiş ve İngiltere’ye “Kuzey Kıbrıs’ı egemen bir ülke olarak tanı” çağrısında bulunmuştu.

Biliyor musunuz; Tatar’ın bu çağrıyı dayandırdığı tek ve komik gerekçe de; “Farklı diller konuşan iki tarafın gençleri artık birbirini tanımıyor, bu yüzden barış ya da federasyon olmaz” olmuştu.

***

Imagine projesinin, Tatar ve atanmış hükümeti neden bu kadar korkuttuğunu ve projeyi engelleme sebebini Türkiye’deki AKP rejiminin kısa geçmişine ve Kıbrıs’ın kuzeyinde yaratmak istediği benzer rejime bakarak anlayabiliriz.

Imagine Projesi neydi?

İki Toplumlu Eğitim Teknik Komitesi’nin, okullar, öğretmenler ve öğrenciler arası güven yaratıcı faaliyetleri kapsamında 2016 yılından beri yürüttüğü, iki toplumdan 6 binden fazla öğrenciyi bir araya getirmeyi başaran bir barış kültürü eğitim programı.

Ne öğretiyorlar çocuklara?

Toplum içinde ve toplumlar arasında karşılaşabilecekleri ayrımcılıkla baş edebilmeyi, ön yargıları anlayabilmeyi, bilgiyi eleştirel biçimde yorumlayabilmeyi, dezavantajlı gruplara farkındalık geliştirmeyi, iletişim becerisi geliştirmeyi, çoğulculuğu benimsemeyi, eşitlik ve hoşgörüyü teşvik etmeyi, ırkçılık, ayrımcılık ve yabancı düşmanlığı gibi sorunlarla ilgilenmeyi, demokratik karar alma mekanizmalarının önemini anlamayı, dayanışma ve anlayış kültürünü…

Yani barışçıl bir yaşamı.
Yani Kıbrıs’ta barışın, dünyada barışın önemini.
Eşitliğin, adaletin kıymetini.
Haksızlıklara, ırkçılığa, ayrımcılığa ve düşmanca politikalara karşı farkındalığı…

Kısacası faşist ve ayrılıkçı rejimlerin en çok istemeyeceği şeyleri.

***

Türkiye’deki faşist ve gerici AKP rejimi ve onun sayesinde büyüyüp tüm devlet kadrolarına dolan ve hatta ülkede darbe yapmayı düşünecek kadar güçlenebilen Fetullah Gülen cemaati, AKP’nin iktidara geldiği ilk günden bu yana hangi alanlarda çalışma yaptı?

Doğru bildiniz!
Okullar,
Çocuklar,
Gençler!

Yetişkin insanları herhangi bir şekilde etkilemek, o insanları taa küçüklükten öyle yetiştirmekten çok daha zordur.

Bu gibi rejimlerin hedefleri de kısa zamanlı olmadığı için bu hedefe giden yolda yapılan çalışmalar ve planlar da uzun vadeli oluyor.

İlkokuldan itibaren başörtüsünün serbest bırakılması ve hatta teşvik edilmesi, ülkenin her bir yanında yasal ya da yasa dışı açılan Kur’an kursları, okullarda açılan Mescitler, her yere yapılan camiler, çocuklara din dersinin zorunlu olması, vs…

“Ağaç yaş iken eğilir” şiarından yola çıkan bu rejimler, sorgulama yeteneği zayıf ve sadece kendi istedikleri düşünce kalıplarına sahip bir nesil yetiştirmenin, yetişkin insanları etkilemekten daha kolay olduğunu bilirler.

Fetullah Gülen’in dünyanın her yerine yayılan okullarını ve yurtlarını düşünün.

Cemaatin bu derece büyüyüp güçlenmesinin en net açıklaması, işte buralarda yetişen o çocuklardır.

Nitekim bu çocuklar bugünün Türkiye’sinin devlet kadrolarına, askeri kadrolarına ve en kritik görevlerine geldiler.

***

AKP rejiminin Fetullah Gülen tarzı uygulamaları, cemaatle arasının bozulmasından sonra da değişmedi elbette. Kıbrıs’ın kuzeyi için de düşünülen aynı yöntem.

Bu yüzden ortaokula başı kapalı gönderilmek istenen kız çocuklarını konuşuyoruz artık bu ülkede, bu yüzden mesai saatinde personelini zorla din dersine götüren yöneticileri konuşuyoruz.

Bu yüzden her yere camiler yapılıyor, İlahiyat kolejleri açılıyor, bu yüzden tek dua bilmeyen Tatar ve avaresi cumaları camiye gidiyor, buralardan fotoğraf veriyor.

Kısacası Imagine projesine karşı duyulan bu müthiş korku ve yasaklama kararı, AKP’nin ülkemize dayattığı, UBP rejiminin de seve seve iş birliğini yaptığı çözümsüzlük ve vilayetleştirme politikalarının bir parçasıdır.

Bu küçük bir detay değil.

Çocuklarımıza öğretilmek istenen şeyler var;
Düşmanlık gibi,
Aşırı milliyetçilik gibi,
Irkçılık gibi,
Savaş çığırtkanlığı gibi.

Yüksek sesle buna karşı çıkmadığımız her an bunu gerçekleştirecekler.
İthal öğretmenlerle yapacaklar bunu,
Baskıyla yapacaklar yeri geldiğinde.

Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan söylemişti geçen gün;

Metin Feyzioğlu‘nun atanması, atama Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu‘nun “BM kuzeyden gitsin” demesi, Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanı Halil Talaykurt‘un personeli din dersine götürmesi, Polis Genel Müdürlüğü‘nün Mücahitler Sitesi‘nde TC’li yöneticiler eşliğinde yeni bir yapılanmaya girmesi ve dahası..

Hiçbiri tesadüf değil.

Bunların hepsi tek bir yerden çıkan büyük planın parçaları.
Dolayısıyla hep birlikte ses çıkarmaz ve karşı durmazsak,
Planın sonu da belli.









Başa dön tuşu